Stefan Zweig'tan okuduğum 8. kitap, Zweig'ın yazdığı 16. kitap olan Ay Işığı Sokağı; içerisinde 5 farklı hikâye barındıran bir kitaptır.
Ay Işığı Sokağı, Leporella, Nişan, Leman Gölü Kıyısında Olay ve Avare. Farklı hikâyeler ama konuları aynı yerde toplanmış. Arka kapakta da yazdığı üzere; Zweig bu öykülerde insanı insanlıktan çıkarıp en uç noktalara sürükleyen deneyimlerin izini sürerken, okuru da ister istemez karakterlerinin ruh çalkantılarının içine çekiyor.
Kitabı şöyle bir değerlendirmeye aldığımda dikkatimi çeken tek şey, beş hikâyenin beşinde de cinayet ya da intihar olması. Bu unsur, hem kitabın gerçek yaşamdan izler bulundurmasına hem de Zweig'ın 1942'de yaşamına intihar ederek son vermesiyle ilişkilendirilebiliyor.
Bir alıntıyla incelememi bitiyorum.
Acısını parçalara bölmeye başlayınca gitgide sakinleşti. Ancak yine en derin ıstırabın verebileceği feci bir soğukkanlılıkla parçaladı acısını. yazgısıyla böylesine yapayalnız mıydı? binlerce insanın aynı yazgıyı paylaştığını, yaşamında meydana gelen şeylerin her gün yaşanan bir trajedi olduğunu biliyordu, ama yine de daha önce kimsenin bu acıyı böylesine keskin hissetmediği duygusuna kapılıyordu. şu dünyada ne çok avare vardı! (syf. 70)