Geçen flu tv'de bi video izlemiştim kötülük üzerine. Kötülük kolaydır düşünmen gerekmez, ama iyilik öyle değil, zordur, insan kendine iyiliği öğretmelidir, zaman alır diyordu. Ama dediğiniz gibi kime göre iyi, ne zamana göre iyi? Mutlak iyi var mı mesela? Yoksa eyleme mi düşünceye mi bakmalı bu ayrımı yaparken? Felsefe bununla dolu tabi benim ne haddime belki. Ama uzaktan iyi ve kötünün sınırları sanki ayrıymış gibi dursa da yakınlaştıkça beyni yanıyor insanın. Belki de yanmalı ama. İyi Aile Yoktur diye bi kitabı var Nihan Kaya'nın. Altında küçük puntolarla paradoksal bir şekilde bu düşünceyle hareket eden ailenin iyi aile olduğunu/ olmaya en yakın aile olduğunu/ yazmış. İnsan da böyledir belki, iyi insan yoktur. İyinin güvenli alanında cirit attığını düşünmektir belki de yanılgı. İyinin pembe duvarlarından siyahı yargılamak. İyinin kibridir belki kötü olan? Kötü olduğunun farkında olmak? O da tartışmalı. Sonu hep aynı yere varıyor benim kafamda bu tartışmaların. Belirsizlik. İnsan doğasına kural koymak insan doğasına aykırı bence. Okurken çok keyif aldığım bir yazıydı Erhan bey düşüncelerimi oradan oraya sürükledi, kaleminize sağlık. Kötülük üzerine yazılan her deneme, bir yenisine kapı açıyor sanki. Ben de yazı ne getirdiyse aklıma yazdım öyle. Deneme değil de deneyememe gibi oldu biraz :)