Dag Solstad ilk kez okuduğum bir yazar. “Mahcubiyet ve Haysiyet” de okuduğum ilk kitabı.
Mahcubiyet ve Haysiyet benim için kitabın içinde bir başka kitaptan alıntı yapılan şu cümle ile özetlenebilir: “
Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.”
Edebiyat öğretmeni Elias Rukla’ya huzur veren şey Eva Linde’ye duyduğu sandığı aşktı. Onu elde ettiğinde de aslında onu kaybettiğini anladı. Kaybettiği şey ile birlikte de tüm hayatını sorgulamaya başladı.
Olaylar silsilesi bekleyenleri asla sarmayacak ancak durum, karakter analizi seven okurlar muhakkak sevecektir.
Uzun zamandır bu kadar güzel hislerle örülmüş bir kitap okumamıştım. Boğaz’dan kayıklarla geçerken sevgililerin birbirini görme heyecanı, o görebilme ihtimalinin anlatımı, musikinin güzelliği, eski İstanbul…
Abdülhak Şinasi’nin buna rağmen o dönemde bozulan bir şeylerden şikayet eder oluşu beni şu dönemde düşündürdü. Abdülhak Şinasi Hisar şu dönemde yaşasa ve şimdiki İstanbul’u, şimdiki müzikleri, şimdiki aşkları görse neler hisseder ne kadar perişan olurdu, diye düşündüm. Ben de deliler gibi o dönemin İstanbul’unda yaşamayı istedim.
Müthiş bir kitap edebiyat severlerin mutlaka okuması gerekir.