Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fehime ERGÜN

96 syf.
·
Puan vermedi
Aşk
Marguerita Duras, olağanüstü bir tahayyül gücü ve felsenin gücüyle yazmış hep. 1950'lerde yeni roman akımını benimsemiş ve bundan sonra yazıları giderek daha fazla kabul görmüş. Zaman içinde üslubu değişir, artık kitaplarında daha az diyalog vardır. Giderek daha minimalist olur. O'nda söylenenler kadar söylenmeyenler de önem kazanır. Kitapları da ömrünün ilk yıllarından derin izler taşır Saygon'da Fransız asıllı bir ailede Doğan Babası, Marguerita Duras henüz çocuk yaşta iken hayatını kaybetmiş annesi onu ve iki kardeşini büyütmek için ağır mücadeleler vermiştir. Ve "Sevgili"nin O'nun mutsuz gençlik yıllarının otobiyografisi olduğu düşünülür. 1930'lar Hindiçini'nde geçen bir aşk hikayesidir "Sevgili" Kitap 2 kişiye odaklanmıştır. 10'lu yaşlarının ortalarından bir Fransız genç kız ile zengin bir Çinli iş adamı Roman, kaybolan masumiyet ve çiftin karşılaştığı kültürel tabular hakkındadır. Filmi ise Duras'ın satırlarını yeniden yaratmıştır
Sevgili
SevgiliMarguerite Duras · Sel Yayınları · 2017937 okunma
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
Çılgınca mıydı bu, yoksa derin bir anlamı mı vardı? "Simone'un erkeksi giyimi," diyor Du Plessix Gray, "kendisini çirkinleştirerek, olabileceği güzel bir kadının karikatürüne dönüştürme ihtiyacı, sahip olduğu genel değersizlik hissinden kaynaklanan" bir umutsuzluk eylemini yansıtıyordu. Gerçekten de onu okulda görmüş olanlar, kendisini neden bu kadar çirkin göstermeyi seçtiğini merak ediyorlardı.
Simone Weil
Simone WeilGpalle Yourgrsu · Ketebe yayınevi · 201923 okunma
334 syf.
6/10 puan verdi
"Kadınlar her zaman değerli kişisel mektuplar yazmıştır. Bunlar geçen yüzyılda kadın ağını sürdürmüş ve genişletmiştir. Kadınlar düşünce hareketlerini baskıya dökmek için yayınevleri kurmuş, haber bültenlerini daktilo etmiş ve dergiler çıkartmıştır. Kadın şifacılar ve bilim insanları yüreklerinden gelerek yazdıklarında; bu çalışmalar çoğu zaman aşırı hüzünlü, çizgisel olmayan, akıl dışı, çarpıtılmış, duygusal ve mantıksız olarak geri çevrilmiştir. Dünya yürekten gelen ve istifini bozmayan kadın sesini dinlemeye alışık değildir. Bu durum, normal yollarla yayın yapmamızda, düşüncelerimizi basabilmemiz için olası herhangi bir yolla alt edilmesi gereken bazı sorunlar yaratmaktadır. Öte yandan yazılarıyla dünyada bir değişiklik yapabilmiş kadınlar yalnızca uzun bir iş gününden sonra ve herkes uyurken yazabilmektedir. Bu koşullar altında yazmak kabul edilmeli ki, çok büyük bir enerji ve destek gerektirir. Kadının çabasının bütünlüğü de daha geniş anlamda zorluklarla mücadele alanıdır"
Kadın Şifacılar
Kadın ŞifacılarJeanne Achterberg · Everest Yayınları · 20094 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
59 syf.
·
Puan vermedi
Tarih ve Biyografi
Çok kısa bir biyografi olan bu kitap Britanya valisi Agricola'nın hayatını anlatırken aslında tarih biliminin de temel metodolojilerinin hatlarını çizmektedir. Vali Agricola'nın hayatı, bilgeliği, zekası ve cesaretini Aynı zamanda da alçakgönüllülüğü anlatılırken Roma bürokrasisinin yozlaşmışlığı da bu kısa biyografide dile getirilmektedir.
Agricola'nın Hayatı
Agricola'nın HayatıCornelius Tacitus · Maarif Vekaleti · 194318 okunma
583 syf.
9/10 puan verdi
Akdeniz ve Braudel
Fernand Braudel'in II. Philippe Dönemi'nde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası" adlı doktora tezini n büyük kısmını Almanlar tarafından Savaş esiri olarak tutulduğu 4 yıllık dönemde yazdığı bilinir. Taslakları entelektüel yol arkadaşı ve meslektaşı Marc Bloch ile , Annales okulu ve dergisini birlikte kurduğu Lucién Febvr' e göndermiştir. İçinde
Akdeniz ve Akdeniz Dünyası 2. Cilt
Akdeniz ve Akdeniz Dünyası 2. CiltFernand Braudel · Eren Yayıncılık · 200025 okunma
Reklam
752 syf.
9/10 puan verdi
Akdeniz ve Braudel
Fernand Braudel'in II. Philippe Dönemi'nde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası" adlı doktora tezini n büyük kısmını Almanlar tarafından Savaş esiri olarak tutulduğu 4 yıllık dönemde yazdığı bilinir. Taslakları entelektüel yol arkadaşı ve meslektaşı Marc Bloch ile , Annales okulu ve dergisini birlikte kurduğu Lucién Febvr' e göndermiştir. İçinde
Akdeniz ve Akdeniz Dünyası 1. Cilt
Akdeniz ve Akdeniz Dünyası 1. CiltFernand Braudel · İmge Kitabevi · 199355 okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
Yüzen Zambağa Benzeyen Hela Taşı
Ilk okuduğumda 30'lu yaşlarım başlamamıştı ve filmini önce izlediğim için önyargılıydım. Bu günlerde yeniden üzerinden gittim. XX. yüzyılın Doğu Avrupa edebiyatının başyapıtlarından biri Kundera'nın 1984'te basılan romanı "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" olarak gösterilebilir. Üslubu kadar belleklere kazınan hayal gücü ve Kundera'nın siyasal ve felsefi tezlerini örüşü bakımından çağını aşan bir eser olduğunu söylemeliyim. Kitap Görünürde 4 karakterin Thomas, Tereza, Sabina ve Franz hikâyesidir. Hayatları ve aşkları bir tercihler paradoksu içinde sürekli kesişir. Onları besleyen ahlak anlayışının ağırlığı ya da hafifliği ne olursa olsun aldıkları geri dönüşsüz her karar onları birlikte yaşamayı öğrenmeye zorlar. Milan Kundera'nın karakterleri kendi hayal gücünden kağıda dökülüverenler gibi duruyorsa bunun sebebi bize karakterlerin kökeni ya da dış görünüş hakkında hiçbir bilgi vermemesidir. Onları inandırıcı bulmamızı da beklemez Kundera. Bu boşlukları kendi hayal gücümüzle doldurmaya davet ediyor gibidir. Üstelik yazar metne sürekli burnunu sokar ve kahramanlarının hayatını aynı yurttaşlarının hayatına sürekli müdahale eden totaliter bir devlet gibi denetler. Kitap boyunca; terkettiklerimiz, bıraktıklarımız, beklenti ve umutlarımız arasında gider geliriz. Gerek romanda gerekse filminde garip bir biçimde güçlü imgelerin izi insanın gözbebeğinde asılı kalıyor; örneğin yüzen bir zambağa benzer hela taşı ya da melon şapkalı çıplak kadın gibi.
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
Varolmanın Dayanılmaz HafifliğiMilan Kundera · Can Yayınları · 201910,4bin okunma
261 syf.
8/10 puan verdi
Çocuklar
William Golding 1993 yılında öldü. Britanyalı yazar, Soğuk Savaş yıllarının başlangıcında 1954'te yazdığı Sineklerin Tanrısı'nın (Lord of Flies) önemi Golding'in Pulitzer ödülünü kazandığı 1983'e kadar anlaşılmamıştır. Kitapta Golding insanın bir başkasına karşı insanlık dışı davranışının, ancak bir toplumsal düzen dağıtılarak denetlenebileceği görüşünü anlatır. Bu alegorik dünyada olgunlaşmamış deneyim edilmemiş ve davranışları göreneksel sınırlarla belirlenmemiş çocukları bir sembol olarak kullanır İnsanın gerçek doğasını anlamaya çalışır. Hikaye bir uçak kazası sonucu ıssız bir adaya düşen 5.12 yaşları arasında bir grup çocuk çevresinde döner. Çocuklar bir nükleer savaş nedeniyle Britanya'dan tahliye edilmektedirler ve tek yetişkin olan pilot ölmüştür. Başlarda çocuklar yetişkinleri ve içinden geldikleri toplumu taklid ederek aralarında lider seçer ve rol dağılımı yaparlar ama kısa süre sonra davranışları yozlaşmaya başlar, liderler arasında rekabet baş gösterir, zayıf ve farklı olanlar ötekileştirilir. Çocuklar korkuya dayalı bir de din icat ederler, dinin sembolü bir canavardır (ölü bir paraşütçü). Bu icad ise törensel cinayetler ve anarşiye yol açan bir kâbus dünyasını da beraberinde getirir. Bu.çocuklara ne olacaktır? Minâ Urgan'ın dupduru çevirisi ayrı bir okuma tadı olduğunu söylemek gerek.
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,3bin okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
İnsanlık İçin Bir Taziye
Muazzam bir ilerleme öyle ki katlanarak sürüyor. Beraberinde iklim felaketlerini, ırk düşmanlıklarını, salgınları getirirken özgürlük düşüncesini yok ediyor. Amin Maalouf Çok kültürlü Lübnan topraklarında doğan ve buradan beslendiğini dile getiren bir yazar. "Ölümcül Kimlikler" ve "Çivisi Çıkmış Dünya" da anlatmak istediklerini tarihsel olgu ve olayların bir bir üzerinden giderek gördüğü "gerçek"i dile getiriyor. Yıllar önce 1979 ları konuşmak ve değerlendirmek bir tarih öğrencisi için zordu. Bu günden bakınca "muhafazakar devrimler" in domino taşı etkisi yaratacak yılın 1979 olduğunu söylemek kolaycılığına kaçmamış yazar. Bir bir üzerinden gitmiş, derinlikleri ölçmüş. Ve bir taziye aslında; "süper güç olarak anılsa da ahlaki inandırıcılığını kaybetmekte olan Amerika, çağımızın en umut verici projelerinden biri olarak sınırları kaldırmayı amaçlayan ancak bugünün parçalar bugün parçalanmanın eşiğine gelmiş Avrupa Birliği, umutsuzluğa kapılmış ve herkesin kendisinden nefret ettiği yanılsaması içinde dünyaya sırt çeviren Arap Müslüman alemi, yeni süper güç olma yolunda silahlanmada dahil her alanda büyük ve çamurlu adımlarla birbiriyle yarışan Çin, Hindistan, Rusya" için bir taziye. Geçmiş olsun insanlık, artık pusulaların da bitmiş.
Uygarlıkların Batışı
Uygarlıkların BatışıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20191,753 okunma
119 syf.
8/10 puan verdi
İYİMSERLİK ve BAĞNAZLIK
Candide'in eğlenceli hikayesi 1956'da Leonhard Bernstein tarafından başarı ile Opera sahnesinde uyarlanmış. Hiç olmazsa izleyenlerin izlenimlerini okumayı çok isterdim. Bir romanın karakterlerinden birinin adı dile sıfat olarak geçiyorsa büyük bir romandan bahsediyoruz demektir -bu romandaki Pangloss-vari sıfatı gibi. Doktor Pangloss'un sürekli tekrarladığı gibi: "mevcut dünya olası dünyaların en iyisidir" iddiası O'nun aslında kendisine hep kötü kartlar dağıtan bir dünyadaki aşırı iyimserliğinin ilk belirtisi. Genç ve safkan Candide ile arkadaşları Doktor Pangloss (akıl hocası), tiksindirici derecede maddiyatçı Cunégonde (Candide'in güzel gözdesi) ve Cacambo'nun (Candide'in hizmetçisi) maceralarını anlatan eğlenceli, keskin ve hiciv dolu bir kısa romanın felsefi boyutu ise sözünü ettiğimiz bu aşırı iyimserliktir. Roman pikareks bir üslupla, okuyucuyu 1755 Lizbon depremi, korkunç kölelik koşulları ya da emperyalist savaşın ahmaklığı gibi 18 yüzyılın dehşet verici olaylarının galerisinde dolaştırır. Gottried Leipniz'in iyimser felsefesini hicveder. Grup farklı ülkelerde seyahat ederken, romandaki macera ve felaketler de "kamçı hızı"yla akar. Fakat Candide 'i belleklere kazıyan tereddütsüzdür ki mizahı ve yazarı Voltaire'in bağnazlığı taşlamak için hiçbir fırsatı kaçırmamasıdır. Bu nedenle Özellikle bugünlerde okunması özellikle bugünlerde hoş olabilir.
Candide
CandideVoltaire · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 19905,1bin okunma
Reklam
344 syf.
10/10 puan verdi
güliver
Güliver'in Gezileri İngiliz edebiyatının köşe taşlarından biri sayılıyor. Oldukça garip bir kitapdır. Kısmen roman, kısmen avantür ve kısmen de bir hicivdir. Roman türünü doğuran kitaplardan biri olduğu için, kaçınılmaz olarak türün tüm kurallarını bünyesinde taşımaz. Çünküüü o kurallar Henüz ortaya konulmamıştır. 4 bölüme ayrılan roman, Güliver'in 4 macerasını anlatır. İlkinde Güliver bir gemi kazası sonucu cüce bir halkın yaşadığı Liliput Adası'na düşer. halkın sadece boyu değil aklı da kısadır. Zira bütün zamanlarını İncir çekirdeğini doldurmayacak saçma tartışmalara harcarlar. Güliver'in 2.durağı Brobdingnag'dır. Burası ise devlerin yaşadığı bir yerdir. Güliver uygarlığın göz alıcı başarılarını anlatınca, sevler dehşete kapılır. 3. Maceranın derli toplu bir hikayesi yoktur. Temelde birbirinden kopuk ve ilk ikisinin felsefi ve hattâ coğrafi bütünlüğünün yanına bile yaklaşamayan kısa skeçlerden oluşur. Sonuncusunda ise Güliver'i yabani Yahoo'ları şefkatle yöneten ve görünüşleri ata benzeyen bir halkın yaşadığı Houyhnhnms'ı ziyaret eder. Güliver utançla, Yahoo'ların insana benzediğini fark eder. Kitabın bir roman mı, avantür mü yoksa hiciv mi olduğunun aslında önemi yoktur; hangi türde ya da dilde olursa olsun yazılmış en düşündürücü metinlerden biridir.
Gulliver’in Gezileri
Gulliver’in GezileriJonathan Swift · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197,1bin okunma
190 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
92 günde okudu
Anne
Kitabın konusu "anne olmak". Tüm iyi güçlerinin yanı sıra bazen de sapkınlık gücü var mı annelerin? "Çocuklarına asla yan gözle bakmazlar" ya da "sapkınlık gerçekten erkeklere mi özgü?" "Kadınlar olsa olsa nevrotik olurlar" gibi ön kabulleri sorguluyor yazar. Çocuğunu taciz eden veya hırpalayan annelerin yahut fuhuşa yönelen kadınlarında sapkın olabileceğini ileri sürüyor ve iddialarına klinik deneyimlerinden de katkılar getiriyor. Kötü bir çocukluk kötü bir ebeveynlik beraber gidiyor. çocukluğu yeterli ebeveyn ilgisinden yoksun geçen ya da anne babanın, birinci derece cinsel saldırısına maruz kalan kadınların; hem kendi bedenine hem de çocuğuna karşı sapkın tutumlar geliştirilebileceğini ya da bizzat kendisinin. "3 kuşak" en az "3 kuşak incelenmeli". Kadınların kendi bedeninde çocuğunun ya da müşterisinin bedeninde anne ve babasından intikam alma olasılıklarını da yine klinik deneyimlerinden deneyimleri üzerinden irdelemeye çalışıyor. Kitabın önsözünü Juliet Mitchell yazmış ve bu önsözde şu sözlerin altını çizmek gerekiyor: "artık hiç kimse anneliği idealleştirmeye ya da alçaltma kolaylığına kaçmasın toplumsal politikalar ve psikolojik anlayış insan olma zorluğunun merkezindeki nokta olan anneliğin yerli yerini almasını sağlamaya çalışmak zorundayız" Estela V. Weldon'un deyişiyle: "Bir annenin gücünü kimse küçümsememelidir".
Anne: Melek mi, Yosma mı?
Anne: Melek mi, Yosma mı?Estela V. Welldon · Ayrıntı Yayınları · 200157 okunma
217 syf.
7/10 puan verdi
Edebî Tür Olarak Ütopya
Ütopya Yunancada "var olmayan ülke" anlamına gelen ve ilk kez More tarafından kavramsallaştırlan ütopya hayali ve kusursuz bir dünya ideal şekilde örgütlenmiş bir devlet olarak kurgulanmış bir metindir. More'un kitabı ütopik bir dünya keşfetmeye soyunan ilk kitaptır ve 16. Yüzyılda olduğu gibi bugün de tazeliğini koruyan yeni bir edebi türün başlatıcısıdır. Önce Latince yazılan kitap sonra diğer Avrupa dillerine çevrilmiştir Almanca, İtalyanca ve Fransızca baskılar 1550'de. İngilizce baskı ise yazarın ölümünden sonra 1551 de yayınlanmıştır. Plato'nun Cumhuriyeti'ni yeniden yorumlayan Ütopya dinsel hoşgörünün mutlak hüküm sürdüğü bir dünyayı betimleyen bir hicivdir. (Thomas More, VIII. Henry'nin Anne Boleyn ile evliliğini tanımayı reddettiği için tutuklanmış ve idam edilmiştir.) O' nun ütopik ülkesinde özel mülkiyet mefhumu da yoktur ve tüm erkek ve kadınlara özgür bir eğitim sunulur. Toplum gerektiğinde silah kuşanmaya hazır olsa da, tam bir barış hali içinde yaşar. Ne yoksulluk ne de yoksunluk vardır. Her erkek ve kadının ahlâk en özerk olduğu kanundan öte başka bir kanun yoktur. Ütopya bir edebi tür olarak son derece ilginçtir. Çünkü ancak feodalizm gibi durağa bir ekonomik düzen çökmeye başladığında ve birey için başka bir hayatın mümkün olabileceği düşüncesi belirdiğinde bu edebi tür ortaya çıkabilmiştir.
Utopia
UtopiaThomas More · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,4bin okunma
736 syf.
9/10 puan verdi
Gülün Adı
Gülün Adı postmodern geleneğe uygun olarak etkiyi artırmak için bir dizi türlü birbirine eklenmeyen çok katmanlı bir kitap labirenti dir. En başından itibaren ve temel düzeyde Conan Doyle'un Sherlock Holmes'ünü anımsatan merak uyandırıcı bir "cinayet gizemi" dir. Eco gerçek ve kurmacayı iç içe geçirir ve büyüleyici gotik kilimin ipliklerini ilmek ilmek örerken zengin hayal gücü ile hikaye içinde hikayeler kullanır. Olaylar 14. Yüzyılın başlarında Kuzey İtalya'da geçer. Bu dönem, Roma Katolik Kilisesi içinde huzursuzluğun tırmandığı bir dönemdir. Olay örgüsünün merkezinde müridi Adso ile beraber kütüphanesi ile ünlü bir Benedikten Manastırı'na seyahat eden İngiliz asıllı Fransisken Keşiş Baskerville'li William yer alır. Başkeşiş ve kütüphane sorumlusu manastırın içinde kimsenin giremediği bir odaya saklanmış çok sayıda kitabın içeriğini gizli tutmaya çalışmaktadır. Bunun nedeni, keşişlerin yasak sapkınlıkları bilinmesini önlemek midir? Yoksa bilgiye sahip olanın iktidara da sahip olması mıdır? William manastıra vardığında bir cinayet gerçekleşmiştir ve bu son cinayet olmayacaktır. Keşişler İsa'nın yeniden doğacağı döneme tanıklık ettiklerini inanırlar. Olayların şeytani değil mantıksal ve fiziksel bir nedeni olması gerektiğini düşünen tek kişi ise Baskerville'li Fransisken Keşiş William'dır.
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,5bin okunma
200 syf.
6/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Zenanname
Zennânnâme; Enderunlu Fazıl'ın güzel kadınları anlatan mesnevisi Reis-ül küttap Ratip Efendi sunulmuştur. ilk baskısı 1838 (19. yy) Mustafa Reşit Paşa tarafından müstehcen olduğu iddiasıyla toplatıldı. Aruzun feilatün feilatün failin kalıbıyla ve 557 beyit halinde yazılan Zenânnâme her bir ülke veya milletin güzelleri, din terbiye konuşma gelenek vücut yapısı vesaire yönlerinden ele alınarak müstehcen söyleyişlerle incelenir ve kıyafetname içerikli beyitlere de sık sık rastlanır. Nitekim eser yazılı mizah edebiyatımızın da sayılı örneklerindendir.
Zenanname
ZenannameEnderunlu Fazıl · Alt-Üst Yayınları · 20064 okunma
104 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.