Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herifin suçu ne yahu :D
Annemle bir keresinde Nuruosmani­ye'de gezerken bir turist bir şey sormuş, kimse adamın der­dini anlamamış, telaşla imdat ararken boynunda rengarenk bir fularla gezen kırantadan bir adam görmüş "Hah bu bi­lir," demiştik. Fularlı deyyus bir kelime edemeyince topla­nan kalabalık "Niye peki böyle beş dil biliyor gibi giyindin, fularındaki renk kadar hünerin olduğuna vehmettirdin?" deyince adam kıvrak bir kaçışla kıvrılıvermişti.
Sayfa 30
:D
Ortaokuldayken bir arkadaşım yazın bir haftalığına ltal­ya'ya gitmiş gelmiş, ancak geldikten sonra bir daha buralara ayak uyduramamıştı. Annemle bir keresinde Nuruosmani­ ye'de gezerken bir turist bir şey sormuş, kimse adamın der­dini anlamamış, telaşla imdat ararken boynunda rengarenk bir fularla gezen kırantadan bir adam görmüş "Hah bu bi­lir," demiştik. Fularlı deyyus bir kelime edemeyince topla­nan kalabalık "Niye peki böyle beş dil biliyor gibi giyindin, fularındaki renk kadar hünerin olduğuna vehmettirdin?"
Reklam
"Annemle bir keresinde Nuruosmaniye'de gezerken bir turist bir şey sormuş, kimse adamın derdini anlamamış, telaşla imdat ararken boynunda rengarenk bir fularla gezen kırantadan bir adam görmüş "Hah bu bilir," demiştik. Fularlı deyyus bir kelime edemeyince toplanan kalabalık "Niye peki böyle beş dil biliyor gibi giyindin, fularındaki renk kadar hünerin olduğuna vehmettirdin?" deyince adam kıvrak bir kaçışla kıvrılıvermişti."
Sayfa 30 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Kitap yorumum
Yeşil kod adıyla bilenen Mahmut Yıldırım'ın hayatını anlatan Yeşil Fularlı Tetikçi kitabının yorumuyla sizlerleyim. Yeşil'in hayatında önemli anlara şahitlik ettiğim bu kitapta bulabilirsiniz. Mahmut Yıldırım vatani görevini yaptıktan sonra MİT'e girmiş ve İstihbarat Şube'de çalışmış. Doğu, Güneydoğu ve Kuzey Irak'ta bir çok operasyona imza atmıştır. Daha sonra da JİTEM bünyesinde de aynı görevi yürüten Yeşil istihbarat ağı ve bölgeyi avcunun içi gibi bilmesi sayesinde hayati öneme sahip  istihbarat bilgileri toplamış ve operasyonlara imza atmıştır. Son görevinden birkaç gün sonra ortaklıktan bi an da kaybolmuştur. Ölüp ölmediği de bilinmemektedir. Tarihin tozlu raflarında yer alan Susurluk Davası'nda adı geçmektedir. Yeşil kim? Kimin yanında kimin karşısındaydı? Kimin için çalıştı? Sorularının cevaplarını bu kitapta bulabilirsiniz. Kesinlikle okunmanızı tavsiye ederim dostlarım. Kitapla kalın dostlar Yeşil kimdi? Kimin yanında kimin karşısındaydı. Kimin için çalıştı? Ne için kendini feda etti? İlkokulda bir hocamız vardı, bize muazzam bir bayrak sevgisi aşıladı. Yani ben belli bir tarihte ülkücü olan bir adam değilim. Doğarken öyle gelmişim işte... #kitapyorumu #okudumbitti #kitaptanalıntıları #arkakapak #yeşilfularlıtetikçi #behçetmansur #girdapkitap #sayfa248
Yeşil Fularlı Tetikçi
Yeşil Fularlı TetikçiBehçet Mansur · Girdap Yayınevi · 201514 okunma
İlkokulda bir hocamız vardı, bize muazzam bir bayrak sevgisi aşıladı. Yani ben belli bir tarihte ülkücü olan bir adam değilim. Doğarken öyle gelmişim işte...
Sayfa 7 - Girdap KitapKitabı okudu
188 syf.
10/10 puan verdi
DOSTOYEVSKİ'NİN GRİ KALEMİNDEKİ YAŞAM KIRINTILARIMIZ
Şu adamın kitaplarını okurken siz de kendinizden bir parçayı okuyormuş gibi, yaşadığınız bir şeyi başkasından okuyormuş gibi hissetmiyor musunuz ? Sadece bu duygu bende çağrışmıyordur sandığım kadarıyla. Bence Dostoyevski'yi bu yüzden seviyoruz. Yani bu herif edebiyatı "EDEBİYAT !" olduğu için yapmıyordu ki... Şu fularlı entelektüeller
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922bin okunma
Reklam
Annemle bir keresinde Nuruosmaniye’de gezerken bir turist bir şey sormuş, kimse adamın derdini anlamamış, telaşla imdat ararken boynunda rengarenk bir fularla gezen kırantadan bir adam görmüş “ Hah bu bilir,” demiştik. Fularlı deyyus bir kelime edemeyince toplanan kalabalık “ Niye peki böyle beş dil biliyor gibi giyindin, fularındaki renk kadar hünerin olduğuna vehmettirdin?” deyince adam kıvrak bir kaçışla kıvrılıvermişti.
Yeni demlediğim çayımı () beklerken... Çayın ve çay içen adamların satır arası bir kibirle hor görüldüğü dönemleri hatırlayacaksınız. Grup olarak gidilen bir mekânda çay isteyen adam, muhabbete 1-0 yenik başlardı. Tuhaf meyve kokteylleri, alâmet bardak modelleri, buzlu-pipetli-kremalı karışımlar, ortalama bir vatandaşın telaffuzda zorlandığı içecek isimleri arasında istenmeyen yeni gelin gibi kendine yer arardı bizim gariban çay... Sonra bir gün bir şey oldu. Tam olarak hangi gün, tam olarak ne oldu bilmem ama, bizim bu zibidiler çayımıza saldırdılar. En fularlı, en İstanbul Türkçeli' si, en kemik gözlüklü arkadaşlar mütevâzı mekânlardaki kırık taburelere ilişip çay sipâriş etmeye başladılar... Bakın, dikkat-i âlînizi celbederim, "çay sipâriş etmek" dedim. Zîrâ nu tipler, " çay söylemeyi" bilmezler. Çayı, ancak kıymetini bilenler söyleyebilir... Taburelerine sanki yumurtanın üzerindeymiş gibi emâneten oturup fotoğraflarını çekmeye başladılar ince belli bardakların. Yanına yöresine bıkıp usanmadan özsüz sözler yazıp paylaştılar da paylaştılar. Kırk çeşit iç hesaplaşmanın, yenilginin, yutkunamamışlığın figüranı yaptılar güzelim çayı. Şiir(!)lerine girdi çay... Etkinliklerine girdi. Ama gönüllerine giremedi. Zîrâ çay, kimlerin gönlüne gireceğini en iyi bilen, en içli içecekti...
Sayfa 56
98 syf.
4/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Fularlı Adam
Sanırım bu kitabı ve yazarını biraz eleştireceğim. Ben ki çoğu kitabı beğenen, emeğe saygı duyan bir okur olmama rağmen bu kitap özelinde eleştirilerim azcuk sert olacak. Kitabı okurken öncelikli olarak atmosferine dikkat ediyorum yani anlatı; beni içine çekebiliyor mu, yoğun olarak o havayı soluyabiliyor muyum ya da her nere anlatılıyorsa
Mahmud ile Yezida
Mahmud ile YezidaMurathan Mungan · Metis Yayıncılık · 2013970 okunma
Kimin ne olduğunu eskisi gibi bir bakışta sezemiyordum. Benim yetişme çağımda Avrupa'ya gidip gelen çok seyrek gençlerden başka küpe falan takan yoktu. Şimdi yer sofrasından doğrulup keteyi elinden bırakanın kulağı küpeli. Ortaokuldayken bir arkadaşım yazın bir haftalığına İtalya'ya gitmiş gelmiş, ancak geldikten sonra bir daha buralara ayak uyduramamıştı. Annemle bir keresinde Nuruosmaniye'de gezerken bir turist bir şey sormuş, kimse adamın derdini anlamamış, telaşla imdat ararken boynunda rengarenk bir fularla gezen kırantadan bir adam görmüş "Hah bu bilir," demiştik. Fularlı deyyus bir kelime edemeyince toplanan kalabalık "Niye peki böyle beş dil biliyor gibi giyindin, fularındaki renk kadar hünerin olduğuna vehmettirdin?" deyince adam kıvrak bir kaçışla kıvrılıvermişti.