Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Devrim
Devrim
@gecenin_tenhasii
Cahit Zarifoğlu*
Varlığın bile Tanrı'ya iltifat*
1502 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Acıma duygusunu bilmeyen bir öğretmenin, bu duyguyu öğrenmesini konu alan bir romandır.
Bir insanı anlamak için onun iç dünyasını bilmek gerekiyor. Bir kişiye karşıdan bakarken, onun his ve düşünce dünyasını tam olarak anlayabilmek mümkün değildir. Bu yüzden de içteki dünya, görünenden daha önemlidir.
Görünenin her zaman gerçeği yansıtmadığı ve görünmeyenin de zaman zaman sorgulanmasının insanı “doğru”ya bir adım daha yaklaştırdığı konusunu zihninin bir köşesinde tutup, gerektiğinde ihtiyaç duyulanın yapılmasını sağlamanın önemli olduğunu bu romanda iyice hissetmiş oluyor insan.
Hayat seçimlerden ibarettir. İnsanlar prensiplerinden taviz vermeye başlayınca, devamı gelir. Bu yüzden de prensipler belirlenirken, gerçekçi olunursa, bunların dışına kolay kolay çıkılmamış olur. Böylece insan; hem kendi kendine olan saygısını, hem de çevresindekilere olan saygısını kaybetmez. Olumlu bakış açısının her zaman doğru olmadığı ve gerçekçi bir düşünce yapısının sonuçlarının daha mantıklı olacağı konusunu, bu romanda görüyor insan.
Acımanın bir kabiliyet olduğunu, herkesin acıma duygusunu hissetmediğini gayet sade ve akıcı bir dille anlatan Reşat Nuri’nin bu romanını tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Bitirdin bizi yine Başkan..
Şu sözle başlamak istiyorum.
HERKES KENDİ İŞİNİ YAPMALI'
Herkesin dilinden düşmeyen işe yaramaz o sözü 2. Kez çürüttüğün sana sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum BAŞKAN
Bi noktaya daha değinmek isterim ki kötü mesajlara, takipçi sayısında oluşan olumsuzluk dalgalanmaya ve şikayetlere maruz kalmak istemiyorsanız okumayın...
Kitabın içeriğinden söz etmicem zaten seni doğru tanıyan biri kalemine önceden de hakim olan biri yine eğlenerek ve yahut ağlayarak bu kitabın kapağını kapatacağını biliyordur. Son olarak;
Vedat Türkali, Kayıp Romanlar Kitabından bir alıntıyla bitireyim.
- Bizim Kürtlerden de söyleyenler oldu . Çok yakınlık gösteriyorsunuz Kürtlere !
-Acı çektirilen bir halka nasıl uzak dururum kızım ? Komünistim ben, Türk 'üm, ama insanım önce ! Ermenilere, Süryanilere, Alevilere de yakınlık duyuyorum. Biliyorum ki, onlara acı çektirenler, Türk de içinde, herkese çektiriyorlar. Onlar kurtulmazsa bize de kurtuluş yok.
- Şu açık doğruyu niye bu kadar az bu ülkede?
- Çarpıklığımızdan oğlum, dedi Doktor. Doğuştan Kemalizm'in mayası çalınmış kafa, bu kadar oluyor! Dünyanın bir ucunda yapılan kanlı şeyi duydu mu fırlar, ağlaşır; yalancıktan da olsa yiğitlenir. İmza verir, yürüyüş yapar! Kendi avlusunda yıllardır sürüp giden kırıma, kıyıma gıkı çıkmaz. Doğruyu söylemeye kalkışandan da köşe bucak kaçar. Papuçlar pahalı çünkü! Tutarlı devrimci olmak kolay mı? Bosna'daki kıyımı kınamaya gittiler, biliyorsun, büyük şamatayla. o Günler burada kan gövdeyi götürüyor, bölgede çıt çıkmıyor!
Okuyun! Okurken siyasetçi kimliğiyle değil edebiyat yazar kimliğiyle yaklaşın!
İnsanlar ve hayatlar vardır. Hayatlar tablo, insanlar rengidir o tablonun. Hayaller ve umutlar, gitmek ve kalmak gibidir bazen. Göremeyen insanın göremeyeceği, duymayan insanın duyamadığı şey yoktur bazen. Elleriyle yapamadığı şeyler vardı hareket etmek gibi. Eliyle yapamadıklarını hep ayağıyla başardı. Tablosuna öyle renkler verdi ki bedenin eksiğini hayat denilen tabloda buldu. Başarılar vardır ya çalışmalarla elde edilen, umutlar vardır ya gözyaşlarıyla beklenen, hayaller vardır ya hani beklenen umutlarla beslenen... Yalnızlıktır bazen tabloya renk veren, sessizliktir bazen bu hayatları anlatan. Ellerini kullanmadı belki hayat denilen tabloyu oluşturmak için ama hayallerle çizildi o tablo, umut gözyaşlarıyla boyandı o tablo. İşte budur bazen hayat, budur bazen insan. Sen olmasan da yağar o yağmur sana, olsan da... Aradaki tek fark akar sana umutlar damla damla, ıslanırsın. Kimi hayat vadır yazılır, kimi hayat vardır okunur, öyle hayatlar vardır ki hem yazılır hem okunur en önemlisi yaşanır.
Okuduğum kitapları sizlere duygularla analiz etmem belki kitabı anlamanıza yardımcı olmaz ama o kitabı kısmen de olsa okumuş gibi yaşamanıza neden olabilir. Okumanızı sevgi dolu tavsiyelerimle sizlere iletiyorum :))
Huzurlu okumalar :))
Okur Takip Önerileri
Şiddetle tavsiye ediyorum.
İnsan neyle yaşar ? Bu kitabın içinde kısa anlatımlarla bu sorunun cevabına tek bir yanıt bulacaksınız.Aslında insan “sevgi” ile yaşar.Ama bu nasıl anlatılıyor ?Hikayelerin sonlarında öğüt veriliyor.Sürükleyerek ve akıcı halde okunuyor.Çokça sayfa olmadığından sıkıcı bir hale gelmek gibi de bir yanı olmuyor.Kesinlikle insanlık açısından okunmaya değer bir kitap.
Türk Edebiyatının ilk edebi romanı ve ders verici niteliğinden dolayı okumanızı tavsiye edebilirim.Roman okuyucuyu meraklandıracak,bağlayacak bir roman olmasına rağmen dilinden dolayı sıkıntı yaşayabilirsiniz..Bu sıkıntıları engellemek için parantez içinde her kelimenin günümüz Türkçe karşılığı yazılmış..bu durum okumayı biraz yavaşlatsa da konu bakımından kendisini okutan bir kitap diyebilirim.Hayatı çok fazla tanımayan Ali Bey'in başına gelen bir aşk hikayesinin içinden çıkamaması ve bir ailenin bu aşk yüzünden çöküşü anlatılmış.Ayrıca önyargıların yıkıcılığının ne dereceye varabildiğini ve hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı mesajını aldım.Saf Dilaşub'un Ali Bey'e olan fedakar sevgisi ve bir aileyi dağıtan Mehpeyker'in tutkulu ama bencilce sevdiği Ali Bey'e yaptığı kötü planlar kitabı özetliyor.İntibah deyince aklıma perişan bir aşk hikayesi geliyor,iyi okumalar.
Bu kitaba başlamadan önce baya heyecan ve merak uyandırmıştı bende. Lafı o kadar çok her yerde geçiyordu ki beklentim çok yüksekti. Evet kitabın konusu ve verdiği mesaj başarılı lakin edebi anlamda zayıf bir dili var duyguyu tam geçiremiyor gibi geldi bana. Üstelik bazı olaylar bir sebep sonuca bağlanmalıydı bence bu kadar önemli bir kitabın anlatım tekniği bu kadar basit olmamalıydı. Tabi ki kitap güzeldi sadece ben daha derin anlamlar bulabilmeyi umut etmiştim. Kitabın verdiği mesaj oldukça yüzeysel geldi galiba herkesin anlayacağı bir mesaj olduğu için böylesine ilgi gördü yoksa bu kadar ilgi görmesine başka şekilde anlam veremiyorum.
Bir kitabın daha sonuna gelmiş bulunmaktayız:)
Bana sorarsanız her kitap okunması gereken kitaptır ama bazıları vardır ki okumazsan büyük eksiklik bazıları da vardır ki yani okusan iyi olur. (Şahsi düşüncem tabi)
Kitap iyi güzel çok anlamlı mesajlar veriyor aslında işçilerin hakkını savunurken yani haksızliklara ses çıkaran bi ailenin dramını diyim karşılaştıklari olumsuzlukları anlatmış güzel anlatmış. Toplumsal aksaklıkları dile getirmeye çalışırken siyasete kaymış bulunmakta. Hükümetin profili kötü gösterilmiş şayet doğru bir profilde olabilir halkı susturmaya çalışmak günümüz hükümetin görevi şahsî düşüncem tabi. Okursanız anlam çıkarcağıniz bir kitap iyi okumalar diliyorum:)
Kumarbaz, hırsın ödülünü kumar masalarında arayan ve bulduğunda sevdiği kız(polina) tarafından takdiri hakedeceğinden kuşku duymayan gencin romanı.Polina yüksek tutkulu bu adamın duygularını acaba hiç düşünmüş müydü?Polina bizzat doğruları yanlışlarla arayan bu gence iyilik değil kötülük yapmıştı.(yoksa kendi eliyle para vererek kendisi adına onu oyuna sürüklemezdi)Kumarbaz birçok insanın psikolojisine atılım yapmakla kalmamış, insan onurunu göklere çıkarıp şimşek hızıyla yerlerde sürüklemiştir.Aşka hizmet eden adamı hizmetiyle boğmuştur.Hatta can çekişirken gülüp geçmiştir. Dostoyevski Suç ve Ceza'da olduğu gibi romanın başkişisini toplum önünde aşağılamış ve dersini vermiştir. Kumarbaz kesinlikle anlamın ötesinde bir roman.Etkileyici ve uyanık.Okurlarını kapıdan kapıya koşturan kuralsız bir arayış..!
Kitabı okumadan önce de okuduktan sonra da incelemeleri okudum, ne yazabilirim bu kitap hakkında diye. Aslında birçok şey söylenmiş ve ben şimdi kendi düşüncelerimi spoil vermeden nasıl aktaracağım bilemiyorum.
Kitap, bir asır öncesini yansıtmaya çalışmış ama günümüz de çok farklı değil aslında. Okunması çok uzun cümleler dışında kolay, tasvirler
Kitap yazarın genel tavrı ve karakteristiğini temel olarak yansıtan çok değerli bir eser. İnsanı insan yapan temel değerler manzumesinde her bir değeri karşımıza bir karakter olarak çıkaran yazar, onları gerçeğin en çarpıcı haliyle hayatın içindeki tüm halleriyle sergilemiştir.
En enteresan olanı da kitapta baba ve evlat ilişkisini irdelerken babayı devlet, halkı ise evlat olarak betimlemiş, çok can alıcı biçimde tamamen maddi bir ilişkiyi manevi biçimde sunulmuştur. Yazarın babasıyla arasında ki hayatını yaralayan bu ağır travma öyle zannediliyor ki yazarın yeteneğine eşsiz bir üslüp kazandırmıştır. Bu yanı bence kitabı eşsiz kılmaktadır.
Sefïller
Ve bir kitap daha gözyaşlarıyla kapatılır...
Gerçek “sefalet”in ne olduğu ile gerçek “sefil” in kim olduğunu anlatan romandır Sefiller.
Victor Hugo’nun yıllarca yoksullukla mücadele eden ve annesinin ölümüyle sefaletin eşiğine gelen yaşamından izlerin de bulunduğunu düşündüğüm romanda, konunun işlenişini, karakterleri, kurguyu, üslubu ve anlatımını gerçekten beğendim.
Kitapta;
Yoksulluk ile sefaletin aynı şeyler olmadığını gördüm. Yardım etmek için zengin olmanın gerekli olmadığını öğrendim. İyiliğin kötülükten korkmadığını gördüm. Yoksul olmadığı halde, gözlerini para hırsı bürümüş insanların zavallılıklarını gördüm. Yalancılığı “meslek” haline getirmiş insanları gördüm. Bir yanı zalim diğer yanı kurnaz olan insanları gördüm. Asıl sefil olan insanların kötülük düşünmekten vazgeçmeyen insanlar olduğunu gördüm. Yoksul insanların da soylu olabildiklerini gördüm. Kendine olan saygısını kaybetmemek için doğruları itiraf eden bir adam gördüm. Eski mahkum olan bir adamın üstün ahlak anlayışına hayran oldum.
Aşkın tarifini gördüm. Bir kadının bakışlarının büyüsüne kapılarak duyulan hisler ve sonrasındaki “çıkmaz sokak” misali ruh halleri öyle güzel anlatılmış ki, kalemine hayran oldum Hugo’nun. “Bilmeme” nin yani ilk kez yaşamanın, aşka kazandırdığı gizemi gördüm.
“Sefiller” in mutlaka öncelikli olarak okunması gereken bir roman olduğunu gördüm ve herkese tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar dilerim.
UNUTULMAYACAKSINIZ!
Kitap o kadar mükemmel ki nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Okurken çoğu yerlerde kendimi kaybettiğim ve kitap devam edemediğim oldu sarıkamış savaşı hakkında biraz bilgiye sahip olup okumak daha çok fayda kazandırdı. Erlerin, subayların, açlığı yokluk içinde her şeyi bırakıpta karda kışta vatan için vatanı korumak için hayatlarını en acı şekilde feda eden kahramanlarımızın hikâyesidir.
Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum..
