Ona gerçek hikayeler yazmak istediğimi söylüyorum, ama bir an geliyor, hikaye gerçekliği yüzünden katlanılmaz oluyor, bunun üzerine hikayeyi değiştirmek zorunda kalıyorum. Kendi hikayemi anlatmak istediğimi söylüyorum ona; ama yapamıyorum, cesaretim yok, hikayem çok canımı acıtıyor. Bunun üzerine her şeyi güzelleştiriyorum, olayları oldukları gibi değil, olmasını istediğim gibi anlatıyorum.
Tenzih ve Teşbih
Vücud bilinemez olup, şeylerden mutlak münezzehtir. Ancak kutsal metinlerde ve alemdeki ayetlerle vücud kendini göstere­ rek, insanlara vücudun sıfatlarını bilmeleri sağlanmıştır. Kelam terminolojisinde, Allah'ın bilinemezliği ve herşeyden münezzeh oluşu tenzih veya "karşılaştırılamazlık" olarak adlandırılır. Buna göre, Allah hiçbir
Reklam
Ana§Baba
§ "Erkekler, çocuğun gözüne her bakımdan kadınlardan daha güçlü ve kudretli görünür. Çocuklar vardır, babalarına öylesine önemli kişiler gözüyle bakarlar ki, ağzından çıkan her sözün kutsallığına inanırlar, ileri sürdükleri bir şeyin gerçekliğini kanıtlamak için onu babalarından işittiklerini söylerler. Babanın nüfuzunun kendini pek açık seçik belli etmediği durumlarda bile, oğlanların babaların üstünlüğü izlenimine kapadıkları görülür, çünkü ailenin bütün yükünü baba sırtında taşıyor gibidir; oysa gerçekte yalnızca iş bölümü babaya güçlerini anneden daha iyi değerlendirme olanağı sağlar." §
Sayfa 153 - SaYKitabı okudu
Sinema tarihinin temel önermesi, sanat/endüstrinin gelişimini gerçekçilik ve dışavurumculuk arasındaki (yani filmin gerçekliği taklit etme gücüyle gerçekliği değiştirme gücünün arasındaki) diyalektiğin bir ürünü olarak görmenin yerinde olduğudur… …Ancak taklit/ifade diyalektiğinin temelinde daha temel bir önerme yatar: film tarzının tanımı, filmin izleyiciyle ilişkisine dayalıdır. Bir sinemacı gerçekçi bir tarza karar verdiğinde, izleyiciyle konu arasındaki mesafeyi azaltır; dışavurumcu tarz ise film tekniği aracılığıyla izleyiciyi değiştirmeyi, harekete geçirmeyi veya eğlendirmeyi amaçlar. Bu estetik kararların ikisi de esasen politiktir; çünkü idealize edilmiş soyut sistemlerden ziyade sinemacı, film, konu ve izleyici arasındaki ilişkileri üzerinedir. Bu bakımdan film tabiatı gereği ve doğrudan doğruya politiktir: izleyicisiyle dinamik bir ilişkiye sahiptir. Özetlemek gerekirse, her film aşağıdaki üç seviyenin birinde veya birkaçında politik bir doğa sergiler: Ontolojik olarak (çünkü film ortamının kendisi kültürün geleneksel değerlerini parçalarına ayırıp yeniden yorumlama eğilimindedir); Mimetik olarak (çünkü her film ya gerçekliği yansıtır ya da gerçekliği ve politikasını yeniden yaratır); Tabiatı gereği (çünkü film yoğun iletişimsel doğası, film ve izleyici arasındaki ilişkiye doğal bir politik boyut ekler.)
Sayfa 292Kitabı okudu
"Gerçekliğin tanımı, tanımlayanın duyarlığına göre değişiyordu."
Sayfa 124Kitabı okudu
Tanrılarda İnsanlara Borçlanabilir
Kafamın içinde sivri sinekler dolanıyor, ceviz kabuğundan hallice beynimin kıvrımlarında dolaşan kanıma göz dikmiş sinekler için bütün vücuda yayılan o 6 litre kanı baz alırsak, sineklere göre oldukça değerli bir bedenim olduğunu söyleyebilirim. Kanımı emen her sineğe elbette saygım var. Ruhumu emen, hayallerimi baş aşağı eden, somut tokatlar, soyut yaralar, imalar, aşağılamalar ve haksızlıklara karşı parçalanmış duygulara göre nedenli bir istek sinekler için kan emmek. Düşünmeye çalışıyorum bazen. Bazen düşünebildiğimi varsayıyorum sadece, parçaları eksik bir çok duyguya sahibim. Nefret kelimesini 6 harfe sığdırmak ne büyük başarı, oysa hissetirdiği duygunun tarifini anlatabilecek kelimeler yetmezken. Yıkılan kaç hayal için bir gerçekliğin yüzüme vurulacağını bilmezdim eskiden, acı olan gerçekler değildi aslında, bilirdim ki hayallerimi taşıyan bedenim yorgun düşmüştü bir süre. "Kalk" dedim kendime uykuya çeyrek kala, zihnim buharlaşmaya hiç bu kadar yakın olmamıştı oysa, damarlarımın çatlaması için büyük bir suikast planı vardı kanımın. Dünya, hızına yetişemezdi beynimdeki bu döngüye. B+ pozitif kanın bedendeki iktidarına son verilmişti 16 metre karelik bir odada. Kanımdaki muhaliflerin demokrasisiydi bu. Sayılmayan tek sandık, 6 yaşında diz kapaklarını sımsıkı tutan çocuğun Tanrıdan tek duasında saklıdır. Sahi Tanrı demişken; Tanrılarda insanlara borçlu olabilir.Ama bu dünyada ödeyebilecekleri kadar güçlüler mi işte onu bilemem. 07.06.2023 Cihat İNCE
Reklam
698 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.