Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne garip… Bir insana küsünce tüm hayata küsmek ne garip… Bir insanı hudutsuzca sevince tüm dünyayı sevdiğini düşünmek, o insan artık hayatında olmadığında tüm dünyanın hatta kendi kalbinin bile seni terk ettiğini düşünmek… Başka şeyler düşünmeye çalıştıkça zihninin dönüp dolaşıp aynı şeye takılması… Ne garip. Bir zamanlar neşe dolu olduğun, etrafına olumlu enerjiler saçtığın o günlerin bir asır kadar geçmişte kaldığını şaşkınlıkla görmen ne garip. Oysa bir asır değil, bir sene öncesiydi sadece gündelik telaşları umursadığın, kalbinin kırılmasına izin vermemek için kalbine tamamen kulaklarını tıkadığın ve bu yüzden hep neşeli , cıvıl cıvıl olduğun… İnsanlara bol keseden dağıttığın aklından, artık kendine hiç pay düşürememen ne garip…
Amerikan yerlileri insandır
Ne kadar aptalca bir başlık! Tabii ki Amerikan yerlileri insandır. Gün gibi ortada. 1550 lerde bu gerçek herkes için o kadar da açık değildi. O zamanlar, Güney Amerika’daki Avrupalılar kendilerine şunu soruyorlardı: Kuş tüyleri takan tuhaf alışkanlıklar olan, derileri koyu renkli bu garip varlıklar insan mı? Onlardan çok daha önce, Antik Çağ’da Yunanlar dünyayı ikiye ayırıyordu: Yunanca konuşanlar, yani insanlar ve Yunanca konuşmayanlar, yani kuş gibi öten barbarlar. Kadınlar da, büyük dinlerin liderleri için sorun oluyordu. Bu liderler, kadınların da erkekler gibi insan olup olmadığından emin değillerdi. Ne mutlu ki, günümüzde bu sorular artık sorulmuyor. Ten rengi, cinsiyeti, konuşma, yeme ya da giyinme tarzı farklı biriyle karşılaştığımızda onun bir insan olup olmadığını sorgulamıyoruz. Çünkü cevabı biliyoruz. Bu başkası, benden çok farklı olsa bile, benim bir benzerim. Bir insan.
Sayfa 7 - Günışığı Kitaplığı
Reklam
Merak edenler için söylemeliyim: Çocukken tecavüze uğra­madım. Dinle alakam yoktur. Ama her türlü inanca saygı du­yarım. Her türlü inancın ibadethanelerini gezmeye çabala­rım; bana garip bir huzur verir. Peygamberleri çok severim. Onları farklı değerlendiririm çünkü: Büyük birer sanatçı ola­rak. Aklın sınırlarını zorlayan sanatçılar!
Sayfa 49
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitaba başladığımda neyle ilgili olduğunu bilmiyordum.sadece köpekler ve kurtlar ile ilgili olduğunu biliyorum. Bir çiftlikte rahat bir şekilde yaşayan Buck isimli bir köpek çalınarak soğuk ve zorluk kuzey ülkesine satılması ile hikaye başlıyor. Kitap çok sürükleyici. London tamamen şimdiki zamanda kalma konusunda inanılmaz bir yetenek ile yazıyor. Bu okuyucunun ne olacağını merak ederek okumasına neden oluyor. Sinsice ipuçları eklemiyor böylece tüm yazıları o an yutabiliyorsunuz. Buck acımasız dünya ile yüzleşiyor. Bir kurt sürüsünün lideri olmak için sonunda vahşetin çağrısına cevap veriyor. Hem dokunaklı aynı zamanda korkunç hikayeyi önce bir köpek sonra kurta dönüşmesinin ardından okuyoruz. Bu dönüşümü ve değişimi görebiliyoruz. Kitabın ilk başındaki ve sonundaki değişim çok net. İlk başta garip gelse de sonrasında alıştım. Kitap zaten ince ve hızla okunuyor. Benim Jack London’dan okuduğum ilk kitap. Beyaz diş kitabını da aldım onu da merak ediyorum. Ve keyifli bir kitaptı ben öneriyorum. Keyifli okumalar. Alıntılar; Sonuçta iki ya da üç aptal eksik olsa dünya yerinden oynamazdı. Muzaffer şampiyon, egemen ilkel hayvan, öldürmüştü ve bu hoşuna gitmişti. Ölüm olmayan her şeydi onun efendisi.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,3bin okunma
228 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Huzurlu günleriniz olsun... Bugün sizlere; yazar @karl_ove_knausgard yazmış olduğu, @monoklkitap bünyesinde çıkan "Sonbahar" kitabının yorumu ile geldim... Kalpten gelen bir doğuş, dünyanın tüm renksiz şekillerini doldurabilir ve gökyüzünün mavisiyle yeryüzünün yeşilliği arasında insan kaybettiği tüm renkleriyle tekrardan
Sonbahar
SonbaharKarl Ove Knausgaard · Monokl Yayınları · 201894 okunma
“Her dalın ucunda tombul, mor bir incir gibi eşsiz bir gelecek beni çağırıyor, bana göz kırpıyordu. İncirlerden biri eş mutlu bir yuva ve çocuklardı; bir başkası ünlü bir şair, öteki parlak bir profesör, biri şaşırtıcı bir editör, öbürü Avrupa, Afrika ve Güney Amerika, biri Constantin, Socrates, Atilla ve garip adları, değişik meslekleri olan bir yığın aşık, bir başkasıysa Olimpiyat şampiyonu bir kadındı, ve bu incirlerin üzerinde ve ötesinde, ne olduklarını pek çıkaramadığım bir sürü incir daha vardı. Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum, incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum ama birini seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti ve ben orada karar vermeden otururken incirler buruşup kararıyor, birer birer toprağa, ayaklarımın dibine düşüyorlardı.”
Reklam
Bir şeylerin yokluğunu bilmeden varlığını, nahoşluğunu bilmeden hoşluğunu idrak edemiyor insan. Kim bilir, yaşanan bazı meseleler değerini anlamamız içindir bir şeylerin. Makbule Aras, "Ne garip, insan da meyve misali, en olgunluğa ulaştığında toprağa düşüyor, hamken de kekre bir tat bırakıyor ağızda. Belki de o kekre tat var olduğu için
Türk Fırtınası diyor ki;
YÜREK MEYDANI MUHAREBELERİ Son ibreti yaşatan ilmi sır bilgiler eğer Ortadoğu'da birisine gelmiş olsaydı ya da ülkemizde Türklüğünü kaybetmiş melez birisine gelmiş olsaydı buradan din çıkartırlardı. Edebiyat defteri diye bir site vardı. Bir zamanlar orada yazıyordum. Hesabımı kapatmak zorunda kaldılar. LinkedIn sitesini aynı şekilde felç
·
Puan vermedi
Unutkan,şaşkın,karışık düşünceler
Gabor Mate’in dikkat eksikliği hakkında söyledikleri; “Hafif bir mizahi dokunuşla ifade edilen sıkıntı,yalnızlık ve kafa karışıklığı duyguları. Bu garip ve ahenksiz imgeler aynı zamanda gerçekliği çok acımasız bulan sorunlu bir ruhu da yansıtır;ona göre gerçeklik o kadar acımasızdır ki acıyı parçalara ayırabilmek için zihnin kendisi de parçalara ayrılmalıdır.”
Dağınık Zihinler
Dağınık ZihinlerGabor Mate · Hep Kitap · 2022289 okunma
77 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Merhaba. Bu ay bir diğer okuduğum eser Pierre Corneille'in El Cid'i oldu. Oyun önce trajedi komedya, sonrasında tregadya olarak yayınlanmış. İspanya'nın milli kahramanının zaferini anlatılması beklenirken daha çok iki bedbaht aşığın trajedisi işlenmiştir. Zamanında tartışmalara sebep olmasına rağmen Fransız tiyatrosunun doruğu
El Cid
El CidPierre Corneille · İş Bankası Kültür Yayınları · 2020367 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.