İşte bu yeni, diye düşünüyor Nihal. Hiç alınganlığı yoktu eskiden. Demek her şey açıklanmalı, tüm duygular ve bakışlar, belki dokunuşlar bile. Konuşmadan anlaşabilmek eskiden olduğu gibi, zamanla gelecek geriye, o da gelebilirse. Niçin gelmesin, gelecek elbet. Ama bu uzunca suskunluk bile gerginleştiriyor Ertan"ı.
Mustafa Kemal olmasa, bizi de hepten keserlerdi orada. Her bahar boyatırım büstünü hala, teşekkür ederim. Hem çok şükür şimdi zulüm yoktur bizde, bak oradan gelip bize sığınırlar...
Feride,
Şimdi yanaş kıyılarıma bir vapur gibi;
Çarpıp durayım güvertelerde gözlerine...
(Beni böyle eller,
beni yollar, beni yeller,
kelepçeler, hücreler beni
alıp gitmeye,
inan ki Feride inan,
aşk, önce !)
Artık gözümü kırpmadan vurabilirim kendimi de ; vurabilirim kendimi bir usturanın katil çeliğiyle. ya da o paslı tüfekle 24. 00 sonrası... Bir namlunun ansızın dağıtacağı beynimi bırabilirim bulvarda aç gezinen itlere ; ardımdan kan... Kan koksun gece !
( Bilirim cesedimin üstünde bir dal kılır, bir yaprak hışırdar yine; orda '' kime ne '' sin
sen; alıp gidensin kendini kendinle...)
Her deniz bir martı, her ömür bir tufan, her rüya bir uyku, her nota bir şarkı, her mezar bir ölüm, her güneş doğacak bir kuytuluk bulur ya kendine , bulur ya ;
ben
senden
başka
sen
bulamam...
B u l a m a m !
“Söyle bana Feride, bu kadar derin bir vefayı, bu kadar ince bir ruhu, bu küçük Çalıkuşu göğsünün neresine saklamıştın?”
Çalıkuşu / Reşat Nuri Güntekin
Öğretmen olmaya özendirici kitap! Şu an farklı bir bölümde okuyorum ama hala içimde Feride gibi öğretmen olarak Anadolu illerini gezme isteği var. İdealistliği ben Feride'den öğrendim.
"Uçma zamanı gelince gitmesi gerekirmiş . kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar inci ? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?"
En çok burası beni etkiledi. Şu dünyada özgür olmayan olamayan nice çocuklar mevcut . Onların hayalleri ya silahların ya açlığın ya da kimsesizliğin gölgesi altında yeşermeyi bekliyor.
Yazar içtenlik ve sadelikle bir çocuğun hem hayalini hem masum dünyasını göz önune sermiş.