İslam peygamberlerinden biri olan Hazreti Davut altı köseli yıldızı kendi resmi yazışmalarında kullanmış yine kendisi gibi peygamber ve hükümdar olan oğlu Hazreti Süleyman da babasından miras olarak aldığı mührü aynı şekilde her eserine basmıştır.Osmanlı imparatorluğu başta olmak üzere tarihteki bir çok İslam devleti de altı köseli yıldız İslami
Hayat insana her daim bir şey öğretiyor
Yıllardır
Vahyin kuramsallığını
Vahyin kuranını
Bize verdiğini düşündüğüm denklemlerden biri olan
Îmân edenler ve sâlih amel işleyenler
Terkîbindeki
Caner Taslaman bu kitabı Mustafa Öztürk ve Fazlurrahman gibi tarihselcilik ekolünü savunan ilahiyatçılara verip veriştirmek için yazmış. Taslaman kitabında Kur'an'da geçen kıssaların mitoloji değil yaşanmış gerçek olaylar ve lafızlarının direkt Allah'tan geldiğini iddia etmektedir. Bir de tarihselciliğe Müşriklerin esatiru'l
Sağlam bir Müslüman, kendisine ve etrafındaki insanlara maddi ve manevi güç veren sağlam temelli bir imana sahiptir. Birkaç basit adımı takip ederek Allah sevgisi ve iyi bir Müslüman olma yolunda mesafe kat edeceksiniz.
1. Önce, her şeye kâdir olan Allah’ın varlığını ve onun vasıflarının bizim tahayyülümüzün ötesinde olduğunu kabul et.
O, her
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler:
"Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydular."
"Onlar çok büyük tuzaklar kurdular."
"Dediler ki: 'Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
Ben: Ailenin ülkesi hakkında bir şey söyleyebilir miyim?
O: Tabi ki
Ben: Çok fazla ailesi Pakistanlı olan ama kendisi batılı ülkelerde yaşayan genç adam ve kadınla tanıştım. Senin gibi. Ve şunu söyleyebilirim ki Pakistanlı insanlar çok zeki ve tüm dünyada farklı yerlerde çok iyi işler çıkarıyorlar. Medeni, zeki, ahlaklı ve iyi müslümanlar. Ve
''Şeriatın bir simgesi olarak karşımıza çıkarttığınız ve sözüm ona
“özgürlük” ve “İnsan hakları” adına savunmaya çalıştığınız türbanından
başka bu insanlara anlatacağınız hiç bir şey yok mu?... İslam Dini’nin hep
şekilsel yanlarıyla uğraşacağınıza birazcık onun “ezoterik - batıni” tarafıyla
uğraşabilseydiniz, inanın çok şeyler bulup
Kısacık telgrafın içinde Atatürk, koskoca
İslam tarihini bir cümleyle özetledikten sonra, geleceğe döner ve çağrıda bulunur. Sanki yarının kuşaklarına şu mesajı yollar:
"Ey Asyalı, ey Afrikalı kardeş! Artık çağ değişmiştir. Çağımız bağımsızlık çağıdır. Tarih, ulusal bağımsızlıklara doğru akıyor, akacaktır. Halifelik etrafında birleşme düşüncelerini bir yana bırakınız. O artık tarih olmuştur. Ulusal bağımsızlık uğrunda koşunuz. Toplumların gerçek çıkarları, bağımsız devletler kurabilmelerindedir. Gerçek kurtuluş yolu budur. Silkinin, uyanın, vakit kaybetmeyin. Savaşımızın amacı, geriye degil ileriye dönük olmalıdır: Halifelik peşinde değil, ulusal bağımsızlık peşinde koşmalısınız. Bizleri birbirimize yaklaştıracak gerçek bağ, Halifelik bağı degil, bağımsızlık bağı olacaktır. Yarın bağımsız ülkeler olarak ilişkiler kuracağız, geliştireceğiz. Bugün dikkatler Halifelik üzerine toplanarak saptırılmak istenmektedir. Taşıdığınız boyunduruk sizlere unutturulmak istenmektedir. Dünya haritasına şöyle bir göz atınız ve üzerinde yeniden düşününüz: Yeryüzünde kaç tane İslam devleti vardır? Gerçek anlamda kaç tanesi bağımsızdır? Neden Asyalı, Afrikalı uluslar hala Müslüman olmayanların boyunduruğu altındadırlar? Ulema-i kiramın asıl düşüncesi bu olmalıdır; çagını yaşamış, ömrünü doldurmuş Halifelik değil. Evet, menfaat-i hakikiye... hükümet-i müstakile teşkilindedir."
YOLDAKi iŞARETLER
Bugün insanlık, cehennemı bir uçurumun kenannda duruyor. Başının üzerinde asılı duran yokoluş tehdidi yüzünden değil. Çünkü bu
tehdit, hastalığın kendisi değil, onun belirtisidir. İnsanlığın uçurumun
kenarında bulunması, hayatın normal şekilde gelişmesini sağlıklı bir
biçimde ilerlemesini sağlayacak «değerlerıı açısından iflas
İlk olarak Khaled Hosseını'nin okuduğum ikinci kitabı yazı dilini sevdim baya akıcı ilerliyor.
Kitaba gelince tamamen Taliban düşmanı bir yazarla karşı karşıyayız. Tarihin asla tarafsız yazılmadığını hepimiz biliyoruz herkesin ilgi duyduğu haklı bulduğu ve zamanda manipüle edildiği bir konu bir taraf illa ki var.
Ladin'in yıllar önce
Pantürkizm, Balkanlardan Asya steplerine kadar uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türklerin birliğini yani "Büyük Türk Birliği" ilkesini savunan, temsilcisi olmaktan onur duyduğum izmdir. Pantürkizm, İslam sosu başta olmak üzere bütün izmlerden arındırılmış saf Türklüğü tanımlar. Gurur duyduğumuz Teşkilatı Mahsusa'nın da kuruluş
Kendimden biliyorum ,insan aceleci bir yapıda hele okuyup üzerine saatlerce düşünüp tartıştıktan ve kur'ani delilleriyle işte doğru şey anlayış yöntem bu dedikten sonra, benim verdiğim uğraşı vermeyenlere hemen bunu aktarmak ve yaymak istiyorum.Gel gelelim anlattığımız, karşı taraftan algılandığımız kadarız, muhtabımızın akıl süzgeciyle,
Her kitap, bazen gerçek bazen hayali kişilerin hikayesidir.Benim okuduğum bu kitap hayran olduğum bir şahsiyet, imanını göğsünde zırh gibi taşımış Allah Resûlü’nün iman neferlerinden biri olan Sa’d bin Ebu Vakkas ‘ın hikayesi.Hayatını okurken cesaretine, imanına olan bağlılığına, bu imanın kendisine verdiği tevazu ahlakına hayran olmamak elde değil.Nedense Sa’d bin Ebu Vakkas’ın hayatını okurken onun imanının günümüze yansımış hali olan Filistin’in dip diri imanına sahip olan Müslümanları aklıma geliyor.Sahabe neslini o kadar hatırlatıyor ki bu hakiki iman sahibi Müslümanlar, onlara bakarken sahabenin Allah ve Rasûlu yolunda bir an bile düşünmeden canlarını feda etmelerini Filistinli Müslümanlar bizlere öyle güzel gösterdiler ki onlara bakınca kendi Müslümanlığımızdan utanmamız gerekiyor.Onların eriştiği mertebeye hiçbir zaman ulaşamayacağımızıda gösteriyor.Okuyan herkesin bu kitap ile imanların tazelenmesi ve hakiki bir İslam şuurunun oluşması duâsı ile vesselam….
Eseri okuyunca yazarın neden #cırpınankadın ismini kullandığını çok net anladım. Kadınlar çırpınıyor çünkü ; hayallerinden kopartıldıkları için , saygı duyulmadıkları için , sevgi göremedikleri için , bedenlerinin kullanılması ve istismara , tecavüze uğradıkları için, hor görülüp çaresiz kaldıkları için.
İslam'da ya da toplumda kadın erkek