Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

319 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Öncelikle bu inceleme diğer incelemelerime nispeten biraz daha uzun olacak, şimdiden okuyacak olanları uyarmakta fayda görüyorum. Zira kitap dolu doluydu ve birçok şey üzerinde düşünmemi sağladı. Bu yüzden biraz edebiyata dair görüşlerimi de içerisine katarak sohbet havasında bir şeyler yazmak istiyorum. Ancak sohbet ederek ve üzerine konuşularak bu eserin değerini anlayabiliriz diye düşünüyorum. Ayrıca kimilerine göre "Spoiler" özelliği olan bir inceleme olacağı için o konuda da önceden uyarıda bulunayım. Bana sorarsanız, bu tür bir kitapla ilgili spoiler olmaz. Zira ben de kitabı okumadan önce bir takım yazılar okudum ve bu yazılar kitabın lezzetini azaltmadı, bilakis artırdı. Neyse, şimdiden sonumuz hayrola. Matmazel Noraliya'nın Koltuğu, okuduğum en kaliteli edebi romanlardan biri oldu. Buram buram kalite kokuyordu. Peyami Safa ise muhteşem bir yazar... Gerçekten de edebiyat dünyamızda çok değerli yazarlarımız mevcut aslında. Biz bilmiyoruz. Gerekli değeri vermiyoruz onlara. Kendi coğrafyamızda yaşayan veya yaşamış cevherleri göz ardı ederek dünya edebiyatının vasat denebilecek yazarlarına koşarcasına hücum ediyoruz. Oysaki insanın kendi ana dilinde okuduğu bir kitabın verdiği hazzı hiçbir çeviri roman veremeyecektir. Biliyoruz aslında; ama buna rağmen kıymetli yazarlarımıza sırtımızı dönmekten de bir türlü vazgeçmiyoruz. Peyami Safa'nın üç romanını okudum şimdiye kadar ve belki de şu an piyasada en çok satanlar arasında dolaşan birçok kitabı cebinden çıkaracak kadar üst seviye romanlardı bunlar. Buna karşın ne Matmazel Noraliya'nın Koltuğu'nun ne de Peyami Safa'nın hakkının yeteri kadar kendilerine teslim edildiğini düşünüyorum. Maalesef gereken saygıyı görememiş durumdalar. Aslında bunda ana neden olarak biraz da Peyami Safa'nın siyasal/ideolojik duruşunun etkisi olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Fakat ben bu tarz düşüncelere karşıyım. Zira edebiyat bir sağ-sol meselesi değildir. Kaliteli edebiyat, bir sağ görüşlü yazar tarafından yazılsa da bir sol görüşlü yazar tarafından yazılsa da kalitelidir. Bizi bir edebi romanı okumaya iten ana neden, yazarın siyasi/ideolojik görüşü olmamalıdır. Örneğin, Peyami Safa'nın bu eserinde vermek istediği mesajlar ve siyasi/ideolojik görüşü benim görüşlerime ve inancıma terstir; ancak kitap muhteşem bir kitaptır. Bunun aksini iddia edemem. Eleştirme hakkım her zaman vardır. Peyami Safa'yı tabii ki eleştiririm. Düşüncelerine katılmadığımı söylerim. Fakat yazdığı bu edebi eserine dil uzatamam. Çünkü çarpılırım. Gerçekten Peyami Safa çok kaliteli bir yazar. Keşke sağ görüşlü insanlar tarafından daha çok sahiplenilse. Sonuçta edebiyatımızda tek sağ görüşlü yazarımızın Necip Fazıl olmadığı gibi, tek sol görüşlü yazarımız da Nazım Hikmet değildir. Bu yazarların/şairlerin taşıdığı flamaların arkasına geçmek mecburiyetindeymişçesine iki yazarımızdan/şairimizden birisini tercih ediyoruz. Oysaki diğer yazarlarımızı görmezden gelmek ne kadar doğrudur? Siyaseti ve ideolojileri edebiyata yahut şiire alet etmek bize ne kazandırır? Durun ben söyleyeyim, ayrıştırmaktan başka hiçbir şey... Peyami Safa'nın müthiş bir yazar olduğunu ifade etmiştim. İkinci değinmek istediğim konu ise, yazarın muazzam geniş kelime zenginliği ile lezzetli bir edebi dile sahip oluşudur. Safa'yı okurken yepyeni kelimeler öğrenebildiğimiz gibi, bir cümle içerisinde kullanılabilecek en doğru kelimeyi seçebilme yeteneğini de açıkça görebiliyoruz. Nasıl anlatsam size? Hani bazı cümleler vardır. İçerisinde barındırdığı bir kelime o cümleye o kadar yakışır ki, hayranlıkla birkaç kez o cümlenin içerisindeki o kelimenin duruşunu izlersiniz... İşte Peyami Safa da böyle bir yeteneğe sahip. Açıkçası daha önce yalnızca bir yazarın cümlelerini, adeta bir resim tablosuna bakar gibi, seyretmekten zevk almıştım. O da Sabahattin Ali idi. Kitaba dönecek olursak, kitap iki ana bölümden oluşuyor. Kahramanımız Ferit isimli, nihilist denilebilecek bir genç. Aslında Ferit, biraz Sigmund Freud biraz da Friedrich Nietzsche özellikleri gösteren bir karakter. Özellikle ilk bölümü okurken bu özelliklerini gayet net bir şekilde görebiliyorsunuz. Hatta Ferit isminin Freud'den alınma bir isim olduğunu bile düşünüyorum. Zira kitabın ilk cümlesi bile "Ferit, Ferid, it, id, t, d, t..." şeklinde. Bu başlangıçta "id" kelimesi de boşuna kullanılmış bir kelime değil... Ferit 4. senesinde Tıp fakültesinden ayrılıp Felsefe'ye geçen birisi. Peyami Safa'nın Ferit için seçtiği bu bölümler de elbette tesadüfen seçilmiş olamaz. Ferit'in karakterini ve düşünce yapısını önümüze sunabilmek için güzel bir ayrıntıdır okuduğu bölümler... Ferit'in iç dünyası ise oldukça karmaşık. Ruhsal bunalımlar, sinir krizleri ve bir çeşit panik ataklar ile hayatı sarılmış bir durumda. Buna rağmen bütün olaylara materyalist, bilimsel ve pozitivist felsefe çerçevesinden bakmaya çalışan Ferit, mantığını en son zerresine kadar kullanmayı tercih ediyor. Kitabın yan karakterlerinden biri olan Selma ise Ferit'in sevdiği kadındır. Değişik ve ilginç bir ilişkileri var. Günümüz tabiri ile "kaçan kovalanır" oynuyorlar adeta. Ferit'in yukarıda anlattığım maddeci, bilimsel ve pozitivist bakış açısı ilişkisinde de kendisini gösteriyor. Bu noktada Peyami Safa, materyalist, bilimsel ve pozitivist bakış açısının insanı bencilliğe yönelttiği savını önümüze sunuyor ve Ferit'i tam bir bencil karakter olarak gösteriyor. (İlerleyen bölümlerde neden böyle yaptığını daha iyi anlıyoruz) Yine bu noktada Peyami Safa'nın kitabın sonunda vermek istediği mesaja ulaşabilmek için materyalist, bilimsel ve pozitivist düşünceyi fazla yerdiğini ve bu derece bencilliğe sürüklediği konusundaki görüşlerine katılmadığımı peşinen söylemeliyim. Zira bütün kitap bu düşünce üzerine kurulu. Neyse, Ferit isimli arkadaş, Selma ile yolda yürüdükleri bir gün onu bir apartmanın karanlık köşesine doğru çekiyor ve zorla öpmeye çalışıyor. Neymiş efendim, Selma kırmızı ruj sürmüş, bacakları açıkmış, neden kendisine bir öpücük vermesinmiş... Selma tarafından pek tabii reddedilen Ferit, bu durumu mantıksız buluyor. Selma'yı akılsızlıkla suçluyor. Hatta günümüz tabiri ile Selma'ya "Kezban" yaftasını vuruyor. Bu noktada Ferit, "İştah niçin aleni de şehvet gizli?" diye soruyor bizlere. Yani hayvani isteklerini dizginleyemeyen Ferit bu isteklerini alenen tatmin etmenin hiç de ayıplanmaması gereken bir şey olduğunu söylüyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, Ferit bir anda adeta 180 derece değişiyor. Değişimin sebebi olarak kitapta, ilahi varlığın tecellisi gösteriliyor. Çünkü yaşadığı ruhsal bunalımlar, sinir krizleri ile bir takım tesadüflere materyalist/bilimsel açıdan cevap arayan Ferit büyük bir değişim geçiriyor ve yaşadıklarını ilahi bakış açısı ile yorumlamaya ve doğru yolu bulmaya başlıyor. Bu şekilde hareket ederek bencillikten de uzaklaşıyor ve bencillikten uzaklaşması onu Allah'a daha çok yakınlaştırıyor. Peyami Safa, Ferit'in hayata bakış açısının değişmesiyle davranışlarının da değişmesini çok güzel bir şekilde tasvir etmiş, bunu açıkça kabul etmek gerekir. Hatta daha önceden tamamen cinsel bir meta, yatakta kullanılması gereken bir alet olarak gördüğü Selma ile evlenmek aklının ucundan bile geçmezken ona aşık olur ve onsuzluğu hayal dahi edemez. Bu noktada Ferit kendisini Allah'a adamaya başlamışken Selma çıkar gelir ve Ferit ile birlikte olmak istediğini söyler. Hatta Ferit'in yatağına kadar girer. Ancak kendisini Allah'a ve iç huzuruna adama yolunda adımlar atmaya başlayan Ferit ise Selma'yı reddeder ve ironik bir durum ortaya çıkar. Yani Ferit, başta sadece cinsel güdülerle hareket eden bir ''hayvanken'' Selma ruh peşindedir. Daha sonra ise roller değişir, Selma ''et parçası'' olmayı kabul ederken Ferit ''ruh'' istediğini söyler. Roller değişmiş olmasına rağmen sonuç değişmez,ilk seferinde kaçan Selma yine kaçar. Ferit ise daha sonra bu hareketinden pişman olur, kahrolur ve sahile bira içmeye gider. Yine bu noktada kendisini imana yönlendirmiş bir genç olan Ferit'in Selma'yı reddettikten sonra Selma'nın bacaklarını düşünerek bira içmesi eleştiriyi hak eden bir konudur. Sanırım Ferit tam bir ikizler burcu erkeği. Bence bunun başka açıklaması olamaz. Nihayet gelelim "Matmazel Noraliya'nın Koltuğu"na... Peki ama bu koltuk nedir? Bu koltuk Ferit'in iç huzurunu, dolayısıyla imanlı bir gence dönüşmesinin yolunu açan, bencilliğini terk ederek onu Allah'ı düşünmeye sevk eden koltuk olarak tasvir edilir kitapta. Sembolik bir anlama sahip yani. Kitabın sonlarına doğru bir diğer yan karakter Aziz ile Ferit arasındaki sohbet ise muazzam lezzetlidir. Sanırım Peyami Safa düşüncelerini ve inancını Aziz karakteri ile okuyucunun önüne sunmuş ve gerçek düşüncelerini tam olarak ifade etmiş. Sadece bu konuşmalar için bile kitabın okunması gerekir diye düşünüyorum. Kitabın vermek istediği mesaj kaygısı olmasaydı efsane bir esere dönüşebilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca Ferit'teki değişimlerin 6 ile 10 gün gibi kısa bir süre aralığında gerçekleşmesi, kitabın inandırıcılıktan uzaklaşmasını ve asıl amacın Peyami Safa'nın mesajlarını vermek olduğunu düşündürtüyor. Yine de bütün eleştirilerime ve karşı çıkışlarıma rağmen eserin çok kaliteli bir edebi eser olduğunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Keşke 700-800 sayfalık bir eser yazarak daha doyurucu bir kitap yazsaydı Peyami Safa diye düşünmeden edemiyorum.
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20177,6bin okunma
··
2 artı 1'leme
·
5,6bin görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
"Biz bilmiyoruz ve gerekli değeri vermiyoruz." Kesinlikle haklısın. Benim Türk yazarlara karşı önyargımı kıran Peyami Safa'nın "Yalnızız" kitabıdır. Okuduğumda hem yazardan hem de kitaptan çok etkilenmiştim. İncelemen kitap için merak uyandırıcı olmuş.Biraz fazla spoiler var :) ama olsun artık yazdıklarını unutmaya çalışacağım. Eline sağlık.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Topluca şu önyargılarımızı kırabilsek ne güzel olacak. Özellikle edebiyatta kırmaya ihtiyacımız var... Beğenmene sevindim Mustafa Hocam, teşekkürler :)
Murat Ç okurunun profil resmi
Geç olsun güç olmasın demişler. :)) İlk giriş konum geçmiş dönem yazarlar ve sağ sol olsun. Peyami Safa'nın tek kitabını okumuştum ve çok beğenmiştim. Siyasi görüşü sağı solu pek umurumda olmamıştı. Yazar ve eseri olarak bakıp okumuştum. Ben Cumhuriyet dönemi yazarlarına dikkatle yaklaşırım. Bunun nedeni bir çoğunun cumhuriyete ve ilklerine alenen saldırmış olmasıdır. Ve bu seviyede o yazarın cehennemin dibine kadar benim şahsımda yolu vardır. En baş örneği de Necip Fazıldır. Para ile tutulan bir kalem, köle bir yazar köle bir kalemşördür. Geçmişin yazarlarını araştırmadan okumam. Her kitap iyi olmayacağı gibi her yazarda iyi değildir. Bilmeden okumak benim nazarımda mantık işi değil. Ve buna ayrıştırma değil bilinçli seçim diyorum. Bu konuda ayrı düşmüş olabiliriz. :)) Bu yazarların içinde Aziz Nesin de Nazım Hikmet te vardır. Aziz Nesin i okuyabiliyorum çünkü her şeye karşı. Eğer batı nın her şeyi eleştiren yazarını okuyabiliyorsam onu da okurum. Ama her kitabını değil. :) Bu benim bilinçli tercihim. "Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla mânevî değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfîdir." Aslen bunu yazan safa da o nazardadır benim için. Zamanında ne yazmış ve okunmuş ne satılmış, konuşulan dil ile yazılan yazı ne imiş? Okur yazar oranı nedir? Hangi dilmiş bu özel dil de yok edilmiş? Neymiş manevi değer fes mi peçe mi? Kadınların yok sayılması, rezil bir eğitim sistemimi? Neymiş bu ahlak? memurların Osmanlıyı rüşvete bağlaması ve devleti soyması mı? Neyse, asıl amaçtan çıkmak istemiyorum. Bu duruma rağmen bir şans vermiştim safa ya. Güzelde yazıyor. Bazen sadece yazar olmak lazımdır belki de siyasete çok bulaşmamak lazım gelir ki kitle böyle seçimler yapmak zorunda kalmasın. Ben o alıntıda ki yazanlara gram katılmıyorum. Akabinde bu da var "Bu ilimsiz, çarpık, saçma inkılâp ve irtica anlayışına genç nesiller kurban olup gidiyor." Gelişmişliğe sırt çevirmek ve köhne zihniyete teslim kalmak istemek kadar ahmak bir düşünce olabilir mi? Bakınız olmuş. Neyse iyice sinirleniyorum. Bu bağnazlık ile sunacağı eserler benim ilgimi çekmiyor. Bu ve buna benzer durumda ki yazarların kitaplarını okumayarak hiçbir şey kaybetmeyeceğim. Daha iyilerini çok rahat bir şekilde bulup okuyabilirim. :) Dönem dönem değişen ve ilginçleşen Safa'yı araştırıp, asıl fikirlerini bilmemiz ve o fikirleri sindirip okuyup okuyamacağımıza karar vermemiz gerekir. Bir tarafta dönemlerin DÖNEN kalemleri olmak ve her dönem adam olmak, işte tüm mesele bu. :)) Menderes sever Safa'yı. Neden acab... Ve II. Dünya Harbi esnasında sıkı bir Almanya sempatizanı ve savunucusudur. Ve bir soru daha, Peyami Safa nın kitaplarını hangi yayın evleri basıyor? YKY, Can ve İş Bankası'nda ben göremedim, göremem de çünkü telif Ötüken de. Muhafazakar ötüken basıyor. Ötüken in Türkçü yazarlara yer verdiğini biliriz amma tek şart muhafazakar görüş var ise. :) Safa nın iki mirasçısı vardı ve birisi bu mirası reddetti. Ne için reddetti? Yukarıda yazdıklarıma sen alınma içimde varmış döktüm. Dediğim gibi farklı görüşte olabiliriz bu konu da. Ama bu söylemlere rağmen tek bir eserini okuyup güzelce inceledim. O da yeter. Ayrıca öyle bir parantez açmasan bu yorumu da yapmazdım bak. Sensin sebebi. :) İnceleme için teşekkür ederim. Her hattıyla bir semih incelemesi okudum. Azıcık ucundan ortasından sağından solundan spoiler var ama kitabı okuyacaklara öyle supriz bozduracak bir şey yok gibi geldi. Beklentiye sokmuş olabilirsin o ayrı. :) Eline emeğine sağlık. Teşekkür ederim inceleme için. :)
1 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Dilekçe şeklinde, bilgi dolu ve kaliteli bir yorum yapmışsın. Okurken yer yer oturup tartışmak istedim. O kadar güzel konulara değinmişsin. Öncelikle güzel yorumun için teşekkür ederim. Sağdan soldan cevaplar vermeye çalışacağım :) Ben bu kitabı incelerken sağ-sol meselesine neden değindim? Çünkü Safa bu eserinde apaçık bir mesaj vermeye gayret etmiş ve ben bu muhafazakarlığa yönlendiren görüşü eleştirmeliydim. Yoksa kitabı incelerken siyasete girmek gibi bir niyetim yoktu. Senin yorumlama sebebin nasıl ben isem, benim bu şekilde yorumlama nedenim de Safa’dır. Normalde görüşlerinden ve siyasi düşüncelerinden bağımsız olarak okumaya çalışırım her yazarın her kitabını; ama bunu yaparken sanatçıların ve yazarların siyasi görüşleri olması gerektiğini ve eserlerinde bunlara yer vermeleri gerektiğini de daima savunurum. Çünkü halk, bilinçsiz kalmaya çok müsaittir ve sanatçıların veya yazarların halka yol göstermesi gerekir. Sanırım bu paragraf genel olarak sorularına karşı vereceğim tüm cevapları içerecek düşüncemi ortaya koyuyor. Farklı görüşte olabiliriz dediğin konuda evet farklı görüşteyiz. Ben Atatürk’ü seven bir birey olarak Safa’nın Atatürk ve devrimlerini eleştirmesine saygı gösteriyorum. Çünkü o da kendi düşüncesince halka yol göstermek istemiş olabilir. Kalemi satılık mıdır, onu bilemem. Öyle olduğunu zannetmiyorum ama öyle ise en büyük karşıtı ben olurum zaten :) Çok değerli bir yorumdu, teşekkür ederim Murat.
7 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Ben de okuyorum kitabı şu sıralar. Toplantıya katılamayacağım maalesef ama kitap o kadar güzel başladı ki, eminim buluşmada kitap hakkında çok güzel düşünceler ortaya çıkacaktır. Giriş paragraflarında yazdıklarının tamamına imzamı atarım. Futbolda Sergen için falan ‘en büyük şanssızlığı bu ülkede doğmuş olmak’ derler ya, edebiyatımızda bu durum kat kat fazla yaşanıyor. Sanat ve sinemada da öyle... Ancak bunun nedeni bu eserleri dünyanın görememesi değil, tam tersi bizim yani bu toplumun görememesidir... Kitapla ilgili yazdıklarını da kitabı bitirdiğimde daha sağlıklı değerlendirme fırsatım olacak... Ben baya başlardayım henüz. Semih bence değindiğin diğer konularla birlikte totalde çok sağlam bir inceleme olmuş yine... Uzun olacak demişsin ama ben bir çırpıda okudum ve hiç de uzun gelmedi:) Emeklerine sağlık değerli dostum...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Toplantıya ben de katılamıyorum. Bugün yıllık iznime çıkacağım. Kesinlikle güzel ve bol sohbetli bir toplantı olacağını düşünüyorum ben de. Katılabilsek iyi olacaktı. Kitapla ilgili senin benden daha iyi ayrıntılar yakalayacağını düşünüyorum Necip Abi. Şöyle toplumsal mesajlı güzel düşüncelerini göreceğiz sanki. Çünkü sana daha çok hitap ediyor. Beğenmene sevindim Necip Abi. Çok teşekkürler :)
Mustafa Diyar okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık. Spoiler vermeye karşıyım. Yani en minimum seviyesinde verilebilir diye düşünüyorum. Onun dışında yazı ve tespitleriniz güzel. Okuduktan sonra aklıma Atay'ın Tehlikeli Oyunlar adlı eseri geldi. Bir keresinde bir inceleme okudum hakkında. Ve kitaptaki karakterlerin isimleriyle ilgili bir ayrıntıyı yakalamıştım. Tabi bu ayrıntı incelemede bahsi geçmiyordu. Birinin adı Hikmet Diğerinin adı sevgi. Anlatılan şeyler ise felsefeden bağımsız değildi. Böyle yani... 😁
Semih Doğan okurunun profil resmi
Birazcık derin tahlillere girmeye çalıştığım için konudan da bahsetmem gerekti. Yine de en ayrıntılı yerlere değinemedim :) Teşekkür ederim Mustafa Bey. Beğenmenize sevindim.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Selman Ç. okurunun profil resmi
Semih öncelikle emeğine sağlık. Çok güzel olmuş. Sonrasında ilk olarak yazarın hakkının verilmemesi konusunda sonuna kadar katılıyorum sana. Maalesef hayatımızın her alanına adeta bir virüs gibi girmiş olan siyasi-ideolojik durumlar insanları esir almış durumda. Ve doğal olarak Edebiyatı da. Edebiyat zaten hayatın kendisi. Böyle olunca da okurlar kendi görüşlerine ters diye böyle kaliteli eserleri gözardı ediyor. Okur olmanın amacına ters bir durum aslında. Kaliteli bir okur ne ideolojik ne de siyasi veya yazarın tercihleri durumunda kitaplara mesafe koymayanlardır bana göre. Tabii tartışılır zaman zaman aşırı durumlarda olabilir belki. Sağ-Sol falan filan hiç umurumda değil benim. Nazım da okurum, N.Fazıl da okurum, Safa da okurum problem insanların kafasında yer eden ideolojik fikirler. O fikirlere takılıp kaldıkça yerinde sayacaklardır muhakkak. Aşmak gerek bu durumu. Peyami Safa'nın en sevdiği kitabıymış bu, bana göre en iyi kitabı hangisi diye sorsanlar ben hala Yalnızız derim. Ayrı bir dünyaydı. Ben de 5 kitabını okudum bu kitap en farklı ve yazarın kendini ele verdiği roman olabilir. Bu ele vermek kötü anlamda değil senin de değindin konu görüşleri vs. Yazarın yoksulluk, hastalık vs ile geçen hayatını da göze aldığımızda eğitim vs çok fazla alamamış diye biliyorum bu durumlardan dolayı, kendini geliştirip muazzam bir hazineye sahip olması takdir edilesi bir durum. Safa'nın kitaplarında hep zıtlıklar, tereddütler söz konusu burada da Ferit tereddüdün doruklarında yaşıyor ilk bölümde. Sonrasında o sembol olan koltuk zaten ayrı bir dünya ve Aziz ile sohbeti ise bambaşka bir şeydi. Değişimin 6 gün içinde verilmesi durumu da inandırıcılık konusunda dediğin gibi sıkıntılı bir durum ama ben çok fazla takılmadım. Zaten değişimlerin bu kadar sürede olması imkansız. Karakterin ruh tahlilleri, kendi içinde yaşadığı dünyasını tahlil etmesi de muazzamdı yine. Daha fazla da yazarım ama çok uzun oldu yorum keşke gelebilseydin toplantıya. Eline sağlık tekrardan :)
2 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Selman ne güzel yazmışsın. Katılıyorum söylediklerine. Bazen elimizde olmadan ayrışıyoruz işte. Ama olması gerekenin ne olduğunu biliyoruz en azından... 6 günlük süre ile ilgili Nilüfer Hanım'ın belirttiği ayrıntı çok önemli aslında. Hatırlıyorum o cümleyi ben de. Zaten 6 günlük süreyi öğrendiğimiz ve benim yadırgadığım yer de orasıydı. Ama çok da takılmamak gerekir elbette. Yoksa çarpılırız :)
Nesrin A. okurunun profil resmi
Peyami Safa'nın Sözde Kızlar ve Yalnızlıklar kitabı ile buradan okuduğum incelemeler sayesinde tanışmıştım ve seninki ile üç oldu. Kim seçimleri yapıyorsa, Türk yazarların kitaplarını böyle önümüze servis ediyorsa İstanbul grubunda kocaman bir teşekkürü hak ediyor. Ve senin Sevgili Arsız Ölüm incelemen de bu incelemen gibi harikaydı. Eleştirilerin konusunda da sonuna kadar haklısın, bir de Necip Fazıl incelemesi bekleyebilir miyim senden :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Kitap seçimleri Muzaffer Akar abimizin önderliğinde oy çokluğu ile gerçekleşiyor ve gerçekten hepsinden memnun kaldım ben de. Muzaffer Abi’ye ilk görüştüğümüzde teşekkür edeceğim zaten... Beğenmene sevindim, teşekkür ederim. Necip Fazıl ile ilgili bana bir kitap önerirsen neden olmasın? :)
15 sonraki yanıtı göster
Ömer Gezen okurunun profil resmi
Şimdi siz bu incelemeyi yazarsınız da Türk Edebiyatı okuma etkinliği düzenlediğim için ben buna üzülmez miyim? Keşke 1 Ağustostan sonra okusaydınız da etkinliğe de katılmış olurdunuz :(
3 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Ömer Bey, sizin etkinlikleri ben neden hiç görmüyorum? :)
2 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Hiç kuşku yok ki PS, Türk romanında kahramanlarının ruh hallerini en başarılı vermiş romancıdır. Derin ve başarılı psiko-analitik tahliller yapar. Mehmet Rauf'un, Eylül'ü baş tacı edilirken PS'nin son romanı (Son romanı M. Noraliya elbette değildir. Yayınevinin müptezelliği) Yalnızız hep ıskalanır. Galiba sebep ideolojik tavırdandır. Oysa ben bunu yanlış bulurum. Zira bu tavrı koyanlar Knut Hamsun ve L.F.Celine'ye övgüler dizerler. Bir roman, yazarının duruşuyla değil, anlatısıyla değerlendirilirse makbuldür. Kalemine sağlık Semihciğim.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Kesinlikle öyle Metin Abi. Burada bile Peyami Safa’ya sırf ideolojik duruşundan dolayı sırtını dönen insanlar var. Oysaki sadece edebi kişiliğine odaklanılsa herkesin seveceği değerli bir yazardır. Var ol Metin abi :)
3 sonraki yanıtı göster
Erhan okurunun profil resmi
Teşekkürler, bunu da listeye aldık sayende, Peyami Safa hiç düşündüğüm birisi değildi, göreceğiz artık. Eline sağlık, ben seviyorum spoilerları. Sıkılıp yarım bırakınca sonunu önceden öğrenmiş oluyorum hiç olmazsa :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Ben de seviyorum spoilerları :) Peyami Safa denenmeye değer bir yazarımız. Pişman olmazsın. Teşekkürler :)
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.