Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1008 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
BİR DOSTOYEVSKİ MANİFESTOSU !!!
Yağmurlu bir Ankara gecesi. Mayıs ayında olmamıza rağmen bu gri şehirde haftalardır yağmur yağıyor. Sanki evren bana ‘başla artık şu efsane kitaba’ diyor çünkü Dostoyevski okumak için her zaman kasvete ihtiyacım var. Aslında sabahtan hazırladım kendimi bu geceye. Çok heyecanlı bir gün geçirdim çünkü bu kitabı tam ik senedir elimde bekletiyorum, henüz zamanı değil diye diye. Saat 00.48. Bütün şehir uykuda. Gece lambam açık, perdemi de açtım yağmuru izlemek için ve pencere kenarında kitabın kapağını açıyorum. Gece lambası odamı aydınlatırken, kitabın kapağını açtığım gibi de ruhum aydınlanıyor. Sanki sabah kalkıp işe gidecek olan ben değilmişçesine okudukça okuyorum. Acaba ne zaman Dostoyevski’nin insanlara ve hayata dair isyanı başlayacak dediğim anda henüz 50.sayfada ‘’Vız gelir hakkımda düşündükleriniz. Sizler benden daha aşağılıksınız!’’ diyor Dostoyevski’nin bir karakteri. Evet, diyorum işte karakter tahlilleri yine başlayacak ve yine dipsiz bir kuyuda, bir uçurumun başında, bir dağın zirvesinde iç hesaplaşmalarıma başlayacağım. Karakterleri tanıtıyor bize yazar ilk 150 sayfada. Ve yine görüyoruz ki her bir karakterde bizzat kendisi var. Aşağıda yazdığım çağrışımlar tamamen kendi düşüncelerim, belki çok daha farklıdır ama ben kendi anladığım kadarıyla tezlerimi size sunuyorum. En büyük kardeş Dimitri’yi okudukça Dostoyevski’nin coşkulu yönünü hatırlıyorum. Sibirya sürgününden döndükten sonra hayata daha sıkı tutunan Dostoyevski, kumar sevgisini, coşkusunu, heyecanını Dimitri karakterine vermiş. Ortanca kardeş İvan’ı okuyorum sonra. Dostoyevski hayatının bir bölümünde Avrupa’ya gidiyor, sorguluyor, düşünüyor, Rus inancını ve kültürünü, hayatı, bütün inançları sorguluyor ve tanrıyı sorgulama evresinde buluyor kendisini. Bu özelliklerini İvan’a vermiş. En küçük kardeş Aleksey, dünyadaki her insanın yanı başında isteyeceği saflıkta, masumlukta, tertemiz yürekli bir insan. Dostoyevski hayatının zor günlerinden sonra yaşamının sonuna doğru özellikle kaybettiği çocuğundan sonra tekrar inanca, tanrıya sığınıyor ve ona yaklaşıyor. Ruhunda dini hissettiği bu özelliklerini de Aleksey’e vermiş. Ve bir şey daha var, Dostoyevski’nin henüz 3 yaşında ölen oğlunun ismi de Aleksey’dir… Muazzam çağrışımlar… Bu 3 kardeşin dışında, bu kardeşlerin babaları Fyodor Pavloviç Karamazov’un yasadışı bir birliktelikten olan Smerdyakov adında 4.bir çocuk daha var. Bu çocuk ise, hasta ruhlu hem zihnen hasta hem de gerçekten hasta, sara nöbetleri var. Dostoyevski’yi bilenler sara hastası olduğunu bildikleri için Smerdyakov’un sara hastası olmasını da yine kendinden bir parça olarak hemen anlayacaklardır. Ve bu kardeşlerin babaları Fyodor Pavloviç. Dikkat edin ilk ismi Fyodor. Dostoyevski, kitapta baba karakterine kendi ismini vermiş. Yine muazzam bir çağrışım çünkü Dostoyevski’nin hayatını geniş çerçeveyle okuyanlar babasıyla olan sıkıntılı ilişkisini, babasını hiç sevmediğini, hatta hep ölmesini dilediğini bilirler. Bunlara rağmen Dostoyevski, içinden babasının ölmesini dilediği için yüreğinin en derininde hep vicdan azabı çekmiştir hayatı boyunca. Sen gerçekten hasta bir adamsın. Elbette kitaptaki olay akışını, neler olduğunu anlatıp ‘’spoiler’’ verecek değilim, bu kelimeyi de hiç sevmem :) Biraz kitabı inceleyelim şimdi: Bir kere kitap klasik bir Dostoyevski kitabı. Psikoloji kavramı alt üst edilmiş yine, yeniden yazılmış. Her karakterin tahlilini yazar öyle ustaca yazmış ki, okurken herhangi bir karakter için, ben bu karakteri bir yerden tanıyorum, diyoruz. Çünkü hep söyledim, daha önceki Dostoyevski incelemelerimde de söyledim, Dostoyevski bize yeni bir şey vermez. Bize bizi, yüreğimizin en derinindeki gerçek duygularımızı anlatır. Dostoyevski gerçeğin, gerçekçiliğin ta kendisidir. İç hesaplaşmasını en sert yaptığı
Yeraltından Notlar
Yeraltından Notlar
kitabında da bunu yoğun bir şekilde görmüştük. Bu hasta adam, daha psikoloji, psikanaliz gibi kavramlar yokken 19.yy’da yaratıyor bu terimleri. Freud bile kendisini usta olarak görüyor. 'Dostoyevski okumak' diye bir kavram vardır arkadaşlar, herkes okuyamaz, okusa bile anlayamaz. Onu anlamak için sıkıntılı, zihnen hasta, depresif, melankolik tatlar barındırmanız gerekiyor ruhunuzda. Mutlu bir insan Dostoyevski okuyup keyif alamaz. O, bizi cümleleriyle dağın zirvesinde bırakır ve sonra ne yapacağımızı düşünmemizi ister. Kendimizle kavga etmemizi, ruhumuzla çatışmamızı, çatır çatır kendimize hesap sormamızı ve ne olduğumuzu, ne olmak isterken aslında kim olduğumuzu görmemizi ister. Ona göre insan kimseyi değil, önce ve daime hep kendini kandırır. İnsan hep kendine yalan söyler. Biraz daha kitabın içine yoğunlaşalım. Karakterler arasında diyaloglar o kadar gerçek ki, sanki konuşanlar hemen yanımdaymış gibi hissettim ve o sohbetlerde ben de onlara eşlik ettim. Diyaloglarda kasma yok, şık olma çabası yok, edebi kaygı yok; tamamen gerçekçi, doğal bir dille gerçekleştirilen sohbetler ve tartışmalar var. Dostoyevski yüzeysellikten çok içtenliğe yönelmiş yine her zamanki gibi. Ve bazı bölümler gerçekten manifesto tadında, nefes nefese okunacak türden. Bunlardan bir tanesi İvan ile Aleksey arasında sayfa 328 ile 347 arasındaki bölüm. Malum İvan sorgulayan, dinleri tanrıyı sorgulayan bir zihne sahipken; Aleksey tam tersine kendini tamamen dine vermiş birisi ve aralarındaki sohbet daha doğrusu İvan’ın Aleksey’e verdiği ders tadında bir seminer diyebiliriz bu bölüme. ''Niçin oruç tutarsınız? Neden bu iş için göklerden ödül umuyorsunuz? Ödül olduktan sonra orucu ben de tutarım. Yok, sen hayatta, aramızdayken erdemli ol, yukarıdan ödül beklemeden topluma yararlı ol; çetin olan bu...'' diyor İvan. İvan ve Dostoyevski’ye göre vicdan her şeydir. Dünyanın en zor mahkemesi insanın vicdanında gerçekleşir. Bir şey eğer vicdanında doğruysa doğrudur, yani bir kurala bir inanca bağlı kalmaktan ziyade vicdanına göre yaşa diyor İvan. Bir başka cümlesi ; ''Bize hayran olacaklar, başlarına geçip onları ürküten özgürlükten kurtarmaya razı olduğumuz için bize Tanrı gözüyle bakacaklardır; özgür kalmaktan bu derece korkar bunlar !'' Muazzam tespitler. İnsanların inanç başlığı altında özgürlüklerini bırakmalarını nefis bir dille eleştiriyor yine. Burada araya girip bir dipnot eklemek istiyorum. Hangimiz inanmadığımız bir görüşü savunurcasına anlatabiliriz? Hangimiz tamamen zıt olduğumuz bir mezhep, siyasi bir oluşum, bir takım için savunma yapabiliriz? Etrafınızda dindar olduğu halde bir ateist gibi ateizmi savunabilecek birisi; Fenerbahçeli olduğu halde Galatasaray’ı savunabilecek birisi; sağcı olup solculuğu savunabilecek birisi var mı? İşte bu kitapta Dostoyevski bunu harika yapıyor. Dindar olduğu halde ateizmi buz gibi bir ateist kadar iyi savunuyor mesela İvan karakteri üzerinden. Bunun bir benzerini
Ecinniler
Ecinniler
kitabında da yapmıştı; nihilizm, sosyalizm, ateizm gibi ciddi kavramları karakterlere yükleyip onlar üzerinden işlemişti. İşte ben buna gerçek yazar diyorum… Kitabı okuyan herkes Aleksey karakterine hayran kalacaktır çünkü kendisi masumiyetin, saflığın, temizliğin, iyiliğin temsilcisi. Kitapta istisnasız herkes en anlayışsızından en sakinine kadar Aleksey’in ufacık bir cümlesine bile saygı gösterip onaylıyor. Çünkü Aleksey öyle bir karakter ki herkes onu doğru kavramına oturtmuş. Elbette Dostoyevski yazar da içinde aşk da olmaz mı, hem de en katı şekilde olur. Bu konuda spoiler vermeyeceğim çünkü kitabın aşka dair kısmı gerçekten uzun ve karışık ve istiyorum ki bizzat okuyup görün. İçinde biraz Kuzey Güney biraz Aşkı Memnu tadı var ama tabi daha edebi bir şekilde :) Bana göre kitabın en can alıcı en vurucu bölümü mahkeme sahnesiydi. Sayfa 875 ile 998 arasında bakın tam 123 sayfada anlatılıyor mahkemedeki yargılanma bölümü. Ve bu 123 sayfa içinde defalarca çay demledim nefeslenmek, sakinleşmek için. Bu bölümde birçok bölümün altını çizdim, birçok notlar aldım, resmen kitaptaki mahkemede ben de yeni fikirler ürettim beynimde ve tartışmaya dahil oldum. Yepyeni bakış açıları kazandım. Her Dostoyevski kitabında yaşıyorum bunu. Avukat Fetükoviç… Dostoyevski kendisinden parçaları dağıttığı karakterleri arasında, psikoloji ve insan kavramını yani bana göre en önemli parçasını avukat Fetükoviç’e vermiş. Bu 123 sayfa ben bir seminer dinledim. Ben bu seminerin benzerini Yeraltından Notlar’da dinlemiştim, Suç ve Ceza’da da dinlemiştim ama bu seferki çok sert bir seminerdi. Zihnimi değiştirdi bu sahne, okuyunca anlayacaksınız, yok artık diyeceksiniz, sen ne yazdın böyle Dostoyevski diyeceksiniz, biliyorum. Dostoyevski’yi biraz dönemsel açıdan konuşalım; Ben Dostoyevski kitaplarını yorumlarken sürgünden öncesi ve sürgünden sonrası diye ikiye ayırıp bu çerçevede değerlendiriyorum çünkü sürgün cezası Dostoyevski’ye yazarlık anlamında çok şey katmıştır bana göre. Bunu
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden Anılar
'da görebiliriz , okumayan arkadaşlara kesinlikle tavsiyemdir. Tam idam edilecekken son anda çarın kararıyla idam durduruluyor ve kürek cezasına dönüşüyor. İşte burada Dostoyevski hayata tekrar tutunuyor ve çok daha kaliteli kitaplar yazmaya çalışıyor. Çünkü Ona göre, hayat Ona bir mucize verdi. Dolayısıyla
Ezilenler
Ezilenler
,
Ecinniler
Ecinniler
,
Budala
Budala
,
Yeraltından Notlar
Yeraltından Notlar
,
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
gibi edebiyat tarihinin en değerli mücevherleri arasına giren bu eserleri sürgünden dönünce yazmıştır. Şimdi kitabın içeriğinden çıkıp biraz da yüzeyinden bakalım: Mesela size bir bilgi vermek de istiyorum.
İvan Gonçarov
İvan Gonçarov
'un dünyaca ünlü eseri
Oblomov
Oblomov
sadece bir eser olarak kalmamıştır; Rusya’da tembel, üşengeç insanlara Oblomovluk yapma denir. Karamazov Kardeşler'in de bu derece bir etkisi olmuştur. Kitaptaki karakterler 1020 sayfa boyunca hep kavga hep çatışma halindeler. Rusya dilince kavgacı, anlaşmaktan uzak, çatışmacı insanlara Karamazovluk yapma deniyormuş. Alın bu bilgiyi de ne yaparsanız yapın :) Bir başka durum da Rus Edebiyatı seven herkesin aşina olduğu karakter isimleri sorunu. Aleksey’i kitap içinde sık sık Alyoşa, Alyoseçka; Dimitri’yi Mitya, Mikka; İvan’ı Vanya, Vaneçka gibi aşko kuşko isimlerle görüyoruz. Bu konuda benim yaptığım gibi bütün karakterleri bir kağıda yazın ve kitabı öyle okuyun daha kolay oluyor :) Dostoyevski her kitabında olduğu gibi bu kitabında da bize, en büyük acının vicdan acısı olduğunu anlatıyor. ''Cehennemde ateş olmasına sevinmeliyiz, çünkü bu ateşin verdiği bedensel acıyla ruhlarının acısını bir an olsun unutabilirler .'' diyor sayfa 431’de. Her kitapta acı çekmeyi, kendine acı çektirmeyi seven Dostoyevski’nin bana göre en büyük olayı, kendisine karşı son derece acımasız olması. Kendini çok sert eleştirir ve yargılar Dostoyevski ve bilir ki bu dünyada vicdanı ve yüreği asla rahata ermez. Bir başka cümlesi “İnsan için vicdan özgürlüğü kadar çekici, ama o kadar da azap verici şey yoktur .” Gerçekten harika bir anlatım. “Tekrar, önceleri olduğu gibi yeni umutlar besleyecek, hayattan pek çok şey bekleyecekti .”sayfa 53. Ne olursa olsun her zaman umut vardır. Olmayacağını asla gerçekleşmeyeceğini bildiği bir şeyi bile umut etmeye devam eder insan çünkü insan umut ettikçe vardır. ''İnsanlarla ilişkiye girer girmez onlara düşman kesiliyorum .'' Ne kadar da beni anlatan bir cümle :) ''Yalnız seninle iyi anlarım oluyor, yoksa kötü bir insanım ben .'' Kitabı okurken bu cümle beni çok etkiledi gerçekten, bir başka yazarımızın da dediği gibi ‘’Oysa aşk, ne iyi yapar insanı.’’ Dostoyevski hayatı boyunca huzursuzdu ve kendine cezalandırmak için kumar oynuyordu, kaybettikçe hakkı olan cezayı yediğini düşünüp rahatlıyordu. Bu gerçekten hasta bir ruh. Ve hep huzur arayan bir ruh. Kitapta da ''...oysa ben sevinçli iki saniye için katrilyon kere katrilyon vermeye razıyım. Bilmiyorsunuz beni siz! Ah, her şeyiniz öyle manasız ki !'' demesi o kadar vurucuydu ki… Son olarak yazarın ‘sevgi’ ile alakalı iki önemli cümlesini de paylaşmak istiyorum. ''Bence cehennem, sevememekten doğan bir acıdır .'' ''Sevgi bütün dünyayı satın alacak değerde bir cevherdir .'' Buradan da anlıyoruz ki Dostoyevski’ye göre umut ve kurtuluş her zaman sevmekten geçiyor… Evet, uzun soluklu bir inceleme oldu. Sabredip okuyan herkese teşekkür ederim. Dostoyevski’nin yeri bende çok başka olduğu için konuşurken de yazarken de çenem düşüyor. Aslında yazacak daha çok şey var ama sizi de sıkmak istemiyorum. Zaten uzun oldu biraz, gevezeliğim tuttu :) “Tekrar, önceleri olduğu gibi yeni umutlar besleyecek, hayattan pek çok şey bekleyecekti .” demiş Dostoyevski kitapta. Umut edelim arkadaşlar… Herkese kitap okumanın eşsiz ışığı gölgesinde keyifli okumalar dilerim… NOT: Yorumlara ‘spoiler’ kelimesi yerine Türkçe bir kelime önerisi yazabilirsiniz arkadaşlar. Umarım daha güzel bir kelime buluruz :) Tabii incelemeyi de değerlendirebilir ve eleştirebilirsiniz... Kitapla kalın…
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202134,5bin okunma
··
9,1bin görüntüleme
Сэрэн Кэчэчи 41 okurunun profil resmi
Gecenin 1’ini biraz geçerken okuyorum incelemeni. Öncelikle sigaramı yaktım ve tüm bu gecenin sessizliğini arkama alarak okudum incelemeni. Dostonun Suç ve Ceza’sını az önce kapatıp biraz düşündükten sonra gelip Dosto hayranlığımla Dosto hayranı olan senin bu incelemeni okumak geldi aklıma. Çok başarılı bir inceleme olduğundan emin olarak başladım aslında ve okurken de yanılmadığımı her paragrafında hissettim. Şu an ikinci sigaramı içerken yazıyorum yorumumu ve ruhumu Dosto hayranlığınla ve mükemmel cümlelerinle doyuruyorum arkadaşım. Tespitlerin, kitap ve Dosto arasındaki o ince bağlantıları yakalayıp da bunları kelimelerine çok başarılı bir şekilde dökmelerin bana o kadar iyi geldi ki bu saatte. Tam da Dosto’nun vicdanla savaşını verdiği Suç ve Ceza’nın ardından bu inceleme bana nasıl iyi hissettirdi sana anlatamam. Dostoyevski hayranlığımız asla bitmeyecek. Bana hem kitap hem de Dosto hakkında bilgiler dolu bu incelemeni okutup yorumumu istediğin için sana teşekkür etmeyi borç biliyorum. Dostoyevski okumalarımda kronolojik ilerlediğim bu serüvenimde senin bu incelemelerin de bana çok şey katıyor. Ellerine , düşüncelerine ve kalemine sağlık diliyorum.
Mahmut okurunun profil resmi
Kardeşim burası ne senin yazdıklarını değerlendirebileceğim bir platform ne de söyleceklerimi sığdırabilecek altyapıya sahip bir uygulama o yüzden seni arayacağım. :) Yine de kısa ve öz olarak harika diyelim.
Kaan okurunun profil resmi
Beni en çok senin yorumun bu incelemenin kaliteli olduğuna inandırabilirdi. Eyvallah kardeşim :)
Nurettin Polat okurunun profil resmi
Harika bir inceleme uzun yıllardır kitaplığımda bulunan ancak henüz okuyamadığım bu güzel kitabı ilk fırsatta okuyacağım. İncelemede en ilgimi çeken cümleler, "Bence cehennem sevememekten doğan bir acıdır." "Sevgi bütün dünyayı satın alacak değerde bir cevherdir." Bunun için bile okunur bu kitap. Çok çok teşekkürler 🙏
Kaan okurunun profil resmi
Değerlendirmeniz için teşekkür ederim hocam. Umarım büyük bir beğeniyle okursunuz.
Betül okurunun profil resmi
Şahane bir inceleme olmuşş. Gözümü kırpmadan okudum. Yazdıklarının her kelimesine katılıyorum tespitlerin harika olmuş.Dostoyevski’yi o kadar iyi analiz etmişsin ki. Bu arada kuzey güney benzetmesi çok iyi olmuş dkdms. Ellerine sağlıkk^^
Kaan okurunun profil resmi
Katerina benim karım lan :)) Evet biraz Dostoyevski biraz da Karamazov Kardeşler analizi oldu ortaya da bu yazı çıktı. Değerli yorumların için teşekkür ederim..
Hüseyin Eriş okurunun profil resmi
Bu olağandışı muhteşem esere yapılacak güzel incelemelerden biri olmuş. Dostoyevski okumayan arkadaşlar lütfen bu kitabı en sona bıraksın, Dostoyevskiye bu kitapla başlayanlar çok fazla şey kaybediyor çünkü çoğu kitapla bağlantısı var. Uzun bir dizinin sezon finali olarak düşünebilirsiniz.
Kaan okurunun profil resmi
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Gerçekten dediğiniz gibi Dostoyevski eğer bir edebiyat kavramı olsaydı, bütün terimlerinin sonu ve zirvesi bu kitap olurdu. Umarım herkes bu kitabı hak edildiği şekilde okur.
3 sonraki yanıtı göster
βετül okurunun profil resmi
Muhteşem ve gerçek anlamda bir inceleme olmuş. Kaleminize sağlık :) "Mutlu bir insan Dostoyevski okuyup keyif alamaz." Cümlesi o kadar güzel ki... Dostoyevski eserlerine yakışır bir tanım olmuş... Bu mükemmel eseri okumak için kışı bekliyorum. Kasvetli havada Dostoyevski okumak daha bir keyifli oluyor :)
Kaan okurunun profil resmi
Dostoyevski her zaman karda kışta okunmalı zaten ya da yağmurlu kasvetli bir havada. Beklediğinize değecek emin olabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar dilerim ve yorumunuz ve sözleriniz için teşekkür ederim ..:)
1 sonraki yanıtı göster
Esina Mavi okurunun profil resmi
Beğendim şimdi okuyacağım. İlk kez böyle bir şey yapıyorum. Konu
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
ve sen olunca beğeniden kuşku duymuyorum.
Kaan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim güzel düşüncen için..
Justitia okurunun profil resmi
Spoiler yerine ön bilgi olabilir. 🤔Veya öğrenilmek istenmeyen ön bilgi, heves kaçıran ön bilgi...
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.