Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Hikayeleri ve Haldun Taner'in anlatımını o kadar beğendim ki bu yoğunlukta en kısa sürede kitabı bitirdiğimi düşünüyorum. Ayrıca hiç vakit kaybetmeden gene Haldun Taner'in kitabı olan "Ayışığında Çalışkur" kitabına başladım. Kitabın ilk hikayesi olan "Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu" gerçekten herkesin defalarca okuyup üzerine düşünmesi gerekir. Ayrıca bu kadar hassas bir konuyu at kişnemesini yorumlayarak eğlenceli bir şekilde anlatmasını tamamen yazarın yeteneğine bağlıyorum.
Kitaptaki bütün hikayeleri çok beğendim aynı zamanda Fasarya(Feyzullah)yada üzülmedim değil. Atatürk'ün Galatasaray(okul)'ı ziyareti mevzusunda gözlemlediğime göre o dönemdede derse önemli bir şahsiyet veya müfettiş geldiğinde yaşanan olaylar ve stresin günümüzdede aynı şekilde devam etmesi(özellikle askeri okulda okuduysanız bu stres en az 2 kaç daha fazla) ve bazı anılarımın da canlanmasıyla o dönemki halime gülmeme sebep oldu. Aslında yazacak çok şey var fakat uzatmayayım. Eğer bulabilirseniz kesinlikle okumalısınız :)
Kitabı okurken, yazarının Haldun Taner olduğunu bir anlık unutarak, içinizden ben bu kitabın yazarı ile sohbet etmeli, karşılıklı çay içmeliyim diyorsunuz veya bir anlığına yazar ile beyinlerimizin değişmesini istiyor ve hayata bambaşka bir çerçevede bakarak etrafıma afili cümleler kurarak insanlara caka satmayı isterdim.
Kitabın Kalender atlı bir atın kişnemesiyle başlayıp aynada kendisini görmesi, Sao Paulo'ya kadar uzanan ve muhteşem tahlilleri barından öyküleriyle devam etmesi muhteşem bir detay. Ve bir kitabın adı ancak bu kadar güzel olabilirmiş. Başlı başına bir öykü gibi bir ad; "Şişhane'ye yağmur yağıyordu."
En beğendiğim kısımlar ise ;Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu, Ablam, Fraulen Haubold'un Kedisi ve Fasarya'ydı.
Fuat Sezginin Sefer Turan ile söyleşisinden bahsedilmektedir.Gerçekten de Sezgin in ülkemiz için çabalarının ne kadar fazla olduğunu göreceksiniz.Yaşadığı tüm zorluklara rağmen asla ülküsünden vazgeçmemiştir.Nitekim yakın bir zamanda İstanbul a da müze açılmasını sağlamıştır.Bize, eskiden İslam dünyası nın fasarya işlerle uğraştığını düşünenlere
Günümüzün Gözünden ‘Hangi Batı’
Attila İlhan’ın kitapta anlattıkları günümüz Türkiye’ sinde istenilen konuma gelmiş midir? Hayır. Değil o dönemden bu döneme, kitabın yazılışından itibaren geçen kırk yedi yıldan bu zamana değişimler olmuş; fakat batıcılık hala bir çağdaşlaşma olarak algılanamamakta ya da çağ buna olanak sağlamamaktadır. Kitabın önsözünde geçen şu paragrafa
Kitap Yorumu/Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu-Haldun Taner
.
Behçet Necatigil'in deyişiyle; "Olayları rintçe bir bakışla gülünç taraflarından alan, kıvrak, süprizli, esprili bir üslupşa aktaran" Haldun Taner'in unutulmaz öykülerinden dokuzunu barındıran kitapta en hoşuma giden Fasarya oldu. Yazım dilimize biraz uzak da olsa, dipnotlar ile açıklaması yapılmış çoğu kelimenin. Hemen bir çırpıda okunabilen öyküler değiller kesinlikle. Sindire sindire, içinize çeke çeke okumanız gerekiyor. .
.
Haldun Taner için konunun ne olduğu mühim değil, zira Haldun Taner'in öyküleri kimi zaman bir yağmur ile kimi zaman bir kedi ile başlayıp onun üstüne inşa oluveriyor. İnsan psikolojisini, ruh halini işleyiş biçimleri de bana Zweig'ı anımsatmadı değil.
.
Kitapdaki öykülerden biri olan "Atatürk Galatasaray'da" adlı öykü şu günde, yarının Cumhuriyet'in ilan edildiği gün 29 Ekim olmasından mütevellit güzel bir rastlantı oldu ve içimi ısıttı. Ah Haldun Taner, kendi adıma teşekkürler.️
Orhan Kemal i ortaokuldan bu yana severek okudum lakin ilk kez mi fark ettim hep mi böyleydi başka kitaplarını da okuyunca karar vereceğim,
bu kitaptaki bazı fikirlerini sevmedim.
Hikâyelerden oluşan kitapta;
hayatın içinden, yokluk ve yokluğun getirdiklerini sade ama samimi bir üslupla yaşatarak okutuyor. Toplumdaki durumu uygun olmayan tabakanın cehaletle harmanlandığında ne gibi sonuçlar vereceğini, gerçeklere sadık kalarak, nesnel ama kendi tarzında anlatıyor.
Sevmediğim yanı ise her kedi her köpek ona göre uyuz ve kovalanası, her öyküde bunu özellikle vurgulamış gibi sübliminal mesajı vardı.
Yetişkinler için okunabilir bir kitap.
Ha bu arada;
Maltız,
Gamato,
Metazori,
Sept etmek,
Zifostu fasarya.
Bunlar da kelime dağarcığıma kazandırdıkları, anlamlarını araştırmak da sizden
Kitap fuarından okumadığım yazarları keşfetmeye yönelik aldığım eserlerden biri de bu kitap. Büyük edebiyatçıları, tiyatrocuları keşfetme serüvenimde Haldun Taner vardı bu sefer. 9 hikayeden oluşan bu kitapta cumhuriyetin kuruluşunun toplumdaki taze dokunuşları her bölümde hissediliyor. Basit, göze çarpmayan, kıyıda köşede kalmış karakterleri keşfetmiş yazar. Hatta bir kediyi bile.. Benim en sevdiğim kısımsa Fasarya oldu. En uzun hikaye ama kendini hep yılmış, kaybetmiş olarak bulan bir adamın başından geçenler neredeyse her duyguyu yaşamamızı sağlıyor.
Kitabı genel manada beğensem de sevemediğim, sıkıldığım kısımlar da olmadı değil. Bu kitabın eksikliğinden değil benim duygu, düşünce dünyamın dışında kaldığından olsa gerek. Yine de böyle büyük bir kişinin eseri okunmalı.
Haldun Taner ile tanışmak için güzel bir kitaptı. Bu kitaptan sonra diğer kitaplarını da merak ettim açıkçası.
İçinde 9 tane öykünün yer aldığı bir öykü kitabı. Hayatın içinden sıcak öyküler.
Fasarya'yı kendinizden bir şeyler bulacak, Fasarya'nın talihsizliğine üzülecek, Konçina'yı okurken iskambil kağıtlarına hiç bu açıdan bakmadığınızı düşüneceksiniz.
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu öyküsü ise tam bir efsane. Tesadüflerin insan hayatına etkisini görecek, hikayeyi okudukça kelebek etkisini hatırlayacaksınız.
İçinizin ısınması için okuyun
Arkadaşımın hediyesi olarak kitaplığıma giren bu kitap, okuduğum ilk Haldun Taner kitabıydı. Öykü okumak zaten benim için ayrı bir zevk iken bunu bu güzel kalemle renklendirmek ayrıca zihnime bir bayram havası kattı. İçerisinde bol bol naftalin kokulu kelimeler bulunması da ayrıca bir güzellikti. Dokuz farklı öykünün bulunduğu kitapta en sevdiğim öykü "Fasarya" oldu.