metni bilim kurgu olarak okumadım. Daha doğru bir ifadeyle ben o şekilde almadım, metni o etiketle okumadım. Eğer öyle olsa okuyamaz, şu andaki kadar sevemezdim.
Neyle karşılaşacağımı bilmeden kitabı elime almam, normal people izlerken bir karakterde görmemle kitabı okumaya karar vermem bir oluyor, sanırım aldığım zevki birkaç misli arttırdı. Kitabın ne anlattığını bilmeden okumam, sanırım, yazarın küçük imaları, anları anlatma becerisi, okuyucunun da buna karşılık sorularla kendi kendine icat ettiğini düşündüğü sorularla baş başa kalması, kitapla ilgili okuduğum yorumlarda hiç karşılaşmadığım, tekinsizlik hissiyle anlatmasıyla birleşerek tarifi güç bir keyfe ulaştı. Bu hem edindiğiniz haz hem de metnin aktaracaklarıyla ilgili somut, fiziksel birtakım olayların gerçekleşmesini beklentimi yukarı çıkardı.
Zamanla, eserin genel ruh hali tarafından ele geçirilip, neler olacağıyla ilgili pozitif beklentimin düşmesi, kitaptan beklentiyi de -en azından bence- farklı bir yöne çevirmiş oldu.
Bilmiyorum, evet koşulları değiştirmek istesinler, en azından denesinler istedim. Yine de neyi neden yapmadıklarını ya da yapmaya teşebbüs dahi etmediklerini de anladım. Yazar beni nereye isterse oraya götürdü ben de peşine takıldım. Yazar demişken, yine uçan kaçan arabalardansa, insanlığın aldığı hal ve şeklin, etik ve ırksal düzlemden bir gelecek tasavvur etmesini de çok sevdim. Herkesin seveceği bir kitap olmayacağını anlayabiliyorum ama ben, Kathy ile beraber rüzgarlı yağmurlu havalarda yollarda, bakıcılık yaptığı koridorlarda gezmekten büyük keyif aldım.