Esir Şehir Üçlemesi 2. Kitap

Esir Şehrin Mahpusu

Kemal Tahir
Esir Şehir Üçlemesi'nin ikinci cildi 'Esir Şehrin Mahpusu'nda, Kâmil Bey hapistedir; kendisiyle, ailesiyle ve ait olduğu Osmanlı aristokrasisiyle derin bir hesaplaşmaya girişir. Çürümüş, işbirlikçi aileler, Anadolu'da gitgide güçlenen Kuvayı Milliye direnişi ve hapiste, korkunç bir dram içinde, yapayalnız, kendisini Kurtuluş Mücadelesi'yle yeniden yaratmaya karar veren Kâmil Bey... "Romancının, romanını yazacağı toplumu, o toplumun insanlarını 'tarihsel gelişimi içerisinde inceleyip, meydana vuracağı özelliklerden, bugünün ve geleceğin zorluklarının çarelerine sağlam dayanaklar bulmak' zorunda olduğunu; bunun için hazır kaynaklar yoksa, bu roman dışı incelemelerin de romancı tarafından yapılması gerektiğini, bunsuz bir roman yazılamayacağını, romancı olunamayacağını da ilk vurgulayan Kemal Tahir olmuştur."  -Mehmet H. Doğan- (Arka Kapak)
342 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1961
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

360 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Mahpus insan oğlunun oluşturduğu en değişik ceza, insana en büyük ceza. Birde suçsuz yere yatıyorsa. Kamil'in mapusta geçirdiği süreci, kimliklerin( soy, sop, zenginlik) hayatımızı nasıl etkilediğini, insanların çıkarları için neler yaptığını ikilemlerin insanları nasıl kutuplaşmaya ittiğini gösteren bir eser. Esir şehrin serisinin ikinci kitabı
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · 20224,567 okunma
Esir bir şehirde mahpus olmak!
342 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“İnsanoğlu bu dünyada ne umulmaz durumlarla karşılaşıyor apansız” (s.325). Bir toplumu analiz etme ve anlamanın en iyi yollarından biri de en zayıf halkalarını tespit ederek onları bir masaya
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20204,567 okunma
342 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
“Esir Şehir” serisinin ikinci kitabı olan “Esir Şehrin Mahpusları”, kahramanımız Kamil Bey’in hapishane yıllarını anlatıyor. Fonda, işgal altındaki İstanbul’da saray ve zengin çevresi işgalci
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20204,567 okunma
378 syf.
8/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
İşgaller dönemindeki otoriter boşluğu ,bürokratik yapısal boşlukları,yıkılmak olan Osmanlı'nın karmaşık toplumsal yapısını o dönemdeki devlet yöneticilerin halktan ne kadar uzak olduğunu anlatan güzel bir eser . Tarihi daha iyi anlayabilmek adına kesinlikle okunması gereken kitaplar arasında.
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20204,567 okunma
382 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Serinin ikinci kitabı, ilk kitaptan çok keyif almıştım geçte olsa ikinci kitabıda okudum. İşgal altında İstanbulda bir hapishanenin iç yüzünü anlatıyor. Hapsane içindeki ağalık düzeni, rüşvet sistemi, muhpusların durumu, görüşme saati, havalandırmada volta atmak, koğuşlar arasındaki iktidar kavgası ve güç gösterisi, gardiyan ağa mahpus ve idare arasındaki işbirliği adam kayırma...... gibi konular anlatılıyor. Mahpusların kuvay-i milliye bakışı, ailesinden uzaklaşması, toplumdaki statüsü gereği davranış çelişkisi. 1920 lerin istanbulda bir hapisane..... Anlatım ve tasvirler çok basarılı, insanın psikolojisini çok güzel anlatmış. İyi bir insanın kötü bir yere gelmesi ile yaşadığı değişim. Hayata bakışı ve dışarıyı merak edişi..... Usta kalem Kemal Tahir'de muhteşem bir eser. Kısa bir not birinci kitabı daha güzeldi.
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · Sander Yayınları · 19784,567 okunma
378 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kemal Tahirin bu esir şehir üçlemesi edebi romandan öte tarihi bilgileri olayları bizlere anlatıyor. Kurtuluş savaş zamanının İstanbulu ve Anadolunun içler acısı durumu, insanların padişaha, mustafa kemale, işgalci güçlere bakışlarını, düşüncelerini dile getirmektedir...
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20204,567 okunma
360 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
ESİR ŞEHRiN MAHPUSU-KEMAL TAHİR,360 sayfa “Esir Şehir” üçlemesinin ikinci kitabı “Esir Şehrin Mahpusu”,Kemal Tahir’in “dar yer” dediği hapishanede geçer.
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · 20224,567 okunma
378 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Esir Şehir Üçlemesinin 2.kitabını Esir Şehrin Mahpusu... 1. kitaptan ana karakterimiz Kâmil Bey'in hapisteki zamanlarını konu alıyor adından da belli olacağı üzere. Kâmil Bey hapse girer cezası 7 yıldır. Bir yanlış anlaşılmayla siyasi suçluların olduğu bölüm yerine azılı suçluların yanına gönderilir Kâmil Bey. Başlarda bu onun için önemli bir deneyim olur. Hüküm giymiş suçlularla tanışır ve hikayelerini öğrenir. Kullanılan argo dilini, farklı şiveleri ilk defa duyuyordur. Vatanına bu kadar uzak kaldığı için daha da kahrolur. Mahpushanede işleyen sömürü düzenini de görür. Koğuş ağalarının mahpushane yönetimine çalışıp içeride üstünlük kurdukları acımasız bir yönetime tanık olur. Kâmil Bey'in mahpusta aklından çıkmayan iki şey vardır. Ailesi ve kurtuluş mücadelesi. Eşi ve kızını için sürekli endişe içindedir. Onları dışarıda yalnız, tanımadıkları bir hayata bıraktığı için suçluluk duygusu içindedir. Öte yandan kurtuluş mücadelesinin ne şekil devam ettiğini öğrenmeye çalışır. Ama bir türlü doğru bilgiye ulaşamaz. Çünkü herkes farklı haberler getirmektedirler Anadolu'dan. Edebi bir romandan farklı olarak içerdiği tarihi bilgilerle önemli bir eser Esir Şehir Üçlemesi. Kurtuluş savaşı zamanı İstanbul'un, Anadolu'nun durumunu, farklı kesimden insanların Padişaha, Mustafa Kemal'e, işgalci güçlere bakışını bizlere sunuyor. Bazı bölümleri sıkıcı geldi diyebilirim ama genel itibariyle zevkle, merakla okuduğum bir kitap oldu. En kısa zamanda 3.kitap olan Yol Ayrımı'na başlamayı düşünüyorum. Vatanımızın ne koşullarda kurtarıldığını halkın içinden anlatan önemli bir seri okuyalım arkadaşlar.
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20204,567 okunma
378 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
~~İLK KİTABI OKUMAYANLAR İÇİN SPOILER İÇEREBİLİR!~~ Esir Şehir Üçlemesi'nin 2. kitabı: Esir Şehrin Mahpusu. Esir Şehrin İnsanları'nda kurtuluş mücadelesi içindeki İstanbul'u gözlemleyen ve Türk
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20204,567 okunma
342 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Esir Şehir" üçlemesinin bu ikinci kitabında Selim Paşazade Kamil Bey, Kuvvacılıktan yedi yıl hapse mahkum edilir. Cezasını çekmek üzere cezaevine gönderilir. Cezaevi, o günün İstanbul'unun bir numunesidir adeta. Namuslular ve namussuzlar birbirine karışmıştır. Tıpkı işgali altındaki İstanbul'daki gibi. Asil sınıfa mensup, zarif biri için bin bir pislikle dolu bu ortam adeta bir gayya kuyusudur. Kamil Bey, tabiatın daki temizliğe hiç uyumayan ortamda epeyce zorluk çeker. Üstelik bir de İngiliz işbirlikçisi akrabasının yanına sığınan karısı ve kızı için de endişelenmektedir. Bir yanda Anadolu'yu yangından kurtarmak için çırpınan vatanseverler, diğer yandan işgal güçleri ile işbirliği eden soysuz İstanbul sosyetesi, diğer yanda uruma göre her iki tarafa göz kırpan iki yüzlüler... Bu cildi okurken Kamil Bey'e karşı içim acımayla doldu. Vatan hainliğinin fıtrata ağır gelen yanını çok güzel hissettirmiş yazar.
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20204,567 okunma

Yazar Hakkında

Kemal Tahir
Kemal TahirYazar · 68 kitap
F. M. İkinci
F. M. İkinci
, Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı müstear isimleriyle kitapları bulunmaktadır. 13 Mart 1910'da İstanbul'da dünyaya geldi. Gerçek adı İsmail Kemalettin Demir'dir. Babası, II. Abdülhamit'in yaverlerinden Yüzbaşı Tahir Bey; annesi, Osmanlı sarayında Abdülhamit'in kızı Naile Sultan'ın hizmetinde bulunan Nuriye Hanım'dır (Saraydaki adı "Hubser" idi). Ailenin en büyük çocuğu idi. Babasının görevleri nedeniyle ilk öğrenimini imparatorluğun değişik yerlerinde sürdürdü. Ailenin 1923'te İstanbul'a yerleşmesinden sonra eğitimine Galatasaray Lisesi'nde devam etti. Annesinin 1926 yılında veremden ölümü ve babasının ikinci bir evlilik yapması üzerine öğrenimini 10. sınıfta iken bıraktı; önce İstanbul'da avukat kâtipliği, sonra Zonguldak'taki kömür işletmelerinde ambar memurluğu yaptı. Sol düşünceyi benimsemesi 1932'de İstanbul'a döndü, Vakit, Haber, Son Posta gazetelerinde röportaj yazarı, çevirmen, düzeltmen olarak çalıştı. 1933'de Kenan Şahabettin, İdris Ahmet, Ziya İlhan, Yakup Kadri, Nuri Tahir, Ertuğrul Şevket, Fakih Özden ve Arif Nihat Asya gibi yazar ve şairlerle "Geçit" adlı bir edebiyat dergisi çıkardı. Geçit Dergisi kadrosundan Ertuğrul Şevket (Avaroğlu), Babıali'de tanıştığı Kerim Sadi Türkiye Komünist Partisi üyesi olan komşusu "Sarı" Mustafa Börklüce ve onun aracılığı ile tanıştığı şair Nazım Hikmet gibi sosyalist aydınlarla arkadaşlığı sonucu sosyalist fikirleri benimsedi. 1934-1936 arasında Yedigün ve Karikatür dergilerinde sekreterlik yaptı. Varlık ve Ses dergilerinde takma adlarla şiirler yayımladı, Karagöz gazetesinde başyazarlık, Tan'da yazı işleri müdürlüğü yaptı. İlk kitapları İlk kitabı, 1936'da yayımladığı "Namık Kemal için Diyorlar ki" adlı kitapçık oldu. Kitapçık, Namık Kemal hakkında yaptığı yedi soruluk ankete çeşitli şair ve yazarlar tarafından verilen yanıtlardan oluşmaktaydı. Falih Rıfkı Atay, Vâlâ Nureddin, Hüseyin Cahit Yalçın, Peyami Safa, Ercüment Ekrem Talu, Sadettin Nüzhet Ergun, Kerim Sadi Cerrahoğlu, Dr. Fuad Sabit, Nâzım Hikmet, Hüseyin Avni Şanda ve Suat Derviş'in yanıtlarını ve Kemal Tahir'in onlar hakkındaki saptamalarını içeren kitapçık, edebiyat dünyasında geniş yankı buldu. 1937'de ikinci kitabı olan "Bir Çalgıcının Seyahati" adlı romanı yayınlandı. İstanbul'un tanınmış gazeteciler arasına giren Kemal Tahir, 1937'de İzmir'de öğretmenlik yapan Fatma İrfan Akersin ile ilk evliliğini yaptı; bu evlilik Kemal Tahir'in 1938'de hapse girmesi nedeniyle devam etmedi ve 1940 yılında boşanma ile sonlandı. Donanma Davası Kemal Tahir, bahriyede görevli kardeşi Nuri Tahir, Nâzım Hikmet, Hamdi Alev, Emine Alev, Hikmet Kıvılcımlı, Fatma Nudiye Yalçı, Kerim Korcan, Mehmet Ali Kantan, Seyfi Tekbilek ve Hüseyin Durugün'le beraber "askeri isyana tahrik ve teşvik" suçlaması ile 13 Haziran 1938'de tutuklandı. Suçlanmasının nedeni astsubay olan kardeşi Nuri Tahir'e Sabahattin Ali'nin bir kitabını vermek idi. "Donanma Davası" veya "Bahriye Olayı" diye adlandırılan bu dava nedeniyle Donanma Komutanlığı Mahkemesi'nde yargılandı, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevi yılları Çankırı, Çorum, Kırşehir, Malatya cezaevlerinde 12 yıl hapis yattı. Hapishanedeki yıllarını okuyarak ve "sarı defterine" yazarak geçirdi. Takma isimle mizah öyküleri ve polisiye romanlar kaleme alan yazar, 1954 yılına kadar "Kemal Tahir" adını eserlerinde kullanamadı "Göl İnsanları"'na alacağı iki öyküsünü hapisteyken Cemalettin "Mahir" takma adıyla Tan'da yayımladı. Hapishane yıllarında Fatma İrfan Hanım'a yazdığı mektuplar "Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a Mektuplar" adıyla; Nazım Hikmet'in kendisine yazdığı mektuplar "Kemal Tahir'e Mapushaneden Mektuplar" adıyla basıldı. Cezaevinden çıktıktan sonraki yaşamı Yazar, 1950'de çıkan aftan yararlanıp serbest kaldı. Cezaevinden çıkar çıkmaz ikinci eşi Semiha Sıdıka Hanım ile evlendi. Çiftin evliliği Kemal Tahir'in 1973'teki vefatına kadar sürdü; çocukları olmadı 1950'li yıllarda Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın,
F. M. İkinci
F. M. İkinci
, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı gibi takma isimle kitaplar yayımlamayı sürdüren Kemal Tahir'in Amerikalı yazar Mickey Spillane'den çevirdiği "Mayk Hammer" dizisi büyük ilgi gördü. Orijinal kitapların tamamını çevirdikten sonra "Mayk Hammer'in Yeni Maceraları"'nı yazmaya devam etti; böylece Kemal Tahir'in kaleminden dört yeni Mayk Hammer romanı ortaya çıktı. 6-7 Eylül olayları sırasında bir kez daha tutuklandı, Harbiye Cezaevi'nde 6 ay yattı. 14 ay kadar Aziz Nesin ile birlikte kurdukları Düşün Yayınevi'ni yönetti. Metin Erksan, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz ile senaryo çalışmaları yaptı. Kemal Tahir'in ilk önemli eseri olan 4 bölümlük Göl İnsanları uzun öyküsü Tan gazetesinde tefrika olarak yayınlandı, eser 1955'te kitap olarak basıldı. Bu eserde yıllar sonra ilk defa kendi adını kullandı. Romancılık dönemi Göl İnsanları'nı yayımladığı 1955 yılında bir köy romanı olan Sağırdere romanı da yayımlandı. Sağırdere (1955) ve onun devamı olan Körduman'da (1957) Çankırı'nın Yamören köyünden Mustafa'nın serüvenini merkez alarak köylünün sorunlarını, etik değerlerini, köyün ekonomik yapısını, tarih içindeki bağlarından koparmadan sergiledi. Mütareke dönemi İstanbul'unu konu alan Esir Şehrin İnsanları'ndan (1956) sonra yayımlanmış olan Körduman'ı; eşkıyalık olgusuna eğildiği Rahmet Yolları Kesti (1957), Çorum bölgesi insanlarını anlatan roman üçlemesinin ilk iki kitabı Yediçınar Yaylası (1958) ve Köyün Kamburu (1959) izledi (Üçlemenin son kitabı, 1970'de yayınlanan Büyük Mal adlı romandır ). 1960'tan sonra tüm dikkatini Osmanlı tarihi ve toplum yapısına yönelterek, devlet, Doğu-Batı çatışması, Batılılaşma ve mülkiyet gibi sorunları derinden kavramaya uğraştı; araştırmaları sonucu resmi tarih söyleminin karşısında, Osmanlı Devleti'nin kültürel ve siyasi mirasını sahiplenen bir romancı haline geldi. Kemal Tahir'in kendisiyle, Osmanlı Devleti, Cumhuriyet ve Batılılaşma ile hesaplaşmasının sonucu olarak 1965 yılında Yorgun Savaşçı adlı romanı ortaya çıktı. Resmi tarih söylemine aykırı görüşler içeren bu eser, tarihi çarpıtmakla eleştirildi. 1980 yılında romanın TRT tarafından filme çekilmesi ile yeniden gündeme gelen eleştiriler, 1983'te filmin başbakan Bülent Ulusu'nun emri ile yakılmasına yol açtı. 1965 yılının Nisan ayında Cumhuriyet Gazetesi'nde tefrika edilen Bozkırdaki Çekirdek romanı, Kemal Tahir'in çok tartışılan eserlerinden birisi oldu. Bu eserde Köy Enstitülerinin tepeden inmeci bir yaklaşımla kuruluşunu eleştirerek iktidarla ters düştü. 1967'de en önemli eserlerinden birisi olan Devlet Ana yayımlandı. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunu ele aldığı bu romanda "kerim devlet" kavramını ortaya attı. Batılılaşmayı eleştirdi. Yerli bir sosyalizm oluşturmaya çalışarak Marksistlerin tepkisini çekti. 1968'de Yorgun Savaşçı ile Yunus Nadi Armağanı'nı, Devlet Ana ile Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü kazandı. Kemal Tahir, 1968'de aldığı davet üzerine SSCB'ye gitti. 1970'de akciğer ameliyatı geçiren Tahir, 21 Nisan 1973'te geçirdiği bir kalp krizi sonucu İstanbul'da yaşamını yitirdi. Cenazesi, Sahrayıcedit Mezarlığı'na defnedildi. Ölümünden sonra Yazarın "Namuscular", "Karılar Koğuşu", "Esir Şehrin İnsanları", "Dam Ağası", "Bir Mülkiyet Kalesi" romanları ölümünden sonra yayımlandı. Kemal Tahir kitaplarının yayının devam etmesi için ölümünden sonra eşi tarafından "Kemal Tahir Vakfı" kurulmuş; Kadıköy'deki hayatının son yıllarını geçirdiği ev, ziyarete açılmıştır. Yazarın kitapları Halit Refiğ, Metin Erksan, Atıf Yılmaz gibi yönetmenler tarafından sinemaya aktarılmıştır. Düşünceleri Düşüncelerindeki çıkış noktası Marksizm ile Türkiye gerçeği arasındaki bağlantı sorunuydu. Siyasi eylemlere de katılmış bir yazar olarak, Türkiye'de kendi algıladığı siyasal, sosyal, kültürel yapı ile Marksizmin sunduğu çözüm arasında bir çelişki görüyordu. Türk toplum yaşamına uymadığına inandığı batılılaşmaya ilişkin yargısı da Marksizmi yetersiz bulmasına bağlıydı. Çünkü Marksizm, "Türkiye'de 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin siyasal ve kültürel uygulamalarını bir ticaret burjuvazisi devriminin sonucu" olarak değerlendiriyordu. Kemal Tahir ise böyle bir sınıfın varlığından kuşkuluydu. Böylece hem Marksizmin, hem de batılılaşmanın ürünü olan cumhuriyet dönemi resmi tarih görüşünün aşılması düşüncelerinin temel noktası oldu. Marx ve Engels'in doğu toplumlarıyla ilgili görüşlerini araştırdı. Cumhuriyet dönemi resmi ideolojilerinin dışında kalan Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ, Halil İnalcık, Niyazi Berkes, Şerif Mardin gibi bilim adamlarının eserlerinden vardığı sonuca göre, Osmanlı-Türk toplumu, Marksizmin toplumların sosyo-ekonomik süreçte birbirini izleyen zorunlu aşamalar olarak gördüğü ilkel topluluk / kölecilik / feodalite / kapitalizm sürecinde yer almaz. Kendi kültürel ve sosyal yapısından kaynaklanan çok daha özel bir gelişme süreci, dinamikleri ile yapısal farklılıkları vardır. Bu nedenle batılılaşma, gerekli altyapısı olmayan bir topluma, soyut ve biçimsel bir üstyapı getirme çabasından başka bir şey değildir. Köklü bir ekonomik ve toplumsal devrim yapılmadan başlatılan tepeden inme uygulamalar taklitçiliktir. Bu ana fikir çerçevesinde eserlerinde Osmanlı toplumunun kölecilik ve feodalizmden çok farklı ve insancıl bir temel üzerine kurulduğunu anlatmayı amaçladı. Romanlarında da "Türk insanı ve Türkiye özeli" olgusunu ortaya çıkarmaya çalışmadı. Roman tamamen içinden çıktığı toplumun yapılanmasına bağımlıdır. Romanı diyalektik bir tür olarak anlamak ve insan muhayyilesine katkısını kavramak, romanın dünyayı belirlemek için sarfettiği çabaların biçimsel gerçekçilik tekniklerinin kullanımına bağlı olduğunu da anlamaktır. Don Kişot' un şövalye romanlarının kahramanlarına benzeme teşebbüsünün gülünçlüğü sadece model imkânsızlığı ışığı altında kavranabilir. Tam bu noktada Kemal Tahir'in önemi belirir. Zira Türk romanında bu meselenin taşını kaldıran ilk romancıdır. Romanları, Osmanlı Devleti'nin XIV. yüzyılda kuruluşundan XX. yüzyıla kadar Türk toplumunda bir Osmanlı sürekliliği arayışıdır. Toplumsal gerçekçi çizgide sürdürdüğü yazarlık yaşamında eserlerinde yalın bir dil kullandı. Bilhassa Orta Anadolu Türkçesini dilinin odak noktasına koydu. Diyaloglarla zenginleştirdi, karizmatik karakterler yarattı. Roman Esir Şehrin İnsanları (1956) -1 Esir Şehrin Mahpusu (1962) -2 Yol Ayrımı (1971)-3 Yediçınar Yaylası (1958) -1 Köyün kamburu (1959) -2 Büyük Mal (1970) -3 Hür Şehrin İnsanları (1974) Sağırdere (1955) - 1 Körduman (1957) -2 Rahmet Yolları Kesti (1957) Kelleci Memet (1962) Yorgun Savaşçı (1965) Bozkırdaki Çekirdek (1967) Devlet Ana (1967) Kurt Kanunu (1969) Namusçular (1974) Karılar Koğuşu (1974) Damağası (1977) Hikaye Göl İnsanları (1955) Senaryo Haremde Dört Kadın (1965, Halit Refiğ ile birlikte) Mektup Kemal Tahir'e Mapusaneden Mektuplar (Nazım Hikmet'le yazışmaları)
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.