Moralim bozulunca bir Ömer Seyfettin hikâyesi okuyorum ve kendime geliyorum. Daha önce ismini hiç duymadığım bir hikayesini okudum. Hiç güleceğim yoktu doğrusu. Gülmeye ihtiyacım olan o anda bana çok iyi gelmişti.
Size de bu hikâyeyi okumanızı tavsiye ederim : Ömer Seyfettin Gizli Mabed
Ben Deli Değilim! (Öykünün tamamı)
Ben deli değilim, benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar. İnsanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir! Sanırdım, yanılmışım. Delirmeye bile hakkınız yok burada. Tımarhane delirme hakkının kutsandığı mabed değil midir? Değilmiş. İnsan tımarhanede bile delirme hakkını elde edemiyorsa ölsün daha iyi. Ben size ve kendime
Dün Sermet'in takdim ettiği bir Türk'le bu İstanbul'un en meçhul yerine geldim. Meğerse Jackques Casanova, Pierre Loti filan konaklarla yalıların selamlık dairelerinde birer kahve içmekle Şarkı gördük sanıyorlarmış. Asıl Şark görünmeyen tabakalarda...
Önsöz
Enok’un Kitabı[1] dinler tarihinin en ilginç metinlerinden biridir. İçinde anlatılanlar birçok kişiye bir bilimkurgu kitabı okuyor izlenimi verse de Enok’un Kitabı, Yahudi mistisizminin temel taşlarından biridir.
Enok’un Kitabı, önceleri bizim “Eski Ahit” ya da yanlış olarak “Tevrat” diye adlandırdığımız Tanah’ın[2] Apokrif kitaplarından biri
Sayfa 1Kitabı okuyor
ÖMER SEYFETTİN VE YÜREKLERİ SIZLATAN HAZİN SONU !!!
Çocukluğumuzda kitaplarını okurken küçük bedenlerimize merhameti, sevgiyi,duyarlılığı tanıştıran,
“Kaşağı”, “Falaka” gibi meşhur öyküleri ile büyüdüğümüz Ömer Seyfettin’in ölüm yıl dönümü.
Otuzaltı (36) senelik kısacık ancak muhteşem hayatına yetmişten fazla eser sığdırmış bir büyük edebiyatçı,
düşünce insanı.
Ancak ne yazık ki sonu
bu
Evladını cephede kaybeden bir Alman Anne'ye, Mehmet Akif Ersoy'un teskini.
" Boşalmasıyla o esnâda üç beş iskemle,
Oturdu karşıma bir kır sakallı âdemle,
Ridâ-yı mâteme girmiş felâket arkadaşı;
Sevimli bir de küçük kız... Ya beş, ya altı yaşı.
Reîs-i ailenin pek vakûr olan hüznü,
Biraz da reng-i tecellüle kaplıyor yüzünü.
Kadın da öylece göstermek istiyor temkîn;
Sönük nazarları lâkin bükâ kadar
