Dilde gam var şimdilik lûtfeyle gelme ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne
Râsih
Günümüz Türkçesi: Ey mutluluk; gönlümde şimdi gam var, lütfet sen gelme.
Çünkü bir evde misafir üstüne misafir olmaz...
"Bismillahirrahmanirrahîm,
"Allah'ın elçisi Muhammed'den Muâz İbnu Cebel'e.
"Sana selâm olsun. Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a olan hamdimi ifâde ederim.
"Emmâ ba'd: Allah ecrini büyük kılsın, sana sabır ilham etsin. Bize de, sana da, şükretmeyi nasîb etsin. Şurası muhakkak ki, nefislerimiz, mallarımız, ehlimiz, Allah'ın hoş mevhîbeleri ve geri almak üzere emânet bıraktığı âriyetleridir. Onlardan belli bir müddet istifade edersin. Önceden belirlenen vakit gelince elinden alınırlar. Ayrıca şunu da bil: Allah verince şükretmemizi, alınca da sabretmemizi farz kıldı. Oğlun da Allah'ın tatlı bir mevhîbesi, geri almak üzere emânet ettiği bir âriyeti idi. Seni neş'e ve sürûr içinde bir onunla nimetlendirdi. Büyük bir ecir mukaabilinde de senden geri aldı. Şöyle ki: Mükafatını umarak sabrettiğin takdirde, Allah'ın mağfireti, rahmet ve hidâyeti seninledir.
"Öyleyse ey Muâz! Üzerinde iki sıfatı cem etme. Dövünüp yakınmaların sabrını yok ederse, kaybettiklerine pişman olursun. Sana gelen musîbetin sevabını almaya gayret edersen, Rabbine itaat etmiş olur ve buna mukaabil vaâdettiği mükâfaatın haklı tâlibi olursun. Bilirsin ki O'na musîbet ulaşmaz.
Şunu da bil ki, dövünüp yakınmalar boşadır, öleni geri getirmez, üzüntüyü defetmez. Mükâfaatının güzel olmasına çalış. Vâdedilen ecrin tâlibi ol ki başına gelen musîbet(ten elde edeceğin ecrin tesellisi) üzüntünü kaldırsın, hiç yokmuş gibi olsun. Kaderde olan değişmez. Vesselâm".
"Bismillahirrahmanirrahim,
"Allah'ın elçisi Muhammed'den Muâz Bin Cebel'e,
"Sana selam olsun. Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a olan hamdimi ifade ederim
"Emmâ ba'd: Allah evrimi büyük kılsın, sana sabır ilham etsin. Bize de sana da şükretmeyi nasip etsin. Şurası muhakkak ki nefislerimiz, mallarınız, ehlimiz, Allah'ın hoş mevhibeleri ve geri almak üzere emanet biraktığı áriyetleridir. Onlardan belli bir müddet istifade edersin. Önceden belirlenen vakit gelince elinden alınırlar. Ayrıca şunu da bil: Allah verince şükretmemizi, alica da sabretmemizi farz kıldı. Oğlun da Allah'ın tatlı bir mevhibesi, geri almak üzere emanet ettiği bir âriyeti idi. Seni neş'e ve sürûr içinde bir müddet onunla nimetlendirdi. Büyük bir ecir mukabilinde de senden geri aldı. Şöyle ki: Mükafatını umarak sabrettigin takdirde, Allah'ın mağfireti, rahmet ve hidayeti seninledir.
"Öyleyse ey Muâz! Üzerinde iki sifatı cem etme. Dövünüp yakınmaların sabrını yok ederse kaybettiklerine pişman olursun
Sana gelen musibetin sevabını almaya gayret edersen, Rab'bine itaat etmiş olur ve buna mukabil vadettiği mükafatın haklı talibi olursun. Bilirsin ki O'na musibet ulaşmaz. Şunu da bil ki dövünüp yakınmalar boşadır, öleni geri getirmez, üzüntüyü defetmez. Mükâfatının güzel olmasına çalış. Vadedilen ecrin talibi ol ki başıma gelen musibetten elde edeceğin ecrin tesellisi üzüntünü kaldırsın, hiç yokmuş gibi olsun. Kaderde olan değişmez.
Vesselâm"
Ahmet Hâşim "Melali anlamayan nesle aşinâ değiliz," diyordu. Melal içe doğru bir yolculuktur ve kişiyi zenginleştirir. Hüzün ve melali tedavi etseydik, bugün herhalde pek çok edebi şaheseri okuyamazdık.
İnsanın yaşantılarından öğreneceği çok şey vardır. Hüzün bizi iç dünyamızın daha önce keşfetmediğimiz ayrıntılarıyla buluşturabilir. Onu bir misafir gibi kabul etmek gerekir. Misafir size yeni bir dünya getirir ve size bir şeyler katarak ayrılır.
Şairin dediği gibi: "Dilde gâm var
lutfeyle gelme üstüme ey sürûr / olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne."
Misafire hürmet, geleneğimizin bir parçasıdır. Yaşantılarımıza hürmet etmek de...
Bu fena mülküne ibretle nazar kıl ey can
Gafleti eyle hebâ, hâlî değildir meydan
Kanı Sultan Süleyman, kanı İskender Han
Sad hezâr ömrü sürûr ile geçirsen bir ân
Ne güle, bülbüle bâkî a gözüm bâğ-ı cihân
Kime yâr oldu muradınca felek, devr-i zemân?
*Bu yokluk ülkesine ibretle bak ey can
Gafleti kaldır ortadan, boş değildir meydan
Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han
Yüz bin ömrü sevinçle geçirsen bir an
A gözüm! Dünya ne güle ne bülbüle kalır
Felek, zamanın akışı kime muradınca yâr oldu?
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. BasımKitabı okudu