Gönderi

424 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Evrim Varlığı Azaltmaz!...
Charles Darwin
Charles Darwin
'in Evrim Teorisi (Tekamül Nazariyesi) ve Lamarck'ın Evrim görüşleri, 20'nci yüzyıla girerken insanlığın doğa ile akrabalığını hatta doğrudan bağlantısını dünyaya açıkça ifade ettiğinde doğa üzerinden köken metafiziği tartışmalarının da alevlenmesine neden olmuştur. Henri Bergson'un insandaki Zihinaltı dediği basit duyusal sezgi ile Zihinüstü dediği karmaşık doğal içgüdünün yer aldığı yaratıcı sezgi arasındaki bölgede yer alan Zekanın, dengeli bir yönelim geliştirmesi gerektiği; bu tartışmaların idealist ayaklarından birini oluşturmaktadır. İdealist denilse de Bergson, ruhta önceden yer alarak verilmişliği ve zaman dışılığından dolayı antik ideayı felsefeden çıkartırken yerine "Elan Vital" (Hayatın Atılımı) adını verdiği başka bir idealist fakat çok daha zamansal bir kavramı koyar. Doğadaki iki hakim tür olan İnsan ve Böceklerin (arılar ve karıncalar özellikle) evrimin çok başlarında ayrılan türler olmalarına rağmen örgütlenme ve beslenme gibi davranışlarda zeka ve içgüdü olarak birbirlerine denk olduklarını söyler. Gelişkin beyinleri olmadığı için böceklerin bilinç düzeyinin zekaya ulaşamayacağını fakat insanların içgüdü gibi bir hazineye ulaşabileceklerini, zekanın bu konuda eğitilmesinin yeterli olacağını, bu eğitimin ise büyük sanatçıları örnek göstererek sanat ile pekala yapılabileceğini savunur. İnsan ve böceklerde gelişkin göz gibi benzer organlar oluşturmasını ise Elan Vital ezeli ideasındaki görme içgüdüsüne bağlar böylelikle Darwin'in savunduğu organın fonksiyonu yarattığı görüşünü ters çevirir.    
Galileo Galilei
Galileo Galilei
ve
Nicolaus Copernicus
Nicolaus Copernicus
'un başlattığı modern bilimi; antikitedeki gibi zamanı tamamen dışlamasa da realitenin mekanla ilgili kısımlarına çok daha fazla odaklanılmasından dolayı yarım bulur. Realitenin zaman ve mekan olarak ana iki kısma ayrılarak indirgenmesinin antikitenin
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
-
Aristoteles
Aristoteles
ve
Plotinus
Plotinus
çizgisindeki okulları tarafından oluşturulduğunu ve modern bilimin bu ayırımdaki eski statükocu kastın farkına varıp üstesinden gelemediğini hatta 
Immanuel Kant
Immanuel Kant
'ın, insan zekası ve onun kristalize olmuş sureti olan modern bilimin her şeye vakıf olamayacağını açıkca bildirmesiyle de bu yanlış yolda daha da çıkmaza girildiğini savlar. Antikite kökenli ve aşkın verilerin ilimi olan geometrinin zamanı dışlamasından dolayı, realitedeki daimi oluşun sadece türevleri üzerinde çözümler üretebileceği, içkin bir ilim olan matematiğeyse geometrinin reel bilgi sağlayamayacağını, o yüzden ancak sonsuz bir rüya kurgusu gibi olsa da matematiğin sentetiklikten kurtulamayacağını belirtir.  Bergson realitenin sayısız yaratıcı sürelerden oluşan bir süreklilik olduğunu savunmaktadır. Bergson'un bu yaratıcılık kavramı; antikiteden beri savunulduğu gibi zamansız bir varlıktan taşarak dökülen eksiksiz ve değişimsiz suretlerin bir hiçlik sayılan maddedeki hep bir sürece, bir zamana tabi olduğu için eksik sayılan oluşumları şeklinde değildir. Sonsuzluktaki bir sonraki anın hiçbir şekilde tahmin edilemeyecek şekilde tüm bir geçmişten farklılaşarak gelmesi şeklindedir. Böylelikle de
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
'de olduğu gibi zaman; varlığı alçaltan değil yücelten bir unsur olarak felsefede hatta kökten yer alabilir. 
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
'ın en çok etkilendiği düşünürlerdendir. 
Yaratıcı Tekamül
Yaratıcı TekamülHenri Bergson · Dergah Yayınları · 201753 okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.