Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Masalını Yitiren Dev

Masalını Yitiren Dev
@fikretsimsek
"Saatlerdir kendi içimde yürüyorum, henüz kimseye rastlamadım." R.M.Rilke
"Kendi hayal gücünün pırıltısıyla şaşkına dönüş gençliğinin alevleri arasına düşen bahtsız ve esrarengiz insan! Hayalimde seni görüyorum!.. Vaktini hayaller kurarak tüketmenden dolayı kim suçlayacak seni ya da bitimsiz enerjinin taşkınları sayılabilecek uğraşlarını kim hayatın boşa harcanması olarak görüp seni kınayacak? Hakkında konuştuğum kişiyle üçüncü ya da dördüncü kez Venedik'te Ponti di Sospiri* isimli kemerin altında buluştum..." *Venedik'te Dükler Sarayı'nı hapishaneye bağlayan köprü, İççekişler Köprüsü, adını köprüyü geçen mahkumların çıkardığı hüzünlü seslerden almıştır.
Reklam
"LOLİPOP! Bu kusursuz derginin ekim sayısı önceki sayılarına bin basar..." O.notu: 1820'li yıllarda Poe yukarıdaki alıntımı yazmıştır. Bu bir dergi adıdır, yuvarlak şeker markası değil. :))
"-İyi de Talbot, dinle beni. Şu locadaki, hayır şuradaki, kadını gördün mü? Bu kadar güzel bir kadın gördün mü hiç? -Evet, çok güzel. -Kim bu kadın? -Kim mi? Tanımıyor musun? Onu tanımayan kendini de tanımaz..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bruyyere'nin deyişiyle mutsuzluğumuzun -yegane nedeni bir başına kalamamamızdır."
"İnsan zayıf iradesi yüzünden kendini meleklere ve ölüme teslim eder."
Reklam
"Türklerin söylencelerinde yer alan hurilerin güzelliğine bürünüyrdu. Parlak, siyah gözlerini uzun kirpikleri süslüyordu. Pek biçimli olmayan kaşları da simsiyahtı. Fakat sevgilimin gözlerindeki 'gariplik' şekil, renk ve parlaklıkla değil, tamamen ifadesiyle ilgiliydi. Ah! ne kadar anlamsız bir kelime! Ruhani olana karşı cehaletimizi bu kelimeyle örtbas etmeye yelteniyoruz. Ligeia'nın gözlerindeki ifade üzerine derinlemesine düşündüm. Bir yaz gecesi bunun üzerine saatlerce kafa yordum. Sevgilimin gözbebeklerinde gizlenen, Democritus'un kuyusundan daha derin olan şey neydi?.."
Celil babasına mektup yazar "Muhterem babacığım, Göndermiş olduğunuz 8 tarihli mektubu aldım. Ne kadar memnun oldum, tahmin edemezsiniz. Burada havalar çok iyi gidiyordu. Fakat dün birdenbire gökyüzü bulutlarla kapandı. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Bu yağmurdan sonra 'Nilüfer' ovayı çok güzelleştirmiş. Penceremden bütün ova gözüküyor. Sabahleyin bir deniz gibi üstünü sis kaplayan bu manzara, bana her zaman Gemlik'i hatırlatıyor -arkadaşım Gemlik'liydi- sizleri çok göreceğim geldi. Derslerime dediğiniz gibi muntazam çalışmaktayım. Sonra babacığım, darılmazsınız size bir şey daha söyleyeceğim: Bana mektebe gelirken vermiş olduğunuz saat kırıldı. Hani içindeki demirden şey... Nasıl derler hani, o içindeki kıvır kıvır çelik şey... İşte o kırıldı. Bu hafta oraya giden olursa göndereceğim. mektepte saat dolu babacığım. Saatin ne lüzumu var? Siz yaptırır, kullanırsınız. Annemin ve sizin ellerinizden öper, hayır dualarınız beklerim, babacığım." Oğlunuz Celil O.n: Baba, oğlu Celil'e kurmalı bir saat hediye etmiştir. Bütün arkadaşları saat kaç, saat kaç diye sorar ve bir gün saatin zembereği kırılır, Celil "zembereği kırık" der ve saati söyleyemez. Sınıfta adı "Zemberek Celil" kalır. Bu lakaba üzülür Celil ve saati babasına göndermek ister. Mektuplar... Aile içi mektuplar... Çok önem veririm. Çocuklarınıza yazın, cevap vereceklerdir. ))
Sayfa 28
"Bu, yerel ekonomik sistemlerle birlikte kat edilecek olan uzun bir yol. Yavaşlık değeri bize bir kerede her şeyi elde edemeyeceğimizi; daha önemli olan şeyin niyetler, açılmaya olan uyum, hafıza ve bakım olduğunu anlatır. Şüphenin faydasını, uyarı ilkesini ve hatta yapma olasılığını tanımamız için ortaya çıkan yeni bir anlatım değil bu. İnsan hata ve krizlerden hep kendindeki en iyiyi ortaya çıkarmayı bilmiştir. Bu yüzden ekonomik, mali, iklimsel, çevresel ve değerler açısından yaşanan pek çok kriz karşısında sunulan çıkış yolu her zaman için gıdadan başlayan bir rönesans olmuştur. Tadını çıkarmak istediğimiz, hesaplar üstüne değil duygular üstüne kurulan yeni bir hümanizm, çünkü faaliyetlerimiz kendi aralarında ve dünyadaki oluşumuzla uyumsuz değildir..."
GIDA TOPLULUĞU "Gıda toplulukları terimi 2003 yılı sonunda Toprak Ana'nın ilk toplantısına davet edilecek katılımcıların tespit edilmesi sırasında ortak payda bulma gereğiyle doğdu. Bu, seçimlerinde karizma ya da iletişim kurma kolaylığı (örneğin farklı diller bilme) gibi özelliklerin ön planda tutulduğu Torino'ya gelecek temsilcileri belirlemeye yardımcı olmak için yapılacak bir seçimden oluşan bir tür birlikti."
Reklam
"Dünyanın koca bir filin sırtında durduğuna inanan adamla ilgili bir öykü vardır. adama filin neyin üzerinde durduğu sorulunca, dev bir kaplumbağanın üstünde duruyor demiş. Peki ya kaplumbağa? Çok daha büyük bir kaplumbağanın sırtında. Peki ya o, çok daha büyük bir kaplumbağa? Adam daha fazla dayanamamış ve, 'Boşuna sorma. oradan sonrası hep kaplumbağa' demiş."
"Teknoloji gelişince iki şey oldu: Öncelikle, çakmaktaşından yapılma bıçaklar aşama aşama nükleer füzelere evrilirken, toplumsal düzeni istkrarsızlaştırmak daha tehlikeli hale geldi. İkincisi, mağara resimleri aşama aşama televizyon yayınlarına evrilirken, insanların gözünü boyamak giderek daha da kolaylaştı. Yakın gelecekte algoritmalar insanların kendileriyle ilgili gerçeği gözlemlemelerini neredeyse imkansız hale getirerek bu süreci nihayete erdirebilir. O noktadan sonra, kim olduğumuza ve kendimiz hakkında ne bilmemiz gerektiğine bizim yerimize algoritmalar karar verecektir. Önümüzdeki barkaç yıl ya da birkaç on yıl hala bir seçeneğimiz var. Eğer çabalarsak, gerçekten kim olduğumuzu hala araştırabiliriz. Ama bu fırsatı değerlendirmek istiyorsak, en doğrusu hemen işe koyulmak."
"Ansızın bir çığlıktır koptu ve konuşmamızı kesti. Geniş göğüslü bir pehlivanın yumruklarını sıkıp, titreyen bir kadının üzerine uzun boyuyla çullandığını, bağıra çağıra küfrettiğini, kadının çığlık çığlığa bağırdığını gördük. ... Evet, o güçsüz arkadaşım pehlivanın yanına gelerek kulağına öyle bir tokat attı ki pehlivanın gözlerinde şimşek çaktı. Ben ve başkaları olduğumuz yerde donduk kaldık. Birazdan güçsüz adamın zayıf bedeninin pehlivanın yumruk ve tekmesi altında ezileceğini zannettik. Pehlivan başını kaldırdı ve : "Pehlivanlığı sen bana öğrettin. Güç senin yüreğinde, bir kadınla uğraşan benim kolumla değil." dedi.
Sayfa 79 - Muhammed-i HicaziKitabı okuyor
"Antropolojik kültür kavramı" böylesi menteşe konulardan biridir. Bu konu, uyum sağlamaktan ziyade dönüştüren, dünya içinde ve dünyayla birlikte bir varlık olarak insanın rolünü açıklar.
Sayfa 141
216 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.