Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde bir doktor arkadaşım vardı. Nöbetçi olduğu zamanlar, birkaç kez ona eşlik ettim. Sabaha kadar beraber bekledik.
Bir keresinde haber geldi. Falanca numaralı hasta ağırlaştı diye. Arkadaşım hemen hareketlendi. Yanına bazı malzemeler aldı. "Ben de seninle geleyim" dedim. "Göreceklerin seni rahatsız edebilir" dedi.
Odaya girdiğimizde en çekindiğim durumla karşılaştım: Yaşlı, yalnız, yoksul ve yorgun bir adam. Kimsesi yoktu. Belden yukarısı çıplaktı ve aşırı derecede zayıftı.
Şuuru kapalı. Doktor arkadaşım "bunu bekliyorduk" dedi sadece. Yine de bir şeyler yapmaya çalıştı. Hastanın son nefesini vermesi iki saatten fazla sürdü. Nefes gözle görülür mü? Gerçekten de görülüyormuş.
Arkadaşıma şunu sordum: "Ölmek bu kadar zor mu?" Verdiği cevap benim için hayli sarsıcı oldu: "Bu, görebileceğin en temiz ölümlerden biriydi."
Uzun bir müddet bu ölümün etkisinden çıkamadım. Kolay ölüm buysa, kim bilir zoru nasıldı?