Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez
Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden;
Soruversem: Haberin var mı öleceğinden?
Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir!
Mezarda geçer akça neyse, onu biriktir!”
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu unut!
Zafer araban senin gıcırtılı bir tabut!
Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?…
UMUT
Akça sakalımdan, akça saçımdan
Kut bulup yaşıma eresi balam!
Ben göremem, öyle geçer içimden,
Azatlık gününü göresi balam!
Son gülü kopardı güz toprağımdan,
Kanmadı o kanlı göz toprağımdan,
El için sürdüğüm öz toprağımdan
Gün ola elleri süresi balam!
Ben en yaşlı çınar, sen en genç söğüt,
Sana vereceğim anca bir öğüt;
Kırıl da eğilme, yiğit ol yiğit;
Böyledir Türklüğün töresi, balam!
Başın börklenende, kayguya dalma,
Aç susuz kal ama umutsuz kalma,
Büyüdükçe dalda şu kızıl elma
Büyüsün ülkünün yöresi balam!
Mustafa kemal
dağ başını efkâr almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşından kana kesmiş gözlerim
ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz altmış üç yetim