Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Halbuki şimdi her şey değişmişti. Bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum. Her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. Bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamaya başladığını, içimde, haberim olmadan bekleşen üstü örtülü derin tarafların da birdenbire meydana çıkarak bana fevkalade cazip, kıymetli manzaralar arz ettiklerini görüyordum. Maria Puder bana bir ruhum bulunduğunu öğretmişti ve ben de onun, şimdiye kadar rastladığım insanlar arasında ilk defa olarak, bir ruhu bulunduğunu tespit ediyordum.” 
256 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Okumak için değil İzlemek için eserle tanışın(!)
Uzun süredir böylesine elimden bırakamadığım ve olayları hızlandırmak için adeta okuma hızımı x2 'ye çıkarmak zorunda kaldığım bir esere tesadüf etmemiştim... ... Aslında yeni kitapları okumayı pek sevmiyorum. Bana göre bir eser önce zamanla yarışıp onu geçmeli sonra benim karşıma çıkmalı. Zira artık her önüne çıkan eseri okuyacak geniş
Buzlar Çözülünce
Buzlar ÇözülünceMelih Günaydın · Düşbaz Kitaplar · 202317 okunma
Reklam
Kürk Mantolu Madonna" Bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum. Her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. Bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamaya başladığını, içimde, haberim olmadan bekleşen üstü örtülü derin
Dişinin yumurta hücresi bir insanda bulunması gereken 60.000 civarında biyolojik istidadın yarısını taşıyan bir ünitedir. Meioz dediğimiz bir özel bölünme ile annenin yumurta hücresi bu 60.000 istidadın yarısını gelişigüzel sıralar halinde taşır. İnsanda bulunan 46 kromozom dediğimiz istidat taşıyıcı 23 vagona bunları istif eder. Bu fevkalade
Sayfa 101Kitabı okudu
Halbuki şimdi her şey değişmişti. Bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok şey yaşadığımı hissediyordum. Her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. Bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamaya başladığını, içimde, haberim olmadan bekleşen üstü örtülü derin tarafların da birdenbire meydana çıkarak bana fevkalade cazip, kıymetli manzaralar arz ettiklerini görüyordum. Maria Puder bana bir ruhum bulunduğunu öğretmişti ve ben de onun, şimdiye kadar rastladığım insanlar arasında ilk defa olarak, bir ruhu bulunduğunu tespit ediyordum. Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bu ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek birbirine koşuyordu.
Sayfa 97 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
_Cumhuriyet, erdemli insanların yönetimidir. _Bir kişiye yapılan haksızlık, tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir. _Hür bir milletin kurtarıcısı olabilir. Köle bir milletin ise başka bir efendisi çıkar ortaya. _Sadece mutlu olmayı istesek kolay olacaktı ama biz başkalarından daha mutlu olmak istiyoruz. Bu da oldukça zor, çünkü onları daima
Reklam
_Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim cinsinden düşünmelisiniz. _3, 6 ve 9 sayılarının azametini bilseydiniz evrenin anahtarını elde edebilirdiniz. _Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi, bütün dünyayı aydınlatmaya yeterdi. _Evren enerjiyle doludur. Nesiller sonra makinelerimiz, evrendeki herhangi bir noktadan
Artık Marıa Puder, yaşamak için kendisine kayıtsız ve şartsız muhtaç olduğum bir insandı. Bu his ilk anlarda bana da garip geliyordu. Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan
Sayfa: 86/ 87Kitabı okudu
Herodot'a göre İskit göçebeleri, kazan ve odunları olmadığı vakitler, yiyecekleri eti fevkalade orijinal bir tarzda pişiriyorlardı: "Kurbanlarını yüzdükten sonra, kemikleri örten bütün etleri ayırırlar... Eğer tencere yoksa etler hayvanın iskeleti üzerine konur, su da katılır, alttan kemiklerle beraber ateşlenir; kemikler pek güzel yanarlar ve iskelet kemikten ayrılmış eti kolaylıkla tutar. Bir öküzün bütününü pişirebilmek için yakacağını da böylece kendisi sağlamış olur" (Herodot, 1972, s. 202). A.P. Smirnov, böyle bir et pişirme tarzının hiçbir araştırmacı tarafından tespit edilmediğini yazmaktadır. Fakat bu tarz, birçok Türk halklarında, özellikle Altaylı çobanlarda, Balkarlar, Karaçaylar, ve Kazaklarda oldukça yaygındı. Bu iş şu şekilde yapılmaktadır: Çok fazla derin olmayan bir çukur kazılır, o çukurun içine üzerinden etleri sıyrılmış kemiklerden ve eğer varsa odunlardan ateş yakılır. Toprak iyice kızdıktan sonra bu çukurun içine et ile içi doldurulmuş işkembeyi koyarlar, onun üzerini de kızgın küllerle kapatırlar, odun veya kemiklerle ateşi beslemeye devam ederler. Böylece hayvanın kemikleri kendi etini pişirmiş olur.
Sayfa 78 - (6) - PdfKitabı okudu
192 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.