Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

140 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ön bilgi: Kabuk Adam'ı bana tavsiye eden ve okumama vesile olan değerli arkadaşım
Roquentin
Roquentin
'e teşekkür ederim. Her ne kadar kitabın arkasında, "Kabuk Adam, Karayipler'de şiddetin bataklığında yaşanan korku ve tutku dolu sıradışı bir aşkın, ölümle yaşamın sınırında kurulan mucizevi bir dostluğun hikayesi." olarak bir tanıtım yapılmışsa da bence bu tanım son derece yanlış olmuş. Çünkü bu kitaba önce "sıradışı bir aşk" romanı demek, akabinde ise "mucizevi bir dostluğun hikayesi" demek, hem kendi içerisinde bir çelişki oluşturmakta hem de kitabın özünü tam olarak ifade edememekte. Bahsettiğim konuyu önce birkaç bilgi vererek açacağım ve bu açma esnasında size göre spoiler içeren bilgiler ortaya çıkabilir, şimdiden uyarmakta fayda görüyorum. (Bana göre spoiler filmlerde, dizilerde ve fantastik türdeki kitaplarda olur. Fakat bu tartışmaya girmenin yeri değil şu an.) Kabuk Adam, Aslı Erdoğan'ın ilk romanı, benim de Aslı Erdoğan'dan okuduğum ilk kitap. Yazarın dilinin sadeliğini ve kullandığı kelimelerin zenginliğini beğendim. Bir kadın yazara göre son derece cesur ve açık sözlü. Cinsellik ve ırkçılık gibi zor konularda hiç çekinmeden söylemek istediğini söylemiş. Bu açıdan kendisini tebrik etmek istiyorum. İkinci değinmek istediğim konu, kitabın otobiyografik bir eser olduğu. Gerçekten de kitabın isimsiz kahramanı ile yazar arasında birçok benzerlik var. Hatta kitabın anlatım üslubunun da birinci tekil şahıs olması, okurların kuşkularını artırıyor. Aslı Erdoğan gibi kahramanımız da fizikçi ve yalnız bir kadın. Aslında sadece Aslı Erdoğan değil, bence bu kitap yalnız bir kitap. Evet, yalnızlığı tam olarak anlatmıyor; ama içerisinde buram buram bir yalnızlık kokusu alıyorsunuz okurken. Gelelim asıl meselemiz olan konuya, bu kitap kesinlikle bir aşk romanı değil bence. Hele dostluk romanı hiç değil. Daha önce bu kitaba ilişkin inceleme yazan arkadaşların yazdıklarını da okudum; ama maalesef ben biraz farklı düşünüyorum. Kabuk Adam'da bir aşk hikayesi anlatılıyor gibi görünse de insanların yalnız hissedişine ve korkularına vurgu yapan; korkularının üstüne giden insanların ancak korkularını yenebileceklerini ve "kabuk"larını kırarak iyileşebilecekleri anlatan bir kitap bence. Aslı Erdoğan, "Kabuk" Adam'ı bir simge olarak kullanmış ve kadın kahramanımızın kendi içerisinde bir türlü yenemediği korkularını yenmesini, kabuğunu kırarak gerçek kimliğine dönmesini sağlamaya çalışmış. Çünkü Kabuk Adam da tıpkı isimsiz kahramanımız gibi psikolojik sorunları ve geçmişinden gelen hesaplaşmaları olan biri. Kitapta sadece kadın kahramanımızın yalnızlığı, ötekileşmesi, kendini sorgulaması, vicdani hesaplaşması ve pişmanlıkları anlatılıyor gibi görünse de aynı şeyler Kabuk Adam için de geçerlidir. Bu iki kahramanımızın birbirini tanıması, her ikisine de iyileştirici bir etki yaratmış ve ömür boyu unutamayacakları bir ders almalarını sağlamış. Birbirlerine karşı duygusal olarak yakınlık hissetseler de bence bu yakınlığın ismi aşk değil, acıların birbirine benzemesidir. Hani Sabahattin Ali'nin bir cümlesi var ya, "Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende." İşte tam olarak mesele budur. Kitabı elime aldığımda ilk sayfalarda müthiş güzel cümlelerle karşılaştım. Birçok cümlenin altını çizdim ve harika bir kitabı elimde tuttuğum izlenimine kapıldım. Kahramanımızın Kabuk Adam ile tanışmasına kadar geçen dönemi anlatışı, bana göre muazzamdı. Hatta başlarda
Stefan Zweig
Stefan Zweig
'ın
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
isimli kitabı gibi bir kitap okuduğumu düşündüm. Klasik Zweig romanları gibi isimsiz kahramanımız da psikolojik durumunu ve başından geçecek olayları müthiş tanımlamalar ile önümüze sunuyordu. Ancak bu tanışma öncesi bölümün devam eden bölümlerinde beklediğim etkiyi bulamadım. Yine Aslı Erdoğan güzel cümleleri ile kendisini okutturmayı başarıyordu elbette; ama o başlarda aldığım edebi hazzı maalesef ilerleyen bölümlerde bulamadım. Bence Aslı Erdoğan'dan çok güzel bir aşk romanı yazarı olur. Çünkü betimlemeleri ve düşünceleri aşık olmuş ve aşkı tanımış bir kadının cümleleri gibi geldi bana. O sebeple biraz da herkes bu kitaba aşk penceresinden bakıyor sanki. Aslı Erdoğan'ın cümlelerinin duruluğu ve çekinmeden her konuya değinebiliyor olması bende böyle bir düşüncenin oluşmasını sağladı. Yazarın bir kitabını daha okumaya karar verirsem bu kitap kesinlikle aşk romanı olacak.
Kabuk Adam
Kabuk AdamAslı Erdoğan · Everest Yayınları · 20184,325 okunma
··
1.601 görüntüleme
Necip G. okurunun profil resmi
‘Başta aldığı edebi hazzı sonraki bölümlerde alamamak...’ İncelemenin içinde bunu yakaladım. Gerçi sen kendi fikrini belirtmişsin ama ben senin analizlerine güveniyorum. Birkaç defa benim de başıma geldi bu durum. Aslında güzel bir edebiyat sohbeti çıkar bu konudan... Bazı yazarların kitaba girerken (ilk bölümlerde) taşıdığı enerji sonradan kayboluyor mu demek lazım? Yoksa yazmaya başlamadan önce hikaye ve kurguyu düşünme aşamasına yeterince vakit harcamıyorlar mı demek lazım? Ya da asıl enerjilerini kitaba nasıl gireceklerine harcayıp (vitrin bölümü) sonrası için ‘su yolunda akar’ anlayışı içine mi giriyorlar? Bence bu sorunsalın bir açıklaması olmalı. Çünkü bazı kitaplarda çok bariz yaşanıyor bu durum. Yerli-yabancı olarak ayırt etmek istemiyorum ama yerli yazarlarda daha çok gibi. ( dayanamayıp ayırt etti:) Eline sağlık Semih... Edebi sorgulamalarım ikidir Kabuk Adam incelemelerinin altına denk geliyor. (Erhan’ın incelemesine de böyle abuk bir yorum yapmıştım:) Aslı Erdoğan’la yolda karşılaşırsak kürekle kovalayacak beni:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Ben bu kitap özelinde bir tespit yapmıştım sadece; ama sen meseleyi çok güzel bir noktaya taşıdın Necip abi. Gerçekten de güzel bir edebiyat sohbeti-münazarası çıkar bu konudan. Sorunun kaynakları, enerji kaybı, kurguyu tam olarak düşünmeme ve kitabın başına daha çok önem verme şeklinde başlıklara ayrılabilir senin dediğin gibi. Bana sorarsan bu kitap için kurguyu kitabın başında tam olarak belirlememiş olmak şeklinde tercih yaparım. İncelemenin içerisinde ilk defa okuduğum bir yazarla ilgili çok acımasız olmak da istemedim açıkçası. Seninle sohbet ederken konuşmak daha kolay :) Teşekkürler.
4 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Erhan okurunun profil resmi
Nedense böyle bir inceleme bekliyordum senden :) Kabuk metaforu, metamorfoz vb.değinilmiş bazı yerlerde de, ever bu bir dönüşüm hikayesi daha çok katılıyorum sana. Zaten kadın aşık olduğunu söylese de totemleştirmiş bu kabuk adamı daha sonra bir ukte gibi. Güzel betimlemeler ve cümleler ve kitap içindeki enerji değişimi ile ilgili de aynı görüşteyim. Ben sadece otobiyografik esintiler olan bir kitap-ilk kitap-için fazla samimi bulmadım kitabı. Ne bileyim, devlerin aşkı şarkısı vardı mesela, saçma gelmiştir bana hep - bu örnek de saçma oldu gerçi. Ama bu kitap da onun gibi geldi bana. Tabi, sürekli dediğim gibi göreceli her şey, bana yapmacık gelen, başkasına sanat eseri gibi gelebilir elbette. Olayın güzelliği de burada zaten. Eline sağlık, güzel bir inceleme olmuş :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Aynı fikirdeyim seninle Erhan abi. Büyük harflerle yazmaya çalışmış Aslı Erdoğan ama hikayesi büyük harflerle yazılmaya müsait değil. Mesela kitabın merkezindeki ana olay, kitabın başından beri efsaneler yaratacak korkunç bir cinayet vakası gibi önümüze sunuluyor. Fakat sonlarda hiç de öyle bir olay olmadığını anlıyoruz. Böyle heyecan yaratmaya gerek var mıydı? Tabii ki yoktu. Benim senden farkım ise, bu kitabı her şeye rağmen yeterli buluşum oldu sanırım... Teşekkür ederim değerli yorumun için.
2 sonraki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Kitabı bana tavsiye eden değerli arkadaşım
Roquentin
Roquentin
'e yazımın içerisinde yer vermeyi unutmuşum. Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum :)
meltem şen okurunun profil resmi
Semih Bey, Kabuk Adam'ı ben de okumuştum. Tespitinize katılıyorum. Aslı Erdoğan aşkı anlatmıyor, aşkı yolda olmaktaki bi' araç, metafor olarak kullanıyor. Modern dünyanın baskısından, yabancılığından bir şekilde içine çekilen kadın karakter, onun yaşadığı aşk ve bu esnada deneyimlediği pek çok duyguyla kendi içsel yansımalarını okuyoruz biz karakterlerde. Her ne kadar konusu aşk gibi dursa da aşktan ziyade, yalnızlığın köşeye çektiği ruhun kendi kendine yer yer boynu bükük yer yer direngen arayışlarını, ruhu tırmalayan sorularını ve bazı sistem eleştirilerini okuyoruz. Ben Mucizevi Mandarin'i de okumuştum. Ve o kitaptaki öyküler de bu doğrultudaydı. İncelemeniz açıklayıcı bi' yazı olmuş, emeğinize sağlık! :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
İnanın yorumunuza çok sevindim Meltem Hanım. Çünkü bu şekilde düşünen hiç kimseyi görmedim gerek bu sitede gerekse başka yerlerde. Bu kitaba aşk kitabı demek son derece yanlış ve aldatıcı bir değerlendirme olur. Sizin yazdıklarınız ile benim tespitlerim örtüşüyor. Aynı fikirde olmak güzel. Teşekkür ederim değerli katkınız için.
1 sonraki yanıtı göster
Yaren okurunun profil resmi
Bu kitapla ilgili çok yorum gördüm ama hiç okumayı düşünmemiştim. Sanki kitap inceyse ve yazar yerliyse vasat bir şey çıkacakmış gibi. Yerli yazarlardan çok iyi eserler okumama rağmen bu algıyı yıkamıyorum malesef. Canan Tan'a, Elif Şafak'a bayılanları gördü bu gözler ne yapsın. :) Ama bu sefer bunu listeme alıyorum, eline sağlık Semih.
Semih Doğan okurunun profil resmi
155 sayfalık bir kitap aslında ama 1 günde bitirilebilir. Yerli yazarlarla ilgili aynı fikirdeyim. Kaliteli yazanlar, kalitesiz ama popüler olanların gölgesinde kalıyor maalesef. Yine de bu kitap okunmaya değer. Ben biraz Coelho tadı aldım. Teşekkür ederim :)
1 sonraki yanıtı göster
Roquentin okurunun profil resmi
Heh cümlelere böyle başlayınca incelemeler yazılar daha bir anlamlı oluyor. Yalnız değerlendirmelerin çok iyi . Kadın yazarlarımızın daha çok okunması lazım özellikle Asli Erdoğan. Bu arada dediğim diğerlerine de bak. Bir Delinin Güncesi ve Kırmızı Pelerinli Kent.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Müsaade edersen biraz da kendi listemden kitap okumak istiyorum :))
5 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Bu kitabı nedense okuyamadım. Yazar soğuk kaldığım karakterde insanlar gibi geldi gözüme. 15 sayfadan öteye gidemedim. 2. şansı hak ediyor diyecekseniz de 10. sayfadan 15. sayfaya giderken zaten 2. şansıydı. Velhasıl kelam sevemedim. Bana sığ bir farklılık içine düşüp bak benim kabuğum yok kalıptan çıkma değilim hissine yakalanmış insanları çağrıştırdı. tabii 15 sayfada böyle genel çıkarım yapmak sağlıklı değil ama ben sezgilerimle hareket ederim genelde. Kitapları da ona göre okudum hep. Kitap iyi veya kötü demiyorum zaten neden okumadığımı söyledim şimdi soran olur onu da açıklayayım dedim. Eyyorlamam bu kadar iyi günler :D
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çok iyi anladım ne demek istediğiniz. Bence hislerinde yanılmıyorsun da... Ama bu bahsettiğin tarzı seven insanlar da bir hayli fazla :)
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.