Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Galatasaray taraftarı gibisi yok..." Ne kadar doğru bir cümle Merdan Efe'cim :)
Ermeniler, Rumlar açıktan açığa Türk namını, Türk namusunu çiğniyorlar. Padişah hala da Ermenilere sığınıyor, onlardan yardım istiyor. "Aziz ve muhterem" olan Ermeni dostlarını her gün sarayında saygıyla kabul ederek, devlet işlerini ellerine emanet ediyor. Düşmanlar sultan saraylarını müsadere ederek, eşyalarını sokaklara atıyor,
Reklam
Atsız'ın 1952 yılında yaptığı bir iş daha vardı. Eşi Bedriye Atsız'ın da yazarı bulunduğu tarih ders kitaplarının yazımında ona yardım etmek. İnkılâp Kitabevi, yayımlamak istediği lise tarih kitapları için Bedriye Atsız ve Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Hilmi Oran ile anlaşmıştı. "Zaman sınırlıydı ve kitapların 1952-1953 eğitim
Atsız'ın 1952 yılında yaptığı bir iş daha vardı. Eşi Bedriye Atsız'ın da yazarı bulunduğu tarih ders kitaplarının yazımında ona yardım etmek. İnkılâp Kitabevi, yayımlamak istediği lise tarih kitapları için Bedriye Atsız ve Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Hilmi Oran ile anlaşmıştı. "Zaman sınırlıydı ve kitapların 1952-1953 eğitim öğretim yılına yetiştirilmesi gerekiyordu. Kitapların Türk tarihi ile ilgili bölümlerini Atsız yazıyordu. O yaz, çok kere Maltepe'deki evde yapılan hummalı çalışmalarla geçti. Kitaplar yayımlandığında, kapaklarında Bedriye Atsızla diğer tarih öğretmeninin adları görülüyordu. Atsız'ın adı, tek parti dönemindeki kadar olmasa bile yine de 'sakıncalı' sayılıyordu." (Deliorman 2013: 98). Kitaplar İnkılâp Kitabevi tarafından 1953 yılında "Yeni Lise Ders Kitapları-Tarih I-IV" adıyla yayımlandı.
Galatasaray tarihinin Metin Oktay gibi sembol figürlerin­ den Karıncaezmez Şevki, 1940-70 yılları arasında Türkiye'nin en çok tanınan simalarından biriydi. Onu gazete, dergi sayfala­ rında görmek veya doğrudan kendisiyle karşılaşmak insanları mutlu ederdi. Sarı-kırmızı ilginç kıyafetleri, sarı-kırmızı otomo­ bili ve kendine özgü tavırlarıyla, İstanbul sokaklarında "en faz­ la 30 kilometre süratle" dolaşırdı. 1919 doğumlu Karıncaezmez'in gerçek adı Şevki Güney'di. Ona Karıncaezmez namını, devrin İstanbul Emniyet Amiri, sonradan bakanlık da yapan Orhan Eyüboğlu vermişti. Çünkü Şevki hayatı boyunca bir tek karıncayı bile incitmedi. Yıllar bo­ yu İstanbul'un en kibar şoförü seçilmesi de boşuna değildi. En büyük özelliği, 40 yıl boyunca hep çiçekle dolaşmasıydı. Ordi­ naryüs Profesör Şükrü Baban gibi, sosyete gazetecisi Ümit De­ niz gibi o da piyasaya çiçeksiz hiç çıkmazdı.
Sayfa 219 - YKY yayınları ekım 2004Kitabı okudu
Değişim yıllarının türettiği bir kişiydi Sakallı Celal. Elleri cebinde, evi omzunda gezen, tek başına muhalefet, bir müesse­ seydi sanki. Meşhur "Türk aydınları Doğuya giden bir gemide, Batıya koşup ilerliyoruz vehmine kapılan yolculara benzer" ke­ lamının müellifi. Ayrıca "Bizde bilgililer ilgisiz, ilgililer bilgi­siz" diyen de o. Dünyaya gelişi göz kamaştırıcı olmuş. Beş erkek: Kemal, Cemal, Celal, Nihal, Bilal ve bir kız Cemile, altı kardeşmişler. Çocukluğu rahat ve bollukta geçmiş. Annesini "Abdülhamid'in dişisi" ne benzetir, hiç sevmezmiş, ama babası Donanma Komu­ tanı Hüseyin Hüsnü Paşa'ya hayranmış. İyi eğitim görmüş. 1896'da Mektebi Sultani'ye (Galatasaray) girmiş, Tevfik Fik­ ret'in öğrencisi olmuş. Okulda ona güçlü kuvvetli olduğundan kinaye "Bocurgat" (gemicilikte kullanılan bir tür vinç) adı takıl­ mış. Sakallı Celal lise yıllarına denk gelen 31 Mart Ayaklanma­ sında gönüllü olarak Hareket Ordusu' na katılmış, Taksim kışla­sı civarındaki vuruşmaların bizzat içinde yer almış.
Sayfa 196 - YKY yayınları ekım 2004Kitabı okudu
Reklam
"Galatasaray'dan daha fazla sevdiğim biri mi?". "Bu Fatih Hocam'ın Fenerbahçeli olması kadar imkansız.."
-yarın kaybederseniz ne olacak? "Galatasaray kazanınca sevgimiz, kaybedince sadakatimiz artar." Ardından ekledi. "Ben acillik ya da karakolluk olurum, o ayrı."
- Ben sana alıyım dedi. Galatasaray forması. Ben- Hayır İzgi dedi ve geri çekildi. Seni duymuyorum.
- Yarın kaybederseniz ne olacak? - Galatasaray kazanınca sevgimiz, kaybedince sadakatimiz artar. Ardından ekledi. Ben acillik ya da karakolluk olurum, o ayrı.
Reklam
Galatasaray'dan sınıf arkadaşı "Dö san diz nör' ıhsan'a kavuş­ mak sevinci yü regini kaplamışu. "Ne iyi ettim de, ıhsan'ın yanı­ na gönderilmek işini Nermin'e açtım. Ne kadar da çabuk yaptır­dılar. Hay Allah sizden razı olsun Enişte Bey!"
Kamil BeyKitabı okudu
İstanbul, güzel giyinmiş manifaturacıların, bankacıların, maçlara giden, hareketli, büyük meseleli Galatasaray, Fenerbahçe münakaşalarına katılanların elindeydi,. Ayda üç yüz, dört yüz, beş yüz lira maaşlı, ayda üç bin, dört bin, beş bin lira kazançlı memurlar, terziler, komisyoncular, manavlar, bakkallar ve bankacılarla dolu bir kalabalık, bunların çocukları ve çıraklarıyla dolu bir kalabalık, bunların çocukları ve çıraklarıyla dolu Beyoğlu her şeyiyle, tiyatrosu, sineması, vitrini, hatta kitabı, hatta mecmuasıyla, bu insanlara on altı saatin iki üç saatini hoşca gecirtmek için seferber halindeydi. Yetmezse radyo, erkek hafızları, kadın hafızları , bitmek tükenmek bilmeyen iniltisiyle, adi piyesiyle, bir düğmede hazırdı.
Sayfa 85
1.476 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.