Bir şarkı dolanıyor dilimde
Dinledikçe düşüncelere dalıyorum
Her şey gözümde canlanıyor
Geçen yıllar mı desem susuyorum
Bir başka oluyorum sessizleşiyorum
Gökyüzüne bakıyorum öylece
İçimde kopan fırtına canımı yakıyor
Sevmek mi desem aşk mı bilemiyorum
Tatmadım diyorum o duyguyu
Yaşamayamadım doya doya
Hep bir eksik kaldım diyorum
Nerde
ÖLÜM
“Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez”
“Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden;
Soruversem: Haberin var mı öleceğinden?”
“Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir!
Mezarda geçer akça neyse, onu biriktir!”
“Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu unut!
Zafer araban senin gıcırtılı bir tabut!”
“Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?…”
Korku,açlık,mal noksanlığı,sakatlık; bütün bunlar değerli, geçer akça olan "can"ın meydana çıkması içindir.Bu korkutmalar, bu vaadler, hep birbirine karışmış iyi ile kötünün ayırdedilmesi içindir.
Adam oturmuş denize karşı
Elinde oltası yıldız tutar
Çeker çıkarır bir bir geceden
Çeker çıkarır tadına bakar
Ardında ışık içinde çarşı..
Bir kız geçer arkadaki yoldan
Bir eda bir çalım akça pakça
Ağzı yüzü bir delice türkü
Vurur kokusu uzaklaştıkça
Öyle bir düş ki beter gerçekten..
Dalmış gitmiş işine beriki
Vız gelir çarşı türkü vız gelir
Çocuksu bir bakış gözlerinde
Bir başına rıhtımda oturur
Ne geçer içinden bilinmez ki
(Sabahattin Kudret Aksal - Denize Karşı)