Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalem bana kızgın, kitaplar kızgın Hasret katar katar uzayıp gider İçimde bir figân her düdük sesi Her vagon efkârlı bir uzun hava Göçmen kuşlar hâlâ dönmedi geri Kurumuş, evlerin karanfilleri
Xezel / gazeller
Sevgili gönüldeyse eğer yükseklere çıkıp aramaya ne hacet Kendi isteğiyle gelecekse anka kuşu peşinden uçmaya ne hacet Uzak değil bize sevgili, bunca feyrad u figan niye Kulağı gönlümüzdeyse eğer bağırıp çağırmaya ne hacet
Reklam
Bülbül ne yatarsın bahar erişti Ulu sular göl olduğu zamandır. Kat kat oldu gül yaprağa karıştı Gene bülbül kul olduğu zamandır. Gene bülbül bilir gülün halinden Yeter deli oldum yarin elinden. Aşık aşıp gelir yaya belinden Yardan bize gel olduğu zamandır. Gene geldi türlü baharlar bağlar Bülbül figan edip kamuyu dağlar. Türlü çiçeklerle bezenmiş dağlar Ulu dağlar yol olduğu zamandır. Karac'oğlan der ki geçti çağlarım Meyve vermez oldu gönül bağlarım. Aklıma geldikçe durmaz ağlarım Gözüm yaşı sel olduğu zamandır...
"Her geceyi Kadir bil, her geleni/gördüğünü Hızır bil."
Sonra Hızır Musa'ya demiş ki: "Sen bana sabredemezsin." O da "sabrederim" demiş. Ama Hızır fakir balıkçının teknesini delince, tekne su alıp yan yatınca, balıkçı buna feryat figan edince, eee, ne yapsın Musa? "Bak gördün mü, sabredemiyorsun işte" demiş Hızır. Musa da "Tamam bundan sonra karışmam" diye
Sayfa 103Kitabı okudu
Sazlar eşliğinde neşeli kahkahalara gark olmak yerine, yalnızlığın kuytu köşelerine çekilip tek başıma feryat u figan eylemek ile yetindim.
Bülbüller figan eyler Yaramı tamam eyler Ben felek bizarıyım Her günüm haram eyler Acımın burcu sensin Külümün harcı sensin Ölümün kışı geldi Canımda kırcı sensin Şu dağın başı hayal Gözümün yaşı hayal Oturdum toprağına Kirpiği kaşı hayal
Reklam
Mehtap mı Gözlerin, Gözler mi Mehtap?"
Nihân kıldı gözlerin bana kapılarını Oysa ben gözlerinden varırdım yüreğine Her bakışın bir damla âb-ı zindegân idi Hicranlı her gülüşün bin yıllık figân idi İçime, soluşundan sonra koyu renklerin Birer şîrpençe gibi düştü gözbebeklerin Feryadıma gök bile bîgane değil şimdi Tuğyanım yollarını süsleyen sebil şimdi Söyle, kurtuluşun mu, harabın mı gözlerin Gözlerinde mi mehtâb; mehtâbın mı gözlerin
♤..ölçüsüz ve kutsalsız bir büyüme yarışı içerisinde, okyanusun derinlerinden atmosferin en üst tabakasına her yeri, herşeyi kirletti insanoğlu. Birbiriyle bağlantısız görünen nice olay üst üste binip felâket kapıyı çalınca da, bir feryad ü figan başladı.
-Yaradan- Şiiri (Hüseyin Gümüşsu)
Gurbet elde kaldım naçar, Dost bildiğim; bir, bir kaçar, Feryad-figan arş-ı aşar, Bir haber oldum sıladan Sığındım sana "Yaradan." Bazen yol aldım dağlara, Hiç inemedim bağlara, Küstüm efendi ağlara. Haber gelmiyor sıladan Sığındım sana Yaradan. Hakka vurur "küffar" kinle, Hain itle ifrit zalimle Ar-namus acep kiminle İblis görülmez ciladan Sığındım sana Yaradan.
Sayfa 110 - Ay YayınlarıKitabı okudu
İçin için gönül ağlar figâne hâcet yok Niçin niçin gönül ağlar beyâne hâcet yok Lisân-ı gamzene dil âşınâ-yı râz olalı Lisân-ı hâl ile de tercemâne hâcet yok Yâni: "Feryât ve figan istemem, gönlüm için için ağlıyor. Niçin ağladığımı da hiç sorma. Senin gözlerinin ifade ettiği gizli sırları, benim gönlüm anladı. Artık hâl diliyle ona tercümanlığa lüzum yok..."
Sayfa 341
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.