Beş Antik Yaşlı, Geçit'in her zaman açıldığı yerin etrafında toplanarak ölülerin dilinde yüksek sesle neşeli bir şarkı söylemeye başlıyorlar. Yagalar, yaşamla dolana kadar odaya akın ediyorlar El çırpıyor, ayaklarını yere vurup dans ediyor ve birbirlerine yemek tabakları ile kvass bardakları uzatıyorlar.
Minik beyaz çiçeklerden oluşan bir kolye boynuma doğru düşüyor ve başımı kaldırdığımda evin her yerine çiçeklerle dolu sarmaşıkların yayıldığınu görüyorum. Kirişlerden çıkıyor, havada sallanıyor, duvarlardan aşağıya doğru sürünüyor ve şömine rafıyla mobilyaların üzerlerinş kaplıyorlar. Yagalar beni Geçit'e doğru itiyor ve ben ilerledikçe etrafımda nazikçe kıvrılan sarmaşıklar ve çiçekler beni eve bağlıyor. Evin mutluluğunu içimdeki bir sıcaklık gibi hissediyorum.
Fakat bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde... Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk..
Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin. Şarkı söyleyip dans edin birlikte, eğlenin ama yalnız başınıza olun ikinizde.
Hatta aynı müzikle titreseler de ayrı duran telleri gibi lavtanın. Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. Çünkü bir tek Hayat'ın avucuna sığar yürekleriniz.
Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. Hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.