1. Dünya Savaşının sona ermesinden bu yana, Kürtler kendi anavatanlarını, tam da Kürdistan'ı bölen uluslararası sınırlara göre bölme eğilimine girmişlerdir. Kürtlerin aynı zamanda bu uluslararası sınırlara öfke duyması ve onları ortadan kaldırmak için mücadele etmeleri bir ironidir. Kürtlerin yaptığı tek değişiklik, bölünme sonucu İran'da kalan parçayı "Doğu Kürdistan", Türkiye parçasını "Kuzey Kürdistan" ve Irak parçasını da "Güney Kürdistan" gibi tartışmalı yön sıfatlarıyla adlandırmaktan ibarettir. (2015'lerde buna Rojava da eklendi:) Kürdistan'ın bu yöntemle alt bölgelere ayrılması, doğru ancak aşağılayıcı sıfatlar olan Türkiye, İran veya Irak Kürdistan'ı terimlerini kullanmak istemeyen bir Kürt yurtseverinin duygularını tatmin etmesi hariç tutulursa, aslında mevcut Türkiye, İran, Irak ve Suriye sınırlarını de facto (fiili, kanun, gerçek) olarak kabul etmek ve onları korumaktan başka bir anlama gelmez. Bu tür bir alt bölümlendirme ve adlandırma hiçbir kültürel, dilbilimsel, dinsel, ekonomik ve tarihsel alt bölünmeye tekabül etmediği gibin, coğrafi gerçekliği bile ifade etmekten uzaktır.