Yıllar önce hastanede çalışırken ağır hasta bir kız getirdiler.Tek yaşam şansı beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden bağışıklık oluşmuştu.Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu.Küçük çocuk bir an duraksadı.Sonra derin bir nefes aldı ve "Eğer kurtulacaksa veririm kanımı." dedi.Kan nakli ilerlerken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu. Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı ama küçük çocuğun yüzü giderek söylüyordu. Gülümsemesi de yok oldu.Titreyen bir sesle doktora sordu:"Hemen mi öleceğim? "Küçük, doktoru yanlış anlamış, ablasına vücudundaki bütün kanı verip öleceğini sanmış,buna rağmen kanını vermişti.
Bir miktar açıklama ve ipucu içeriyor! (bir hikaye anlattım)
Çok eğlenerek okudum.
Remzi ve Kadriye alışveriş yapmak için alışverişe gitmişlerdir
Şakir ve Canan'ı teyzelerine bırakırlar. Canan ve Şakir, teyzeleri
temizlik takıntılı olduğu için onda kalmak istemezler. Fil Necati'ye bıraktıklarında ev çökmüştür,Uyuz Tanju'ya bıraktıklarında
"Peki ama kendini bütün müzik uzmanlarından üstün görmüş olmuyor musun böyle?" diye karşı çıktı kız.
"Hayır, hayır, tek bir an bile. Ben sadece birey olarak hakkımı savunuyorum. Ben sadece Madam Tetralani'nin fil gibi hoplamalarıyla orkestradan aldığım zevki kaçırması konusunda düşündüklerimi sana anlatmaya çalışıyorum. Dünyanın tüm müzik uzmanları istedikleri kadar haklı olsun. Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim."