146 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Daha iyi olabilirdi belkide. Beklediğimin bi tık altında bir anlatıma sahip, üslup güzel fakat çok fazla gereksiz cümle sarfedildiğini düşünüyorum. Bir şeyleri anlatmak istediğimizde bunu cümle kalabalığı oluşturmadan net ifadelerle iletmemiz gerektiğini düşünenlerdenim. Ve kitapta maalesef bu hataya çok sık rastladım. Ama genel olarak kitapta geçen hikayeyi beğendim ve keyifle okudum. ;) Sizede keyifli okumalar diliyorum. Geceniz güzel geçsin.
Hiç
HiçAhmet Emre · İlya Yayınları · 2009415 okunma
bir kıvılcım, ufacık bir kıvılcım bazen ansızın bu suskun, cansız kalabalığı içten parçalıyor birbirine düşürüyordu erkekler, birbirinin gırtlağına bıçak saplıyor kandan bir yatağın ortasında buluğa ermemiş kızlarla yatıyordu onlar, kendi vahşetlerine gömülmüştü ve ürkütücü günahkarlık duygusu kör ve budala ruhlarını felç etmişti idam törenlerinde daima urgan mahkumun gözlerini basınçla yuvalarından fırlattığı anda onlar kendilerine dönerdi yorgun ve yaşlı sinirleri şehvetli bir imgeyle sancırdı ama meydanların dört bir yanında fıskıyelerden dökülen sulara dalıp gitmiş bu küçük caniler görülürdü her zaman belki hala sönük gözlerinde, donukluğun derinlerinde su sesindeki saflığa inanmak isteyen yarı canlı, kırık dökük bir şey cansız bir kımıldanış vardı belki fakat ne sonsuz bir boşluk ... güneş ölmüştü ve yüreklerden havalanıp uçan o kederli güvercinin adının iman olduğunu bilmiyordu kimse ah, ey tutuklu ses umutsuzluğun heybeti bu lanetli gecenin hiçbir yerinden ışığa doğru bir tünel kazamayacak mı? ah ey tutuklu ses ey seslerin en sonuncusu ...
Reklam
Sevgilimsin kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacak işleri düşünmekten kalabalığın içinde kalabalıktan biri Gecenin içinde bir yıldız...
Sevgilimsin
Sevgilimsin, Kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacak işleri düşünmekten Kalabalığın içinde kalabalıktan biri Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi Sevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden Sevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğim Uçuruyorum seni çocukluğuna doğru Kanatların yorulur, ter içinde kalıyorsun Gece yanıbaşımda bağırarak uyanıyorsun Her sabah el sallıyorum metalle karışmana Sevgilimsin, arasıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkı Otobüslerde ve trende kaçamak yaşanan Ve bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana
Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu
KARANLIK DUVARLAR
"yatak ve yorganın kuru yalnızlığında, ve aklın dar yalnızlığında. şehrin ve her şeyin, ve kalabalığın yorgunluğunda. saçların ve parmakların, ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında, ve aynaların sığ görünümünde, bunalıyorum..."
Ben mezaların karanlık çağına dayanıyorum.
~ Şu dar odanın katı yalnızlığında Ve her şeyin çıplaklığında, Durup bir pencereyi deniyorum Gizliliğin dışına çıkıyorum, Araçların İnsanların Şehrin ve meydanların ve kalabalığın ve herşeyin. İçimde yalnız ve yapraksız Bir kavak ağacı büyüyor - Çıplak ve göğe doğru - Ama küskün ama yalnız ama yapraksız ve uzun Bir ağlama duvarı bu. Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında Ve aklın dar yalnızlığında Şehrin ve herşeyin Ve kalabalığın yorgunluğunda Saçların ve parmakların Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında Ve aynaların sığ görünümünde Bunalıyorum. ~
Sayfa 53 - İz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
637 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.