"Cevaplarını gezegenin en ücra köşelerinde ararken, iyileşmek için en harika kaynakların zaten benim içimde olduğunu, sadece ortaya çıkmayı beklediklerini anladım."
Bizler hem Asya'yız, hem Avrupa, hem Ortadoğu...Doğunun manevî zenginliği,insan anlayışı ile batının maddiyatı arasında köprü kurabilecek bizden daha münasip bir kavim yoktur.
Nerede görülmüştür ki; kendi yurdunda, o ülkenin vatandaşı , en düşük muameleyi görsün, mağdur edilsin. Nerede görülmüştür ki; niteliklerine, ikametgahına göre değil, sadece o ülkenin vatandaşı olmadığı için bir kişiye iyi muamele edilsin.
"Kendi dilini bırakıp yabancı dilde dersleri vermek şeklindeki 'yabancı dil öğrenmek yöntemi (!)' birkaç sömürgeden başka hiçbir ülkede yoktur. Öyleyse diyoruz, ya biz dünyanın en akıllı milletiyiz de böyle dehşet bir yabancı dil öğrenme yöntemi keşfettik, ya da resmen sömürge de olmadığımıza göre, dünyanın en aldatılmış milletiyiz. Hüküm sizden."
"Üç emri iyi öğren: İnsan neye sahiptir, insana ne verilmemiştir ve insan ne ile yaşar?"
"Ve Tanrının ilk emrini hatırladım: İnsan neye sahiptir öğreneceksin. Ve ben de insanın sevgiye sahip olduğunu öğrendim."
"İnsanın neye sahip olduğunu biliyordum artık. İnsana ne verilmediğini de öğrenmiştim. İnsana, bedeninin neye ihtiyacı olduğu bilgisi verilmemişti."
"..içlerindeki tanrıyı gördüm ve insanın ne ile yaşadığını da öğrendim."
"Öğrendim ki insan kendi hayatından endişe ettiği için değil, içinde sevgi olduğu için yaşar."
"İnsan kendini kolladığı için değil, içinde sevgi olduğu için hayatta kalır."
Yalnızca tek bir tür insan varsa, o zaman neden hiç geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak birbirlerini aşağılıyorlar?
Bu ülkede insanlar ancak bir tek durumda eşit yaratılmış kişiler haline gelirler. Bir yoksulu Rockefeller Ailesi'nin bir ferdiyle, bir budalayı Einstein ile, cahil bir kişiyi kolej müdürüyle eşit gören tek bir kurum vardır. Bu kurum da, Baylar, hukuk kurumudur.