Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İçin için gönül ağlar figâne hâcet yok Niçin niçin gönül ağlar beyâne hâcet yok Lisân-ı gamzene dil âşınâ-yı râz olalı Lisân-ı hâl ile de tercemâne hâcet yok Yâni: "Feryât ve figan istemem, gönlüm için için ağlıyor. Niçin ağladığımı da hiç sorma. Senin gözlerinin ifade ettiği gizli sırları, benim gönlüm anladı. Artık hâl diliyle ona tercümanlığa lüzum yok..."
Sayfa 341
Azap görenlerin sûretlerini bir görebilseydin! Ateş et lerini yiyip tüketmiş, yüz güzelliklerini silip götürmüştür. Vücutları mahvolup gitmiş. Sadece yanmış ve kararmış olarak birbirine ekli kemikler kalmıştır. Zincir ve bukağıları içerisinde endişe ve ıstırap çekmekte, ölüm ve helaklarını feryatla istemekte, çığlıklarla ağlayıp figan etmektedirler.
Reklam
Rahman suresi 44.ayetin işareti ettiği durum;
Orada kalışın uzamışken hâlini bir düşün! Azap şiddetlenerek devam eder. Sıkıntı zirveye ulaşır. Susuzluğun şiddetlenir. Dünyadaki içecekleri hatırlarsın. Cehenneme sığınırsın. Sana azap vermekle görevli meleğin elinden kabı alırsın. Eline alır almaz altında avucun yanar. Hararetinden ve kızgınlığından elin parçalanıp etleri dökülür. Sonra o kabı ağzına yaklaştırırsın. Yüzün kavrulur. Sonra yudumlamaya çalışırken boğazının derisini soyar. Karnına ulaşınca iç organlarını parçalar. Sen feryat ve figan edersin. O anda dünya içeceklerini, onların soğukluk ve lezzetini hatırlarsın. Sonra hararetini dindirmek ister ve dünyada alıştığın gibi yıkanmak ve suya dalmak sûretiyle serinlemek maksadıyla hamîm (kızgın su) havuzlarına koşarsın. Kızgın suya dalınca, tepeden tırnağa bütün bedeninin derisi soyulur. Daha hafif olur ümidiyle bir daha ateşe koşarsın. Sonra yine ateşin yangını sana şiddetli gelince kaynar suya geri dönersin. Böylece ateşle kaynar su arasında mekik dokursun.
Şayet ateş sadece düştüğü yeri yaksaydı ne ölene yas tutulurdu ne de gidenin ardından feryat figan edilirdi.
Her an senden ayrı olmanın elinden Her zaman senin hasretinin derdinden Yüz ah ve iki yüz inleyiş ve figan Kalbim ve ruhumdan yükselirler her an Hem gece hem gündüz halim budur canım Peki sen nasılsın ey gönül ışığım? Zindan arkadaşın kimdir ey zindancım? Ordaki dostların kimdir ey sevdalım?
Sayfa 236 - Dara YayınlarıKitabı okudu
Hiç kuşku yok ki, bir insan zevküsefa içinde yaşarken etrafında onca feryat ve figan içinde insan varsa bu bir kral değil hapishane gardiyanıdır.
Reklam
Tahmîs-i Gazel-i Tâhirû'l Mevlevî
Ne ûd dinlemek ister, ne bir kemân ararım Figân-ı sakitime ma'kes âsmân ararım Ferâga teşnedilim, özge bir cihân ararım "Ne işveger dilerim ben, ne bir civân ararım" "Melâl-i rûhumu dinlendirir zaman ararım."
Sayfa 263
-Bülbül- Şiiri (Hasan Şanlı)
Gülzarın gülü olsan açıldıkça açılsan, Bülbüllerde aşkından etse feryad-ı figan, Şarkılar bestelese hüzzam makamından, Boyun bıkıp solsan da senden ayrılmaz bülbül Kaderinde yazılı, soğuktan solacak gül. Bülbülün kalbi kanar, damlar güle yaprağa, Kalbinin kanayan al rengi yansır toprağa; Sevgiler aşka döner ızdıraplar sevdaya, Boyun büküp solsan da senden ayrılmaz bülbül, Öt bülbül öt solmadan sesini dinlesin gül.
Sayfa 85 - Ay YayınlarıKitabı okuyor
Yanlış yapmaktan feryat figan korkuyor ama doğruyu da zerre kadar umursamıyordu..
Söylenmemiş sözcükler tıpkı tutulmamış yaslar gibi acıtırdı. Hayata devam edebilmek için bazen uzun uzun konuşmak, feryat figan ağlamak ve geçmişin katranından arınmak lazımdı.
Sayfa 326Kitabı okudu
Reklam
Dilersen Ohpelia için yas tut. Cordelia'yı boğdular diye karalar bağla. Brabantino'nun kızı öldü diye feryat figan et. Ama gözyaşlarını Sibyl Vane için harcama; o kız, tüm o karakterlerden çok daha az gerçekti.
Dünyada pek çok insanın başına gelen büyük musibet ve belaları düşündüm ki bu musibetler çok sert ve şiddetliydi. Sonra Subhanallah! Allah (c.c) kerimlerin en keremlisidir. Keremi de müsamahakâr olmayı gerektirir. Peki, o zaman bun- lara verilen bu cezalar neyin nesi? diye düşündüm. Sonra anladım ki pek çok insanın varlığı yoklukları gibidir. Allah'ın birliği ile alakalı konulardaki delillere detaylarıyla vakıf değiller, Onun emir ve yasaklarına bakmazlar, hayvanlar gibi içgüdüleriyle sıradan yaşarlar. Eğer şeriat rasgele onların isteklerine rastlarsa ne a'la; aksi takdirde onlar kendi heves- lerine dayanırlar. Paraya sahip olduktan sonra onun ne haram ne de helal yerden gelmesine aldırmazlar. Kolaylarına gelirse namaz kılarlar; yoksa terk ederler. Onlar bazı büyük günahları bilmelerine rağmen açık bir şekilde işlerler. Bazılarının bilgileri daha kuvvetli, günahlarıdaha büyük olsa da onlara gelen azap yine de işlediklerine göre hafif kalıyor. Eğer gelen azap onların günahlarını temizlemek cinsinden olursa hemen feryad-ı figan ederler ve "Ben hangi günahı işledim ki bu başıma geldi?" derler. Bazıları işledikleri günahlardan dolayı yerin bile titrediğini unuturlar. Bazen yaşlı kişiye yaşından dolayı ceza hafif gelir ve kalpler ona karşı merhamet duygusuna kapılır. O bunun gelmesinin sebebinin genç iken işlediklerinden dolayı olduğunun farkında olmaz. Ancak bunların başına bir musibet gelse biliyorum ki bu musibet işlemiş oldukları günahlar sebebiyledir.
' Ene-l Hak ' demiş Hallac-ı Mansur Haktan gayrı değilim ! Doğruları söylüyor diye halkın aklını bulandırıyor olmuş, Fırsat bulup Şirk koştu demişler ve 8 yıl hapis hayatı öyle başlamış.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.