Eveetttt
Bütün bir günüm Balzac yazmayla geçti:)
Kitaba inceleme yazmaktan ziyade tez yazma aşamasında gibi bir durum oldu, tabiki yedi sayfalık Balzac tezimi paylaşamayacağım ama beni bu yazıya getiren etkinlik için konuşmam gerek.
Biliyorsunuz Sabahattin Ali Kampı yaptık ( bilmiyorsanız bakınız :) #34571181 ) ve ona dair her şeyi konuştuk. Öldürülmeden önce yanında taşıdığı çantasından çıkan iki kitaptan biri idi Modeste Mignon. Kampımızın yarışmalarındaki hediyelerimiz de bu iki kitaptı.
E biz de Sabahattin Ali'nin mirasıymışçasına okuyalım dedik ama bu kitapla ilgili nereye baktımsa herhangi bir bilgi bulamadım. O zaman kendimiz konuşalım dedik ve bu etkinlik fikri aklımıza geldi. ( #34700268 )
Sabahattin Ali, bu kitabı okudu mu, okumadı herhalde ki yanındaydı, okusa beğenir miydi, ya da tırt hiç Balzac ayarında değildi mi derdi, efsane anlatımından esinlenip kendi de kendi Modeste'sini mi yazardı bilemiyorum da bunu düşünürken onu elinde kitaplarıyla tehlikeli olarak gören ve öldüren canavarlara ağız doluncası küfür geliyor ağzıma ya, neyse...
Ben biyografileri filmlerde de kitaplarda da daha çok tercih ediyorum. İşin magazinel kısmı mı çekiyor yoksa yazılan romanların şiirlerin hikayelerin gerçeğini öğrenme merakım mı ağır basıyor tam emin değilim. Ama okuduğum romanın gerçeğini öğrenince daha çok bağlanıyorum. Mesela; Kürk Mantolu Madonna'nın gerçek olduğunu öğrendiğimde, Ahmed Arif'in saçlarına kan gülleri takmak istediği kadının kim olduğunu bildiğimde, Dönüşüm'deki böceğin yansıması Kafka'yı bulduğumda, Modeste Mignon'un şiirlerine aşık olduğu yazarın/şairin kim olduğunu öğrenince daha da siniyor içime ve daha çok etkileniyorum:)
Balzac'ın dilinin muhteşem aktığı kitaplarından biri bence 'Alçakgönüllü' Modeste Mignon. Kitabı Balzac çok kısa sürede yazıyor ya dayanma gücü de çok zorlaşıyor;
"Bünyem artık dayanamıyor. Dinleniyor. Artık kahveye yanıt vermiyor. Modeste Mignon'u bitirebilmek için fincanlar dolusu kahve yuvarladım. Su gibi içiyordum." (Balzac syf. 477)
Kitabı ithaf ettiği "Polonyalı Bir Kadın" , Balzac'ın ömrünü yemiş, Balzac’ı 10 yıl oyalamış, evli olduğu halde onun kimseyle ilişki kurmasını istemeyerek trip üstüne trip atmış, kendisinden tiksindiği halde bırakmamak için de gereksiz bir direnç göstermiş, kısacası onu parmağında oynatmış ve ancak onun ölümü garantisiyle kendisiyle evlenmiş o kadar da aşağılık bir kadın aslında. Peki Balzac niye ömrünün en güzel yıllarını bu kadınla heba etti dersek cevabı maalesef Balzac'ın hayatı boyunca tüm hayallerinin kilit noktası olarak ortaya çıkıyor: 'zengin ve dul kadın'. Ben hayatımda böyle güzel ithaf edilmiş bir kitap görmemiştim, ama işte kimleeer kimlerle...
Kitabı ithaf etmiş etmesine de içinde gizliden de laf sokmalar yol vermeler yok değil;
"Bir erkeği sonsuza dek bağlamak isteyen yaşlıca bir kadın, herhangi bir rekabeti olanaksız kılmak için sevgilisinin kusurlarını büyük birer erdemmiş gibi göklere çıkarmakla işe başlar; çünkü rakibi, bir erkeğin hemen de alışıverdiği bu çok ince övgülerin sırrını birdenbire kavrayamaz."
Ben kitabı okuyarak hem Balzac'a yeniden hayran oldum hem de onu daha yakından tanımak için yaklaşık 600 sayfalık bir Balzac devirdim (Zweig'dan
Demek bizim burnu havada şairimizin hayatı, Balzac'ın hayatından küçük alıntılar içeriyordu. :))
Bunu bilmek güzeldi. Eline sağlık Elif. Gayet bilgilendirici bir inceleme olmuş. :)