Sâyem ziyâ vireydi gün gibi gökde aya
Bir gün mukârin olsam sen serv-i meh-likâya
(Sen ay yüzlü servi boylu güzele bir gün yakın olsam, gölgem güneş gibi gökteki aya ışık verirdi.)
Öyle sarhoşum ki, idrak edemem dünya nedir;
Ben kimim, sâki olan kim, bu şarap acaba nedir?
Gerçi çılgına dönen kalbim için sevgiliden bir lutuf istiyorum;
Ama sevgili çılgın gönlümün arzusunu sorsa, onu da bilmiyorum.
Madem aşığı vuslata doyuran kavuşmaktan ibarettir
O halde sevenin sevilenden uzak kalmada bulduğu bu acı lezzet nedir?
Dünya ve içindekilerin hikmetini bilen değildir bilge.
Bilge o kişidir ki dünyayı da, içindekileri de bilmeye.
Fuzûli ah ve haykırışların herkesi incitmektedir.
Eğer aşk belasından hoşnut isen, bu kavga nedir?
Fuzûlî
Mevsim-i deyde çıkar meydâna çün er lahana
Havf etmez berdden çün merd-i server lahana
Yazsa İlhâmî sezâdır her ne denli medhini
Lahanacım lahanacım ben mükerrer lahana
III. Selim
Kış mevsiminde çıkar ortaya çünkü erdir lahana.
Korkmaz soğuktan, çünkü yiğitlerin başıdır lahana.
Lâyıktır, ona İlhâmî ne türlü övgüler yazsa.
Lahanacım, lahanacım, lahanacım, lahana!...
Bir safâ bahş edelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revânım yürü Sa‘d-âbâda
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revânım yürü Sa‘d-âbâda
II
Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ-yı tesnîm içelim çeşme-i nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa‘d-âbâda
III
Geh varup havz kenârında hırâmân olalım
Geh gelüp kasr-ı cinan seyrine hayrân olalım
Gâh şarkı okuyup gâh gazel-hân olalım
Gidelim serv-i revânım yürü Sa‘d-âbâda
IV
İzn alup cuma namâzına deyü mâderden
Bir gün uğrılıyalım çarh-ı sitem-perverden
Dolaşup iskeleye doğru nihan yollardan
Gidelim serv-i revânım yürü Sa‘d-âbâda
V
Bir sen ü bir ben ü bir mutrıb-ı pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bu günlük edüp ey şûh fedâ
Gidelim serv-i revânım yürü Sa‘d-âbâda
- Nedim -