Adolfo Bioy Casares, Latin Amerika edebiyatının en önde gelen yazarlarından biridir. Buna rağmen Türkiye'de yalnızca 3 kitabı (1'i Borges'le birlikte takma isimlerle yazdıkları
Morel'in Buluşu isimli kitabı ile tanınan Casares'in yazım tarzı bir hayli ilginçtir ve bizzat Borges tarafından 20. yüzyılın en iyi yazarları arasında gösterilmektedir. Borges bunu dostluğundan bağımsız olarak söylediğinin altını çizer zira Borges'in çok iyi bir okur olduğu bütün dünyanın kabul etmiş olduğu bir gerçektir.
Yazarın Türkiye geçmişi ise ne yazık ki iç açıcı değil. Farklı dönemlerde, 3 farklı yayınevinden çıkan Morel'in Buluşu romanı ne yazık ki beklenen ilgiyi görememiş ve her seferinde sahafların tozlu raflarına terk edilmiştir. Kitabın muazzam kurgusu ve anlatımı olduğu düşünüldüğünde edebiyatseverlerin harika bir romandan mahrum kaldıklarını söylemek mümkün. Ne yazık ki çok az bir okur Casares'in edebi gücünün farkında.
Türkiye'de yayımlanan bir diğer kitabı ise "Bir Fotoğrafçının La Plata Maceraları"dır. 2005 yılında 6:45 Yayınları tarafından çevrilen kitabın günümüzde güncel bir baskısı bulunmuyor. Kitabı okuyan kişi sayısı ise doğal olarak bir hayli az.
1989 yılında yayımlanan bu kitap, yazarın daha olgun bir döneminde kaleme alınmasına rağmen, Morel'in Buluşu'nun başarısını yakalayamamış ve onun gölgesinde kalmıştır. Fakat yine de bildik Casares tarzının hissedildiği kitap hoş bir okumalık vaat ediyor.
Küçük bir kasabada mesleği fotoğrafçılık olan Almanza, bir iş nedeniyle bölgenin en büyük şehri olan La Plata'ya gider. Şehre vardığı ilk andan itibaren biz de Almanza'ya eşlik ederiz ve şehirde yaşadığı tüm olaylara onunla birlikte tanıklık ederiz. Yoğun bir kasvetin hissedildiği şehirde Almanza'nın karşısına çıkan insanlar da değişik özelliklere sahiptirler.
Juan Lombardo isimli yaşlı bir adam ile kızları Julia ve Griselda'yla tanışan Almanza, bir pansiyonda polis memuru arkadaşı Mascardi'yle birlikte konaklamaya başlar. Bir yandan fotoğraf çeken ve şehri tanımaya çalışan Almanza bir yandan da bu sıra dışı aileyle vakit geçirmeye devam eder. Karakterleri ve şehri tanıma maceramız ne yazık ki kısa sürelidir ve Casares aklımızda soru işaretleri bırakarak bitirir romanını.
Bir Fotoğrafçının La Palata Maceraları'nı okurken edebiyat tarihinden bazı güçlü romanları hatırlamak mümkün.
Innsmouth'un Üzerindeki Gölge isimli gotik novellası ise şehrin tekinsizliğini düşündüğümüzde aklımıza gelen bir diğer eser.
Fakat tüm bu romanlardan daha fazla benzediği bir roman varsa o da şüphesiz
Büyücü'dür. Juan Lombardo karakteri Conchis'i hatırlatırken, Don Juan'ın kızları da Büyücü romanında adada bulunan kızları hatırlatır. Romanın baş karakteri Almanza ise şüphesiz akıllara Büyücü'nün kafası karışık karakteri Nicholas Urfe'yi getirir.
Özetle, Latin Amerika edebiyatından güzel eserler okumak isteyen herkesin tercih etmesi gereken bir yazardır Casares. Ama eğer bulabilirseniz önceliğiniz Morel'in Buluşu olmalı. Bu romanı da yine gönül rahatlığıyla önerebilirim.
