Merhaba Değerli Okurlar,
Bir David Graeber Klasiği bitirmiş olmanın sevinci var içimde. Bu kitap okuduğum birçok kitaptan ayrı bir konumda artık benim için.
Şaşırtıcı tarih bilgilendirmeleriyle kitap adete insanı içine çekiyor ve bu kadar bilgi dolu bir kitabın , insanı zihni olarak yormayan anlatımı ise yazarın ayrı bir yeteneği olarak
Materyalistlere göre,dünyayı ve maddeyi yaratmış olan tanrı ya da ruh değildir,ama ruhu yaratmış olan dünyadır,maddedir,doğadır.
Tinin kendisi,maddenin en üstün bir ürününden başka bir şey değildir.
Fransız Stalinist Georges Politzer'in, üstyapıyı (manevi hayat, fikirler, devlet...) maddi temelin (iktisadiyatın) birebir yansıması kabul eden, diyalektiği mekanik bir çelişkiler matrisi olarak açıklayan kaba materyalist felsefe el kitapları (Felsefenin Temel İlkeleri ve onun da 'haplaştırılmış' versiyonu, Felsefenin Başlangıç İlkeleri), '70'lerin solda en muteber metinleriydi. Bulgar yazar Mitka Gibçeva'nın İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı direnişi anlatan Seni Halk Adına Ölüme Mahkum Ediyorum'u, Gorki'nin romanları, onun çırağı Gladkov'un Çimento'su, Bolşevik Devrimi'nde çarpışırken kör olan Ostrovski'nin Ve Çeliğe Su Verildi'si, ajitatif materyal olarak iş gördüler.
''Feuerbach, dinin eleştirisini kökünden geliştirerek, materyalizmin unutulmuş olan temellerini sağlıklı ve gününe uygun bir biçimde yeniden ele alıyor ve böylece çağının filozoflarını etkiliyor.''
Sık Sık şöyle denir. Georges Politzer her şeyden önce Gülüştür. Meydan okumanın Gülüşü; başkaldırmanın değil, devrimcinin Gülüşü; anarşistin değil, devrimcinin Gülüşü; anarşistin değil, tarihin mahkumiyet hükmünden kurtulmak için eski dünyanın güçleriyle açıkça alay eden marksistin Gülüşü Zincirler içinde, Pucheu’nün karşısında, Gestaponun işkenceleri içinde bile, galip gelenin Gülüşü; infaz mangasının karşısında, galip gelenin Gülüşü.
Kitabın isminde felsefe yazıyor fakat marksizm, diyalektik materyalizmi vs anlatıyor. Yazarın diğer kitabı da aynı. Bence yanlış isim verilmiş kitaplarına.
Toplumcu gerçekçi edebiyatımızın yapı taşlarından Erdal Öz'ü Lise yıllarımda her solcu genç gibi Gülünün Solduğu Akşam kitabıyla tanıdım. O senelerde 68 öğrenci hareketi ve 71 devrimci atılımı üzerine çalışıyorduk. Sosyalizmin Alfabesi, Komünist Manifesto, Felsefenin başlangıç İlkeleri'nin ardından Turan Feyzioğlu'nun Mahir-Sinan-Deniz üçlemesiyle beraber Erdal Öz'ün kitapları tartışmalarımızda referans kaynaklarımızdandı. 2 Mayıs günü yüzüm yanık içindeydi. Eğitim Sen'li hocalarıma selam durdum. Çantamda Erdal Öz'ün bir başka romanı, Yaralısın. 12 Mart 71; askı, falaka, işkence. Ve direnen bir kadın militan. Hemen ardından öykü kitapları Kanayan ve Cam Kırıkları.
Cam kırıkları diğer eserlerine göre daha yumuşak bir dille yazılmış. Kararlılık ve mücadele yerini sükûnete ve hayattan kesitlere bırakmış. Öykülerin geçtiği mekanlar: Artık rüyalarda görülür cinsten çocukluk hatıraları, üniversite kampüsleri, sahaflar, meyhaneler, hücre evleri ve çatışma bölgeleri.
Cam KırıklarıErdal Öz · Can Yayınları · 2019245 okunma
“Bir sözcükle, aynı şeyler, aynı anda, bazıları için kırmızı, ağır ve sıcak, başkaları için tam tersi olabiliyorsa, bu demektir ki, biz yanılsamaların kurbanıyız ve şeyler, yalnızca bizim zihnimizde vardır. “