Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Korkutucu Derecede Mantıklı ve İnandırıcı Bir Kehanet Hikâyesi
‘’Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz. Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, bir zamanlar rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırmaya başlar. Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile, insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.’’ (s. 103) Evinin yanı başına bomba düşen insanlar, tozun toprağın içinde gözyaşlarına boğulan çocuklar, yeşilliğe ve temizliğe hasret toplumlar, vahşice katledilen hayvanlar, adaletsizliğin içine gömülmüş bir insan ırkı… Bu Dünya’nın tüm iğrençliklerini unutun, bunların hiçbiri artık yok! İşte, Hükümdarlar bize bu unutuşu vadettiler; unutuşu ve bir daha hatırlamayışı… İşte, Hükümdarlar bize bu yükselişi vadettiler; yükselişi ve son hızla düşüşü… 20. yüzyılın son çeyreğiydi. Tam olarak hatırlamıyorum fakat benden bir tahminde bulunmamı isteselerdi ‘’1975’’ derdim. Teknoloji alanında atalarımızın daha önce tahayyül bile edemeyeceği bir seviyeye gelmiştik ve nihayet onların başaramadıkları arzularını, ortak arzumuzu, gerçekleştirecektik; Dünya’nın ötesine yani diğer gezegenlere ulaşacaktık. Akıllardaki tek soru SSCB’nin mi yoksa ABD’nin mi Ay’a ilk adımı atacağıydı. Bizim inancımız tabii ki tamdı fakat Rusya son zamanlarda her zamankinden daha hararetli bir çalışma yürütüyordu. Atomik cihazlar üretmiş, gerekli motor testlerini yapmış ve hatta Baykal Gölü’nün kıyısında bir uzay gemisi bile inşa etmişlerdi ama unuttukları bir şey vardı. Biz onlardan önce hedefe varacaktık; her zamanki gibi… Bir hafta sonra Ay, ABD’ye kucağını açacaktı. Oraya da hakkaniyetli adaletimizi götürecektik, çok ama çok az kalmıştı… Sadece yedi gün… Maalesef biz böyle düşünürken, tam da her şey hazırken şehirlerimizin üstünde devasa büyüklükte gizemli uzay gemileri belirdi. New York, Londra, Paris, Moskova, Roma, Cape Town, Tokyo, Canberra... Hepsinin üzerinde, şehrin en ücra köşesindeki farenin bile görebileceği, hatta bir körün bile görebileceği uzay gemileri… Tüm çabalarımızın beyhude olduğunu, emeklerimizin hepsinin çöpe gittiğini o dakikada anladık. Çaresizliği iliklerimize kadar hissettik. Bizden her anlamda daha da üstün bir ırk… Onlar gelmişti… Hükümdarlar! ‘’İnsan ırkı artık yalnız değildi.’’ (s. 13) Yüzlerini bize göstermeden, şehirleri kapatan uzay gemilerinden inmeden bizimle iletişim kuruyorlardı. Aramızdan bir elçi, bir aracı olarak beni seçtiler. Karellen diye bir uzaylı, bir canavar, bir tanrı artık her neyse bana yüzünü göstermeden birtakım malumatlar veriyordu ve ben de bunu Dünya basını ile paylaşıyordum. Korku, önyargı ve merak insanın içinde öyle girift bir haldeydi ki ne hissedeceğimizi bile bilmiyorduk. Karellen, bize insanlığın sefaletini sona erdireceklerini ve artık onu refaha kavuşturacaklarını söyledi ve açıkça bize işbirliği teklif etti. Kontrolü ele alacak, teknolojik ve kültürel alandaki gelişmelerimizi durduracak fakat bizi huzura erdirecekti. Eğer anlaşmaya uyarsak savaşları durduracak, tüm düşmanları barıştıracak, toplumları birleştirecek, kıtlığı bitirecek, vahşeti sona erdirecek ve insanlığı yükseltecekti. Zamanla kabullendik; çoğu insan Dünya’nın Hükümdarların kontrolünde olmasından memnun görünüyordu. Tabi ki aramızda direnenler de vardı. Örneğin; iç savaşın hâkim olduğu Güney Afrika Cumhuriyeti bu işbirliğine yanaşmıyordu, beyazlara karşı ırkçılığa, şiddete ve hoşgörüsüzlüğe devam ediyordu. Hükümdarlara inanmıyorlardı. Karellen ise ülkenin tam üstüne geçip, güneşlerini kapatarak onları uyardı. Gündüz vakti yarım saat boyunca karanlıkta kalan ülke için bu uyarı yeterli olmuştu. Ertesi gün Güney Afrika Hükümeti beyaz azınlığa tüm medeni hakların tanınacağını duyurdu. Birkaç istisna dışında insan ırkı Hükümdarları doğanın bir parçası olarak kabullenmişti. İnsanların çoğu günlük hayatına devam ediyordu, bense ayda bir iki kez Karellen’a olan biteni rapor ediyordum. Dünyamız sonunda yaşanılır bir hal almıştı, savaşlar ve kıtlık sona ermişti, herkes mutluydu. Fakat takdir edersiniz ki insanın bilinmeze duyduğu sonsuz korku ve merak içimizi yiyip bitirmeye başlamıştı… ‘’Merak, insan ırkının en baskın özelliklerindendir. Sonsuza dek karşı koyamazsın.” (s. 25) Merakımız üstün geldi. Amaçları neydi bu Hükümdarların? Bunca iyiliği bize neden yapıyorlardı? Dünya’daki neredeyse bütün sorunlara çözüm bulmuşlardı ama bunun arkasında iyi niyet mi vardı yoksa kötü mü? Bize neden yüzlerini göstermiyorlardı? Bilinmeyen ve görünmeyen bir şeye nasıl körü körüne inanacaktık? Ya amaçları bizi kolonilerine katıp kaynaklarımızı sömürmekse? Neden uzaya gitmemizi, teknolojik ve kültürel anlamda gelişmemizi istemiyorlardı? Biz neden yıldızlara hükmedemiyorduk? Bilmiyoruz, hiçbir şey bilmiyoruz! Gözümüz kör olmuş, hiçbir şey görememişiz. Meğer insanoğlu ne sefilmiş… Kimse neyi amaçladıklarını bilmiyordu; kimse insanlığın nasıl bir geleceğe sürüklendiğini tahmin edemiyordu. (s. 30) Artık ortada son derece ruhsuz, sıradan ve kültürel açıdan ölü bir Dünya var. (s. 162) Yukarıda okumuş olduğunuz ve herhangi bir spoiler içermeyen satırlar Hükümdarların ‘’aracı’’ olarak seçmiş olduğu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Rikki Stormgren’in ağzından, hikâyenin başlangıcı ve gidişatı hakkında bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. Şimdi kendi görüşlerime geçebilirim. Kaderimizi kendimiz belirlemeliyiz. İnsanlığın işlerine karışılmamalı artık. (s. 18) 1917 yılında dünyaya gelen İngiliz mucit ve bilimkurgu yazarı Sir Arthur Charles Clarke -bildiğimiz adıyla
Arthur C. Clarke
Arthur C. Clarke
- tam olarak 1953 yılında yayımlıyor Çocukluğun Sonu adlı eserini.
Robert A. Heinlein
Robert A. Heinlein
ve
Isaac Asimov
Isaac Asimov
ile birlikte, bilimkurgunun ‘’üç büyük yazar’’ından biri olarak kabul edilen Clarke, üstün hayal gücü ve yazma yeteneği ile tam anlamıyla bir fütüristti. Edebiyatla bilimkurguyu harmanlayarak ve felsefe, din, insanlık, medeniyet, evrim gibi kavramları aynı potada eriterek dimağlarımıza birçok eser sunmuştur.
2001: Bir Uzay Destanı
2001: Bir Uzay Destanı
,
Rama’yla Buluşma
Rama’yla Buluşma
gibi günümüzde de hala çokça bilinen eserleri yazmıştır. Ama onu asıl üne kavuşturan eseri ise
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun Sonu
olmuştur. Yine bu eserinde de ortaya birtakım kehanetler zinciri ve insanın geleceği hakkında varsayımsal senaryolar koymuştur. Okuyunca gerçekleşmesi imkânsız görünen birçok olaylar silsilesi yer alır Clarke’ın kitaplarında. Saçma öngörüler ve olasılıksız hayaller olarak görünen fikirleri birçok kişiler tarafından dalga konusu bile olmuştur. Lakin bu tavırlar, 1950’lerde insanların gelecekte internet çağında yaşayacağını, uydular yardımıyla bir şeyin konumunun kilometrelerce uzaktan izlenebileceğinin, robotik cerrahinin, bunlar gibi birçok öngörünün gerçekleştiğinin ve en son gülenin Arthur C. Clarke olduğunun önünde bir engel teşkil edememiştir. Her zaman söylediğimiz gibi; bilimkurgunun geleceği tahmin etmek gibi bir görevi yoktur fakat takdir edersiniz ki günümüzde teknoloji ve bilim alanında en çok başvurulan kaynaklar arasında bilimkurgu edebiyatı üst sıralarda yer almaktadır. ‘‘’Yeterince gelişmiş bir teknoloji büyüden ayırt edilemez.’’ –Arthur C. Clarke
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun Sonu
’nda aynen Clarke’ın da belirttiği gibi, insanlık tam olarak uzaya çıkmak üzereyken bir anda kendilerinden binlerce kat gelişmiş bir teknolojiye sahip gizemli bir ırk ile karşı karşıya kalıyor (Zihninizde görsel olarak canlandırabilmeniz adına kitabın İngilizce edisyonunun kapağını bırakıyorum: pin.it/72CHpPu). Klasik ‘’dünya dışı varlıklarla iletişime geçme’’ temasını farklı olarak ele alan Clarke, bu uzaylı istilasını ‘’dostane bir işgal’’ olarak tasvir ediyor eserinde. Hükümdarlar insanlara ikircikli bir ütopya vadediyor; Dünya’nın tüm sorunlarını ortadan kaldırıp insanlığı rehavete kavuşturacaklar, karşılığında ise insanlığın teknolojik ve bilimsel anlamda gelişimini durduracaklarını çünkü insanlığın henüz buna hazır olmadığını söylüyorlar. Yeterince gelişmiş teknolojileri ile insanlığı büyüsü altına alan Hükümdarların reddedilme ihtimalleri kalmıyor bu durumda. İnsanlığın kültürüne ve kimliğine mâl olacak olan bu barışçıl istila, insanların evrimini tamamlamasına ve yükselişlerine neden olacaktır. Hem de nasıl bir yükseliş… Balmumundan kanatlarıyla ve zevk sarhoşluğuyla Güneş’e doğru uçan Daedalusoğlu İkarus misali… Kitabın kapağını kapattıktan sonra bir süre kendime gelemedim. Üstünden 4 gün geçmesine rağmen henüz daha başka bir kitaba başlayabilmiş de değilim. Bir daha bu denli bir kitap okumak nasip olur mu onu da bilemiyorum. Clarke müthiş bir iş çıkarmış; yaptığı keskin dini ve felsefi eleştirilerle gönlümde taht kurdu. Gerek Karellen’ın şeytani tasviriyle, gerekse de karakterlerin ağzından yapmış olduğu eleştiriler mevcut düzende birçoğuna göre hâlâ çok aşırı ve tehlikeli. Hatta bu durumu kitabın İngilizce edisyonunun arka kapağında bile, ‘’Bu kitapta belirtilen düşünceler yazarın kendisine ait değildir.’’ diye belirtmiştir Clarke. Ama kim bilebilir, belki de bu öngörüleri de zamanı gelince diğerleri gibi gerçek olacaktır. Bizler değil fakat çocuklarımız şahit olacaktır… Sevdiğim bir iki alıntı ile bu yazıyı bitirip ardından Clarke’ı ve düşüncelerini daha iyi benimsemek isteyenler için birkaç video linki bırakacağım. İzlemenizi tavsiye ederim. "Bilim, dinin doktrinlerini çürüterek olduğu gibi, dini tümden yok sayarak da ortadan kaldırabilir. Bildiğim kadarıyla kimse Zeus’un ya da Thor’un varlığını çürütmedi, fakat günümüzde ikisinin de pek müridi kalmadı." (s. 26) ''Tamamen laik bir çağdı bu. Hükümdarların gelişinden önce var olan inançlardan yalnızca –dinlerin içinde belki de en mütevazısı olan– saf Budizm’in bir çeşidi geçerliliğini koruyordu. Mucizelere ve vahiylere dayalı mezhepler alaşağı olmuştu. Bunlar, eğitimin yükselişe geçmesiyle çoktandır kan kaybediyordu ancak Hükümdarlar bu konuda tarafsız kalmayı tercih etmişti. Karellen’e sık sık din hakkında görüşleri sorulsa da, verdiği tek yanıt, başkalarının özgürlüklerine karışmadığı müddetçe her insanın inancının kendisini bağladığıydı.'' (s. 84)
Arthur C. Clarke
Arthur C. Clarke
, bilinmezliğe, ütopya ile distopya arasındaki o ince çizgiye giden bu gemide işinin ehli bir kaptan ve sizi sorgulamalara itecek bir yolculuğa davet ediyor. Gidiş biletiniz ise sadece bu kitap. Dönüş biletini ise kitabı okuduktan sonra halledersiniz… Keyifli okumalar. ^^ • Arthur C. Clarke: İnternetin Geleceğini Tahmin Ediyor (1974): youtu.be/hte2xtcYecU • Arthur C. Clarke 1974 Yılında Geleceği Tahmin Ediyor: youtu.be/yhMuXnbF5zo
Carl Sagan
Carl Sagan
,
Stephen W. Hawking
Stephen W. Hawking
and
Arthur C. Clarke
Arthur C. Clarke
- God, The Universe and Everything Else (1988): youtu.be/HKQQAv5svkk • Arthur C Clarke'ın öngürülerinin ne kadar gerçek oldu?: youtu.be/vA54LsEfSmc
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun SonuArthur C. Clarke · İthaki Yayınları · 20213,439 okunma
··
13,5bin görüntüleme
Bertha Mason okurunun profil resmi
İncelemelerinizi hayranlıkla okuyorum ve her okuduğumda elim kolu dolu çıkıyorum bu profilden; Kitap Listemi Altüst Eden İflah Olmaz Zat-ı Muhterem Bey.Hatta bazen şey diyorum kendime “Sinem okuma şimdi, kaydet sonrasında okursun; şimdi okursan kesin okumak isteyeceksin elindeki liste bir daha sil baştan.” Ama yapacak bir şey yok, okumak tek başına böyle bir eylem :)
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
listenizi altüst etmekten mutluluk duydum, onore oldum efendim... teşekkür ediyorum güzel yorumlarınız için. :') bu kitabı mutlaka aralara bir yere sıkıştırmalısın sinem, seveceğinden eminim. ayrıca senin de yorumlarını merak ediyorum. ^^
1 sonraki yanıtı göster
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Bilimkurgunun zirve noktalarından biri Çocukluğun Sonu. İlk temas ve uzaylı janrına felsefi, dini ve siyasi açılardan bakarak yeni bir soluk getirmiş Clarke. Gelmişken kitabın 3 bölümden oluşan mini dizisini de önerip gideyim: Childhood’s End (2015) boxd.it/cYS6 imdb.com/title/tt4146128 Keyifle okudum Kayaberk, ellerine sağlık. ^^
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Kesinlikle zirve. İlk beşime rahatlıkla girdi bu eser. Bitirdikten sonra okuyanı adeta dipsiz bir kuyuya itiyor, çık çıkabilirsen. Clarke, düşünce yapısı ve kalemiyle resmen bir dahi. Dizi uyarlamasına da kitabı bitirdikten hemen sonra baktım ama beklentim çok yüksek olduğundan dolayı pek beğenemedim. En kısa sürede izlemeyi planlıyorum yine de. Ve teşekkür ediyorum yorumun için. ^^
2 sonraki yanıtı göster
Büşra Derler okurunun profil resmi
Bu kitap hakkında kafamda dönen ne varsa kelimelerinle can bulmuş gibi, kelimeler birleşip bir vücut olmuş da karşımda ve benimle konuşuyor gibi. Bu kitap böyle bir incelemeyi hak ediyordu 🥰 Kalemine sağlık 💋
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
üzerimde bıraktığı tesiri ancak böyle hafifletebilirdim. teşekkür ediyorum canım hem tavsiyen hem de yorumun için. 🥰
Melike görür okurunun profil resmi
Elinize sağlık baya ilgimi çekti okuma sırası bende
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
teşekkür ederim, keyifli okumalar diliyorum. ^^
Bu yorum görüntülenemiyor
merih okurunun profil resmi
Gerçekten dediğiniz gibi insan etkisinden kendini alamıyor. Ben uzun uzun, sindire sindire okumayı tercih ettim bu yüzden. Bıraktığı etkinin içeriğini çok iyi yansıtmışsınız elinize sağlık 👍
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Uzun bir sürece yayarak okumak çok yerinde bir tercih olmuş. Hatta bana kalırsa ikinci kez okunmayı bile hak ediyor bu eser. Teşekkür ediyorum yorumunuz için. ^^
Rumeysa okurunun profil resmi
Ben bu kitabı 2021'de okumuştum, hâlâ da etkisinden kutulamadım. İçinde geçen düşünceler, mesajlar, eleştiriler ya da öngörüler ara ara aklıma düşüyor ve kafamı kurcalamaya devam ediyor. Mükemmel bir eser gerçekten. İncelemen de çok güzel olmuş, bilimkurgu zaten sevdiğim bi alandı hevesini yeniden uyandırdın bende, teşekkürler✨🎉
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Gerçekten ben de kolay kolay etkisinden çıkabileceğimi zannetmiyorum. Clarke, birçok olguyu sorgulatıyor insana. Politika, din, bilim, felsefe, evrim... neler yazsak da eksik kalır gibi... Onca öngörüsünün yıllar sonra gerçekleştiğini görünce "neden olmasın?" diye soruyor insan kendine ister istemez. Müthiş bir eser. Ayrıca teşekkür ediyorum yorumun için. ^^
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.