Heine, tam anlamıyla gerçek otobiyografilerin neredeyse imkansız olduğunu, insanın kendisiyle ilgili kesinlikle yalan yanlış şeyler söyleyeceğini iddia ediyor. Ona göre, sözgelimi, Rousseau İtiraflar'ında kesinlikle yalan şeyler yazmıştır, hem de bilerek, şöhret düşkünlüğünden yapmıştır bunu. Ben Haine'nın haklı olduğuna inanıyorum.
Her insanın hatıraları arasında herkese anlatmadığı, yalnızca dostlarına açtığı şeyler vardır. Ama dostlarına bile açmadığı, yalnızca kendine (o da sır olarak) açtığı şeyler de vardır. Nihayet bazı şeyler de vardır ki, kendine açmaya bile korkar onları
Kalbiniz kapkaranlık, karanlık bir kalpten ise sağlam, doğru bir anlayış çıkmaz. Ayrıca, ne çok sırnaşıksınız, ısrarcısınız, ne çok kırıtıyorsunuz! Sözleriniz yalan, yalan, hepsi yalan!
Yaşamak tutkusuyla yanıyor içiniz;öte yandan, tutup yaşam sorunlarınızı karmakarışık bir mantıkla çözmeye kalkışıyorsunuz.Bu çıkışlarınız ne kadar da sırnaşık, küstahçadır! Bir yandan da korkuyorsunuz! Saçma şeyler söylüyorsunuz. Kaba şeyler çıkıyor ağzınızdan ve ağzınızdan çıkanlardan sürekli korkuyorsunuz, özürler diliyorsunuz
Şimdi sorun bana:'' Neden öylesine eziyet, işkence ediyordun kendine?'' Cevap:'' Boş boş oturmak canımı sıkıyordu ondan... '' Bir işler çevirmek istiyordum
Ama insan sisteme ve soyut mantığa öylesine tutkuyla bağlıdır ki, gerçeği bilerek çarpıtmaya, kulaklarını da, gözlerini de kapayıp yalnızca kendi mantığını savunmaya hazırdır.
Ve geçmişte yaşadığım şeyleri sayısız defa kendi kendime tekrar ettiğim için geçmiş yılların her dakikasını sanki dün olmuş gibi son derece sıcak ve canlı hissediyordum.
Sen beni asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?