Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

104 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Sessizliğin En Gürültülü Hali ve Erken Bir Veda: Saygı Duruşu
ㅤ Sizi Stella Peterson adına bir dakikalık
Saygı Duruşu
Saygı Duruşu
’na davet ediyorum. “Üzerimizde yalnızca mayolarımız vardı, yan yana yatıyorduk ve sırtını okşuyordum. Yüzme yarışına neden katılmak istemediğini sorduğumda, 'Çok basit Christian,' dedi. 'Kazanmaya hakkım yoktu. Diğerlerinden çok daha üstünsen, oyunun dışında kalmalısın, bedelsiz bir galibiyet adil olmaz.' Ona hak veremedim, bu tavrını fazla kibirli ve küçümseyici bulmuştum. 'Üstünlük insanın kendi emeğiyle elde ettiği bir şeydir. Hak edilmiş bir mülkiyet,' dedim Gülümseyerek iç çekti: 'Ah Christian, koşullar eşit olmalıdır, uygun bir sonuç almak istiyorsan, koşulların eşit olması gerekir.'” (s. 43) Koşullar hep eşit mi olmalıdır, Stella? Her konuda yani? Peki ya aşkta? Üzgünüm ama sana katılamıyorum bu konuda maalesef. Aşk şartlar ve koşulları göz önünde bulundurmaz, toplumsal kodları umursamaz. Başına buyruktur ve kaçınılmazdır. Hiçbir şeyi göz etmez, etmemelidir. Ederse o aşk değildir zaten, değil mi? Koşulları boş versene Stella, en azından aşk konusunda yani. Sevmek ve sevilmek, seni anlayan birilerinin var olduğunu bilmek, vücuduna dokunduğunda tüm dünya uğraşlarının ağırlığını unuttuğun bir insanın yanında olması, onun yokluğunda dahi rahatsız edici sessizliğin eşliğinde onu tüm içtenliğinle sevebilmek, güzel hatırlayabilmek… Güzel duygular değil mi, Stella? Tıpkı Christian ve senin arandaki duygular gibi. Ama saygı duruşundayız, hem de senin için biliyor musun? O yüzden sessiz olmalıyız. Hem zaten unuttuğumuz bir şey var, susmak bazen en iyisidir: ''Çünkü bazı şeylerin dile getirilmesi, sona ermesi tehlikesini getirecekti beraberinde.'' (sf. 102) Çağdaş Alman Edebiyatı’nın önemli isimlerinden biri olan
Siegfried Lenz
Siegfried Lenz
, bu novellasında bizi Baltık kıyısında bir balıkçı kasabasına davet ediyor. Hikâyenin sekansı kasabada 25 yaşında yeni bir İngilizce öğretmeni olan fakat bu genç yaşına rağmen bir kazada hayatını kaybeden Stella Peterson’ın cenaze töreni ve ona ithafen gerçekleştirilen bir saygı duruşu ile başlıyor. Biz de Stella’yı anmak için o kalabalığın arasında bulunuyoruz. Tüm sessizliğin ortasında, herkesten daha sessiz duran, duruşundan bile Stella’nın yokluğunun onda tesiri geçmeyecek bir yıkıntı bıraktığını anladığımız birisi var… Bakışlarında müthiş bir yeis var o gencin, nefes alışverişi bile onu ele veriyor. Christian… Sessizliğin içinde çığlık çığlığa sussan da ne faydası olabilir ki, değil mi? Christian, 18 yaşında bir lise öğrencisi ve İngilizce öğretmeni Stella ile aralarında duygulu ve olabildiğince yalın bir aşk ilişkisi var. Hayali kodlanmış toplumsal yargılara rağmen bu ikili birbirlerini çok seviyorlar ve gayet romantik bir ilişki yaşıyorlar, tabii ki ulu orta olmamaya dikkat ediyorlar bu hususta. Aralarındaki nahif ve saf ilişki şahsen benim çok hoşuma gitti ama yine de sessizliği bozmamakta fayda var, çünkü: ''Söylemediklerimiz, söylediklerimizden çok daha önemli sonuçlar doğurur bazen.'' (s. 58) Lenz, yarım kalan bir aşkın, heba olan duyguların tercümanı olarak çıkıyor karşımıza ve ince ince işliyor her şeyi bu kısa romanında. Ölen birinin ardından yakılan bir ağıt ve kelimeler kelimelere eklendikçe artan melankolik bir ton. Pişmanlık ve üzüntü içinde gidenin ardından kalabalıklar içinde yalnız kalan bir seven. Bu saydığım özellikler ve konu bakımından Lenz’in eserini Fransız yazar
Edouard Leve
Edouard Leve
’in
İntihar
İntihar
kitabına benzettim. Bu kitapta da yine intihar eden bir arkadaşının ardından ona seslenen birinin cümlelerini okuyoruz. Eğer bu tarzı seviyorsanız ve kendinize yakın buluyorsanız, mutlaka okumanızı öneririm. Hatta biraz daha ileri giderek çok beğenerek okuduğum ve kitabın hissettirmek istediği duyguları da yansıtan bir incelemeyi de önermek istiyorum: #100444179. Ayrıca Lenz’in karısının vefatından sonra böyle bir eser kaleme aldığını bilmek de anlatıda ihtiva eden duyguların, hislerin anlaşılmasında faydalı olacaktır. Fakat ben yine de sükûnet hakkımı kullanıp, sessiz kalmaya devam ediyorum. Sözü Christian’ın düşünce kıvrımlarına bırakıyorum ve kendisinin bu yarım kalan aşk hakkındaki düşüncelerini paylaşıyorum sizinle: ‘’Yaşanmış olan, her şeye rağmen yaşanmıştı ve sürüp gidecekti: ben ise bir acının ve bu acıya ait bir korkunun eşliğinde artık geri gelmesi imkânsız olan ne varsa bulmaya çalışacaktım.’’ (s. 99) Yarım kalan hikâyenin başrollerinden biri İngilizce öğretmeni olunca haliyle İngiliz Edebiyatı da anlatının kaçınılmaz bir misafiri oluyor. Stella, öğrencilerine sürekli bir şekilde
George Orwell
George Orwell
’in
Hayvan Çiftliği
Hayvan Çiftliği
ve
Mark Twain
Mark Twain
’in
Huckleberry Finn'in Maceraları
Huckleberry Finn'in Maceraları
kitaplarından bahsediyor. Ayrıca Stella’nın en sevdiği başucu yazarı
William Faulkner
William Faulkner
ve Christian’a okumasını önerdiği kitabı ise
Ağustos Işığı
Ağustos Işığı
. Tabii ki bu kitapların seçimi de tesadüfi değil, basit bir metinle karşı karşıya değiliz çünkü. Her detay ince düşünülmüş. Savaş sonrası Alman toplumunun demokratik ve liberal yapısını göz önünde bulundurduğumuzda seçilmiş bu kitaplar ayrı ayrı anlam kazanıyor hikâyenin iç dünyasında. Ayrıca eserlerde kullanılan şarkı ve sanatçı isimleri de benim çok hoşuma gidiyor çünkü kullanılan bir şarkı dahi boşa seçilmiş değildir. O şarkının mutlaka anlatmak istediği bir şeyler, özgür bırakmak istediği bir derdi vardır. Tıpkı
Edouard Leve
Edouard Leve
’in
İntihar
İntihar
’ında olduğu gibi bu kitapta da birçok şarkı ve sanatçıya değiniliyor. Johann Sebastian Bach ve Frank Sinatra bunlardan sadece ikisi. Hatta kitapta geçen bir şarkıyı da paylaşayım yeri gelmişken: youtu.be/C1AHec7sfZ8 ‘’Deniz külleri hızla içine çekti, geride hiçbir iz kalmadı, hiçbir kanıt; sadece sessiz bir yok oluş duygusu, vedanın grameri.’’ (s. 98) Tüm süslerden arındırılmış bu yarım kalan aşk hikayesinin hoşunuza gideceğinden şüphem yok, bence bir şans vermelisiniz. Ben büyük bir keyifle okudum, her ne kadar ilk 20-30 sayfa olayın içine girmekte zorlansam da kitabın ilerleyen sayfalarında ‘’keşke daha uzun olsaydı.’’ dedim ve içim buruk bir şekilde kitabın kapağını kapattım. Bu kadar büyük bir keyif almamın ana nedenlerinden biri tabii ki de çeviri:
Ayşe Sarısayın
Ayşe Sarısayın
. Sarısayın, bu denli katmanlı bir anlatıyı kusursuza yakın bir şekilde bizlere sunmuş ve çevirmen notlarıyla anlaşılır bir okuma tecrübe etmemizi sağlamış, bu yüzden teşekkür etmeden geçmek gerçekten saygısızlık olurdu.
Siegfried Lenz
Siegfried Lenz
’den çevirdiği bir diğer kitap olan
Almanca Dersi
Almanca Dersi
ile 2012’de ‘Dünya Kitap Yılın Çeviri Kitabı’ ödülüne layık görüldüğünün de altını çizmekte fayda var. Ben, şimdi tüm sessizliğimle bu incelemeye son veriyorum.
Saygı Duruşu
Saygı Duruşu
, acı dolu bir sondan geriye giden, deniz kokusunu ve ilk aşkın büyüsünü taşıyan kısacık bir roman. Keyifli okumalar.
Saygı Duruşu
Saygı DuruşuSiegfried Lenz · Can Yayınları · 2020172 okunma
··
4.832 görüntüleme
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Bolca kitaptan ve müzikten bahsetmişken film uyarlamasından da bahsetmemek olmaz. Şöyle güzel görünen bir uyarlaması var: youtu.be/fbwUwpQtwS4 Gerçekten şu 3 dakika bile o kadar etkileyici ki... Fakat ülkemizde hiçbir şekilde filmin uzun metraj haline ulaşımı mümkün değil... :D sad.
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Kitabın -bir önceki yorumda da belirttiğim- film uyarlamasını az önce izledim. Gayet başarılı bir uyarlama olmuş, adeta kitabı ikince kez okuyormuş hissine kapıldım. Oldukça güzel ve bir o kadar da hüzünlü... Canım Stella, canım Christian... 💔 İlgilenenler için, Filmin linki: 0123movie.stream/movie/schweigem... Maalesef orijinal dili almanca ve sadece ingilizce altyazı mevcut, onu da vereceğim siteden indirip video kaynağına ekliyorsunuz. Altyazı linki: subtitlevid.com/movies/400554/s... Yapamayan olursa, yardımcı olabilirim. İzleyeceklere keyifli seyirler. ^^
Bertha Mason okurunun profil resmi
Canım sıkıldıkça birkaç kere okuyacağım bunu.Her incelemende çıtayı biraz daha yükseltiyorsun, beni de gaza getiriyorsun :D
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Ahahah teşekkür ederim Bertha. Hoşuma giden kitapları herkes okusun istiyorum... :D Okursan yorumlarını da bekliyorum ayrıca. ^^
2 sonraki yanıtı göster
Mina okurunun profil resmi
Ellerine, emeğine sağlık. Çok güzel olmuş, incelemelerini zevkle okumaya devam edeceğim belli ki!🌸😍
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum Mina. Umarım öyle olur. ^^ 🌼
kayıpgalaksi okurunun profil resmi
Hoş bir inceleme olmuş. Emeğinize sağlık.. ben de mutlaka okuyacağım bu novellayı.. Özellikle Sinatra'dan bir parça dinleyince :)
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ediyorum. Bir günde bitebilecek kadar kısa ve akıcı zaten. Ama mutlaka daha fazla Sinatra parçalarıyla desteklenmeli. :)
N. Asil okurunun profil resmi
Muhteşem bir inceleme👌🏻 emeğinize sağlık ✨
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.