Zaragoza Üniversitesi'nde Guadalaxara adında, öğrencilerin hiç sevmedikleri bir profesör vardır. Bir gece, kasabanın hemen dışındaki çayırda ölü bir at bulan öğrenciler profesörün yolunu kesip onu atın yattığı çayıra götürürler ve atın karnını yarıp iç organlarını çıkarırlar, elleri kolları bağlı profesörü buraya koyup atın derisini dikerler ve adamın başını atın kuyruğunun altından çıkacak biçimde dışarıda bırakırlar. Bütün gece bu berbat durumda kalan profesör, at ölüsünü yemeye gelen köpekleri ürkütmek için durmadan haykırır. Ertesi sabah, tarlalarda çalışmaya giden işçiler hayvanın ölüsünü görürler ve ondan gelen haykırışları duyarlar. Acele kasabaya dönerler ve büyük bir heyecanla konuşan atın tuhaf öyküsünü anlatırlar. Kasaba sakinleri tek vücut olup cesedin yattığı çayıra yaklaşırlarken, kendini kurtarmaları için çılgınca dikkatlerini çekmeye çalışan Guadalaxara'nın bağırmış ve haykırışlarını duyarlar. Yine de hiçbiri yaklaşamaz. Bunun yerine, bu garip haber Engizisyon'a uçurulur ve atın Kutsal Büro'ya götürülmesi için acilen bir emir yayımlanır. Engizisyoncular Guadalaxara'nın başının dışarı fırladığını görürler ve öyküyü dinlerler, ancak, diyor Gavin:
"Akıllı Kutsal Pederler onun verdiği bilgilere güvenmediler, memurlarına konuşan atı işkenceye almaları emrini verdiler, emir yerine getirildi, iplerini atın karnına sarmaya başladılar, üçüncü geçirişte hayvanın karnı açıldı ve Guadalaxara'nın gövdesi ortaya çıktı ve ata yapılan işkence sayesinde yaşamı kurtuldu."
Sayfa 285 - 286, Dost Kitabevi Yayınları, 1.Baskı, Şubat 2001