Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

126 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Euripides’in Tragedyasına Goethe’nin Modern Yorumu: İphigenia Tauris’te
“Güzel zamanların anısı bize ancak verebilir Taze bir güç yeni kahramanlıklar için.” 1. Goethe Kimdir? Alman yazar ve şair
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
, 1749’da doğdu. Kültürlü bir ailede büyüyen Goethe, evlerindeki zengin kütüphaneden yararlandı ve küçük yaşlardan itibaren okumayı sürdürdü. Fransızca, Latince, Eski Yunanca gibi dilleri öğrendi ve eserleri orijinal dillerinden okumaya özen gösterdi. İlerleyen yıllarda felsefe eğitimi aldı ve bir süre de avukatlık yaptı.
Franz Kafka
Franz Kafka
’nın “hayat üzerine söylenebilecek olan her şeyi söyleyen biri” olarak tanımadığı Goethe’nin yapıtları yalnızca 18. ve 19. yüzyıl Almanya’sında değil, günümüzde dahi tüm dünyada ilgiyle okunan önemli eserler olarak varlığını sürdürüyor. “Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz, günü gününe yaşar ancak” cümlesiyle insanlığın yazılı tarihine atıfta bulunur Goethe ve geçmişini öğrenmeyen insanın günümüz dünyasında varlık gösteremeyeceğini, geleceğe de uzanamayacağını belirtir. Bilimsel düşünce, felsefe, edebiyat, resim, müzik, heykel, mimari gibi birçok farklı alanda geçmiş üç bin yılda ortaya çıkarılan her şeye hâkim olunmalı ve günümüz dünyası bu bakış açısıyla okunmalıdır. Goethe eserlerini yazarken bu motivasyonla hareket eder ve gerek romanları gerek şiirleri gerekse de diğer alanlarda kaleme aldığı eserlerde her zaman geçmişe yoğun referanslar eşliğinde sunar anlatısını. 2. Eserleri Hakkında Kısaca: “Ve neşe ve sevgi kanatlarıdır insanı götüren büyük işlere.” (sayfa 42) Geçmiş binyıllarda yaşamış milletlerin tarihine, kültürüne, mitolojisine yeterince hâkim olan Goethe’nin
Faust
Faust
adlı oyunu edebiyat ve mitolojisi sentezi olmasının yanı sıra, deneysel bir eserdir.
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in Acıları
’nda ise iki farklı karakterin gözünden aşk temasını işler. Aşık olan Werther’in çaresizliğini ve umutsuzluğunu gözler önüne sererken, sevgi, bağlılık, birliktelik, duygu gibi kavramları bir potada eritir.
Yaşamımdan Şiir ve Hakikat
Yaşamımdan Şiir ve Hakikat
ve
Doğu-Batı Divanı
Doğu-Batı Divanı
gibi eserleriyle de hem kendi yaşantısına, hem dönemin ünlü simalarının hayatlarına ve eserlerine, hem de Doğu ve Batı arasındaki asırlardır süregelen kültürel ve tarihi ilişkilere dair kapsayıcı metinler ortaya koyar. Seyahat, mektup, deneme, makale, eleştiri, inceleme ve daha pek çok farklı alanda yapıtları bulunan ve son derece üretken bir yazar olan Goethe’nin en iyi yaptığı şeylerden biri ise antik dönemlerde kaleme alınan bazı tiyatro metinlerini yeniden yorumlamak. Antik Yunan’ın en büyük tragedya yazarları arasında gösterilen ve 19 eseri günümüze eksiksiz bir şekilde ulaşmış ulan
Euripides
Euripides
tarafından kaleme alınan İphigenia Tauris’te adlı tragedya, Alman şairin bakış açısıyla modern bir yorum olarak çıkar karşımıza. 3. Euripides’in “İphigenia”sına Dair: Euripides, İphigenia’yı temel alan 2 farklı tragedya yazmıştır. İlkinde İphegenia’nın Troya’ya yelken açmak üzere bekleyen Yunan gemilerinin bulunduğu Aulis Limanı’nda başından geçenler aktarılır. Kral Agamemnon, Tanrıça Artemis’in buyruğuna uymak zorunda kalır ve kızını kurban etmeye karar verir. Bunun sonucunda Akha orduları yelken açabilecek ve Troya kuşatması başlayacaktır. İkincisinde ise İphigenia’nın son anda kurban edilmesine karşı çıkan tanrıça Artemis sayesinde kurtulmasını ve Tauris’te yaşamaya başlamasını okuruz. Karadeniz kıyısında, Kral Thoas’ın şehri Tauris’te bir Artemis Tapınağı vardır ve İphigenia, orada rahibe olarak görev almaya başlar. Ailesinden ve vatanından uzakta olduğu için özlem doludur fakat başka çaresi de yoktur. İphigenia Aulis’te tragedyasının incelemesi için bkz: #168954034 İphigenia Tauris’te tragedyasının incelemesi için bkz: #169136591 4. İphigenia Kimdir? “Yaşamak demek değildir özgürce nefes almak.” (sayfa 12) Mykene Kralı Agamemnon ve Klytaimnestra’nın en büyük kızları olan İphigenia aynı zamanda Elektra ve Orestes’in de ablalarıdır. Dramatik bir hayata sahip olan İphigenia’nın öyküsü bizzat Troya Savaşı’yla alakalıdır. Onun akıbeti ve hem kendisinin hem de Agamemnon’un alacağı kararlar bizzat Yunan halkını da yakından ilgilendirir. Tauris’te yaşamak zorunda kaldığı 10 yıldan fazla bir zamanın sonucunda da yine kendini bir çıkmazın içinde bulacaktır. Zira bu sefer de biricik kardeşi Orestes söz konusudur. Aile, vatan, din gibi kavramlar ekseninde insan psikolojisinin derinliklerine inerek anlatır öykülerini Euripides. 5. Goethe’nin İphigenia’sına Dair: Asırlar sonra ise modern Avrupa edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan Goethe alır kalemi eline ve tragedyayı kendi yorumuyla yeniden yazar. Goethe, İphigenia’nın Aulis Limanı’nda yaşadıklarını anlatmaz. O kısmı kısa bir özetle geçer çünkü asıl anlatmak istediği yer Tauris’te yaşananlardır. Orestes ve İphigenia’nın karşılaşmaları ve bunun sonucunda yaşananlar, etkileyici bir şekilde, şiirsel bir dille anlatılır. Euripides’in tragedyalarını okuduktan sonra Goethe'nin oyununa geçecek olan kişilerin de fark edeceği üzere bambaşka bir bakış açısı hakimdir olaylara ve yazarın tekrara düşmediğini görürüz.
Iphigenia Tauris'te
Iphigenia Tauris'te
'de özgün bir metinle buluşturur okurlarını Goethe. 6. Oyundaki Karakterler Hakkında: Bana dedi: "Tauris'in kıyısındaki tapınakta, Kendi isteği dışında tutulan kız kardeşi Yunanistan'a getir, Lanet üzerinden kalksın." -Orestes (sayfa 123) 5 perdeden oluşan oyunda yalnızca 5 karakter var: İphigenia, Kral Thoas, Arkas, Orestes ve Pylades. Thoas’ı ikinci babası olarak gören ve ona bağlılık hisseden İphigenia’nın tapınaktaki görevi, tanrıça Diana’ya (Yunan mitolojisinde Artemis) kurban sunmaktır. Uzun yıllardır Tauris’te olmasına rağmen aklı fikri Troya’da ve yurdu Yunanistan’dadır. Neler olup bittiğini tam olarak bilemeyen İphigenia, ailesi ve vatanının akıbetini ilerleyen sahnelerde öğrenecektir. Pylades ve Orestes ise uzun bir yolculuğa çıkmışlardır. Yolları Tauris’e düşen ikili buradan tanrıçaya ait kutsal objeyi alıp geri döneceklerdir. Tanrı Apollon'un yönlendirmesiyle çıkmışlardır bu yolculuğa ve Orestes'in geleceği için mutlaka başarılı olmak zorundadırlar. Çünkü Orestes'in üzerindeki lanetin kalkması için bu gereklidir. Sıkı dost olduklarını birbirlerine karşı kullandıkları cümlelerden anladığımız Orestes ve Plylades bu yabancı kıyıya ayak bastıklarında tekinsiz gözler tarafından da izlenmeye başlarlar. Kralın buyruğuyla tanrıçaya kurban edilmek üzere tapınağa getirilirler. Bu andan sonraki kimi diyaloglar Euripides’in tragedyasını hatırlatsa da, Goethe yine kendi imzasını atmayı ihmal etmiyor. Önce birbirlerini tanımadan iletişim kurarlar, kısa bir sonra karşısındaki kişinin Orestes olduğunu anlar İphigenia ve bir süre de o şekilde devam ettirir diyaloğu. Daha sonra ise karşılıklı olarak kim olduklarının farkına varırlar ve bu andan sonra duygusal bir hava eşik eder hikâyeye. Pylades'in de dahil olmasıyla birlikte hemen bir karara varmaya çalışırlar. Zira her an Kral Thoas adamlarıyla birlikte gelerek olaya müdahil olabilir. 7. Lanetli Soy Atreusoğulları: İphigenia kardeşinin dostu Pylades’ten Troya Savaşı’nın akıbetini öğrenir ve ölenlere dair bilgi sahibi olur. Babası Agamemnon’un ölmemiş olması için içten içe dua etse de, çok geçmeden acı gerçeği duyar. Annesi ve onun aşığı tarafından Troya dönüşünden sonra katledilmiştir Agamemnon. Buna istinaden Orestes ve ablası Elektra da birlikte hareket ederek annelerini öldürürler. Bu şekilde Atreusoğulları’nın lanetli soyu da devam etmiş olur. Euripides’in aksine Goethe’nin öykü içinde birkaç kez Atreus’un soyunun “lanetli” olduğuna vurgu yaptığını da ifade etmek gerekir. Neden lanetli olduğu ise yüzyıllar önceden başlanarak yaşanan olaylar ışığında anlatılıyor. 8. İphigenia'nın Psikolojisi ve Aldığı Karar: “Asil bir erkek, kadınların iyi bir sözüyle Her zaman büyük yol kat eder.” (sayfa 18)
Euripides
Euripides
’in en sık yaptığı şeylerden biri olan ve antik tiyatroya getirilen en büyük yeniliklerden biri olarak lanse edilen “deus ex machina” kavramını modern dünya tragedyalarında pek görmeyiz. Bir tanrı ya da tanrıçanın gökyüzünden inerek karmaşıklaşan olayları bir sonuca bağlaması anlamına gelen bu kavramı kullanan Euripides oyununu tanrı dokunuşuyla sonuca ulaştırmıştı. Goethe ise bunu karakterleri aracılığıyla yapar. İphigenia’nın psikolojisine fazlasıyla odaklanarak onun üzerinden finale ulaştırır öyküsünü. İphigenia, tıpkı babası Agamemnon'un kendisi için alacağı kritik karar anındaki ruh haline bürünür. Bir yanda kardeşi Orestes ve ona yardım etme isteği, öte yanda vatanına duyduğu özlem ve geri dönme isteği, diğer yanda ise tanrıçaya ve krala duyduğu saygı ve sadakat onun karar almasını bir hayli zorlaştıracaktır. Euripides’in oyununda İphigenia’nın krala bu kadar sadakat duyduğunu sezemeyiz. Yalan söylemek ve kaçmak daha cazip gelir. Kardeşi Orestes ve onun yakın dostu Pylades'le plan yaparak Tauris’ten uzaklaşır. Fakat Goethe’nin oyununda içsel hesaplaşmalar ve psikoloji alınan kararda başrol oynayacaktır. 9. Goethe ve Euripides Arasındaki Farklılıklardan Örnekler: "Ah umut et, sevgili kalp!" - İphigenia (sayfa 54) Sıcak kanlı, vicdan sahibi, duyarlı bir kadın olarak resmedilen İphigenia, Goethe’nin oyununda güçlü bir kadın olduğunun bilincindedir. Euripides’in oyunlarında ise gerek yazarın özel hayatı gerek Yunanistan’ın antik döneminde kadınlara atfedilen değer neticesinde erkekler karşısında zaman zaman daha aciz bir görüntü sergilediğini hatırlamak gerekir. Goethe ise kadınları hor görmek yerine olması gerektiği gibi aktarıyor ve kadını aşağılayan cümlelerle karşılaşmıyoruz. Hatta tam tersine, kimi cümleler başarılı erkeklerin ardında bir kadının olması gerektiği tezini savunurcasına kaleme alınmış. Bir diğer farklı olay ise hikâyenin sonuyla alakalı. Euripides'in tanrı dokunuşuyla bitirdiği oyununa karşılık olarak Goethe iletişimin önemini vurgular nitelikte bir sona imza atıyor. Önce İphigenia'nın sonra da Orestes'in Kral Thoas'la olan diyalogları antik metinlerde karşımıza pek çıkmayan bir görüntü sunuyor. Yalanların değil, gerçeklerin konuşulduğu ve karşılıklı anlayışın beklendiği diyaloglardır bunlar ve "barbar" olarak anılan halkın kralının anlayışlı olarak cevap verişi de yine şaşırtıcı unsurlardan biri olarak görünür. Bir diğer etmen ise tanrı otoritesine bakış açısıdır. Dönemine göre değerlendirdiğimizde Euripides'in marjinal bir bakış açısıyla tartışmaya açtığı tanrı kavramının Goethe'de pek eşelenmediğini görürüz. Tanrılar ve insanlar arasında bir düzen hakimmişçesine her şey olması gerektiği gibi ilerliyor mesajını sezeriz. Apollon, Diana ve intikam tanrıçaları Erinsyler'in isimleri geçse de, kişiliğe bürünerek karşımıza çıkmazlar. Fakat varlıklarına ve aldığı kararlara da herhangi bir eleştiri getirilmez. Düzenin bir parçasıdırlar. Hatta İpgihenia ve Thoas arasında geçen bir diyalogda Thoas şu cümleyi kullanır: “Hiçbir tanrının konuştuğu yok, konuşan senin kalbin.” İphigenia'nın cevabı ise tanrıların kalpleri aracılığıyla insanlarla konuştukları yönünde olur. Bu şekilde tanrılar ve insanlara arasına bir perde çekilmiş olur. 10. Son Söz: İlgi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından dilimize kazandırılan
Iphigenia Tauris'te
Iphigenia Tauris'te
'yi Almanca aslından Türkçeleştiren kişi ise
Mehtap Kazar
Mehtap Kazar
'dır. Bu tragedyayla bağlantılı olarak
Euripides
Euripides
'in
Elektra
Elektra
'sı,
Sophokles
Sophokles
'in
Elektra
Elektra
'sı (incelemesi için bakınız: #153531923) ve yine Euripides'in
Orestes
Orestes
'i okunmalıdır. Keyifli okumalar dilerim. “O acılardır benim yardım için çağırdıklarım; Çünkü onlar dosttur, insana güzel öğütler sunarlar.” (sayfa 87)
Iphigenia Tauris'te
Iphigenia Tauris'teJohann Wolfgang Von Goethe · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 2020114 okunma
··
4.525 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.