Büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz.
Afrika sözünde söylendiği gibi, “O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor.”
Kemal Sayar, daha akıllı telefonların, daha hızlı internetin ve daha hızlı otomobillerin çağında yaşayan bizlere, üzerinde “Yavaşla!” yazan bir tabela gösteriyor âdeta. Hatırlamanın, o geniş şimdide yani anda olmanın, yavaşlığın keşfi ve keyfini sürmenin erdemleri üzerinde düşünmeye çağırıyor bizi. Herkesin zamansızlıktan yakındığı bu çağda; hız yapmanın zaman kazandırmadığını, o hızla benliğimizden, sevdiklerimizden ve biricik hayatımızı duyumsayarak yaşamaktan uzaklaştığımızı anlatıyor. Modern hayatın baş döndürücü hızından uzaklaşmak ve sevdiklerinin gözlerinin içine bakmak isteyenler için, bir kılavuz kitap.
"Gerçekten hayatın anlamı ve ondan ne istediğimiz üzerine başka şeylere oranla o kadar az zaman ve enerji harcıyoruz ki. Hiçbir arayışın içinde değiliz. Nasıl denk gelirse öyle yaşayıp gidiyoruz. Bir yandan acı çekiyoruz bir yandan ölüyoruz ama diğer yandan her şeyi olduğu gibi kabul ediyoruz. Çok doğru, hayata dair düşünce ve onunla olan ilişkilerimiz değişmediği sürece hiçbir şey değişmeyecek. Çok açık."
Merhabalar.
Söyleşi tarzında ilerleyen kitapta dönemin zorlukları, şartları, olayları hakkındaki görüş ve düşünceleri, eleştirilerini okuyoruz. Ders almadığımız ve bu gidişatla da ders alamayacağız gözüküyor. Hiçbir şey değişmemiş. Değişen tek şey şu olabilir ki daha kötüye gitmişiz ve koşaradım gidiyoruz.
Bir arkadaşım var. Boş yere para harcamada dünya birincisi. Pikniğe gidiyoruz her yer çiçek, güzel durur diye çiçekçiden çiçek almış. Yolda kendine sürekli sürpriz yumurta alıyor değişik biri
Sosyal ilişkilerin insanlar için önemi o kadar büyüktür ki, sosyal ilişki eksikliği, sağlık açısından sigara kullanımı, yüksek tansiyon, obezite ve yetersiz fiziksel aktiviteyle yarışacak düzeyde bir risk faktörü oluşturur.