Karaköy'den İstiklal Caddesi'ne çıkan hatırı sayılır yokuş "Yüksek Kaldırım" ve komşu sokak "Zürafa Sokağı". 1920'lerin bileği bükülmez, bela çıkarmaya namzet, ensesi kalın, fesli yelekli bitirimlerinin mesken edindiği sokaklarmış bunlar. Bu posbıyıklı müşterilerin birçoğu işveli, cilveli, feraceli aşüfteleri koruma altına alan serdengeçtilermiş. Fedailik ve sattığı kadını tekelinde tutma işte ta o günlerde başlamış.
Sayfa 90Kitabı okudu
Hz.Mevlana demiş ki : ' kalp deniz , dil kıyıdır . Denizde ne varsa kıyıya o vurur.' Bende bu söze hep inanmışımdır .
İnsanların dilleri kalplerini konuşur , akıllarını değil..
Sayfa 278Kitabı okudu
Kadınlarımız bu dünyaya kara kefenle geliyor, öteki dünyaya beyaz kefenle gidiyor. Siyahla beyaz arasında geçen grinin tonu bir hayat yaşıyorlar.Ama bir gün gelecek, bedenlerimizi saran bu kara kâbus ölü toprağı gibi üzerimizden atılacak.
Kulağın duyduğuyla, gözün gördüğü bir olur mu hiç? Bu gözlerimle görmeden hiçbir şeye inanmam.
Suskunluğun esintisinde acı içinde titreyip duruyorum şimdi.
Gidecek hiç kimsem yoktu. Buraya gelmem bir hataydı, ama belki de yaşanması gereken bir hata..
Gülsüm bir çorabın üzerine "kalp motifleri koymuştu."
Feraye çok güldü. "Gülsüm, mehmetçikler ateş altında, zavallılar bu desenleri görmüyorlardır bile."
"Ben görsünler diye koymuyorum ki kalbimin onlarla beraber olduğunu anlatmak istedim. Hem belki kalbim onları kurşunlardan korur."
Sayfa 236Kitabı okudu
"Yanına bir silah, bir miktar kurşun, biraz yiyecek ve bir kaçta giyecek al. Özellikle de postal."
"O niye?"
"Mustafa Kemal'in askerlerinin ne ayağında ayakkabı ne de midelerinde yeterince yemek varmış."
"Peki bu adamlar neyle savaşıyorlar."
"Yüreklerindeki vatan aşkı ve başlarındaki komutana duydukları güvenle."
Sayfa 49Kitabı okudu
Meğerse hayat acımasız bir muallim gibiymiş.Önce sınav yaparmış sonrada insana dersini verirmiş.Ama sana verdiği ders acı biber gibi içini yakarmış.
"Öfke rüzgar gibidir. Bir süre sonra diner; ama birçok kalbi kırar."
"Çanakkale geçilmez"
Sayfa 108Kitabı okudu