ben hep ufak tefek bir kız çoçuğu oluverdim, bu yüzden de çıkamazdım uzun boylu ağaçlara. Erik ağacım bile doğrusal bir ağaç değildi. Bir uçurumunda kenarında yatay şekilde yer alırdı. Ona resmen tırmanmıyor, yürüyerek en tepesine çıkıyor, yatarak kırmızı erikleri keyifle yiyordum. Bu baya komikti ve arkadaşlarımda bu duruma fazlasıyla güler, aslında bir ağaca tırmanma başarısını gerçekleştirmediğimi iddia ederlerdi. Bu yüzden de içten içe kendimi yetersiz olarak tanımlamaya başlamıştım. Ta ki eriklerden gözümü ayırıp aşağıya büyük karanlık uçuruma bakana kadar..