Dostoyevski benim en çok sevdiğim birkaç yazardan biri. Üstelik çok seviyorum, ama sevmemin nedenini içten içe ben de tam anlayamıyorum. Bir yandan eserlerini okurken içim sıkılıyor, karakter bolluğundan kafam karışıyor, daha iyi anlayayım diye dönem tarihi okumaktan helak oluyorum; öte yandan büyüleyici buluyor ve elimden bırakamıyorum.
Nihayetinde yaklaşık 5 yıl önce tüm Dostoyevski külliyatını, ama bu sefer yazım sırasına göre okumaya ve böylece ustayı biraz daha iyi anlayamaya çalışmaya karar verdim. Beni de bu yönde tetikleyen Zweig'ın sözleri olmuştur. 1.5 yılda bitirdim hepsini, ama sanırım en doğru şeyi yaptım. Zira Dostoyevski gibi hayatındaki çalkantıları ve deneyimlerini eserlerinde profesyonelce kullanabilen bir yazarın adım adım nasıl geliştiğini gözlemek mükemmel bir duygu. Dostoyevski okumak isteyenlere tavsiye ederim.
Edward Hallett Carr'ın gözünden Dostoyevski'yi okumadım, ama bu mükemmel incelemeyle okumuş gibi hissediyorum; kaleminize sağlık. Yazarı okurken anlamlandıramadığım bir çok noktaya parmak basmış, ki benim gibi Dostoyevski'yi bir nevi takıntı haline getirenler için önemli, değerli bir kaynak olmalı.