"Hayat anların parçalanmış halidir, benim bir hayatım var mı ki parçalanmış olsun." 18 öykünün bulunduğu Bir Talanın Sevinci bu cümleyle başlıyor.
Bu cümle Gülnaz Eliaçık' in öykülerini de yansıtıyor kanımca. Anlar derinleşerek bir kurguya bürünüyor. Bu anlar içerisinde çok sözden ziyade yoğunluk görüyoruz. İç konuşmalarla, tahlillerle derin meseleler hayatın yalın bir parçası olarak yüzümüze çarpıyor. Tavandaki bir örümcek, bir sinek, boyumuzun kısalığı; pişmanlıklarımızın, sorgulamalarımızın, şüphelerimizin, geç kalmışlıklarımızın, arzularımızın birer kılıfı olup karşımıza çıkıyor. Yazarlık sezdirmek ve kılıf uydurmak ise bunu Gülnaz Hanım usta bir üslupla başarıyor. Hikâyeleri öyküye dönüştüren Gülnaz Hanim'ın yoğun üslubu olmuş diyebilirim. Ayrıca kitaptaki benzetmeleri çok beğendim. En sevdiğim öyküler: Kursaktaki heves, her şeyin ilki, küçük bir arzu, yok bir şey, oysa herkes incinir öyküleri oldu. Gülnaz Hanım'ın kalemi daim olsun.