Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

207 syf.
8/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Bizim Sokağın Çocukları vs. Pal Sokağı Çocukları
YouTube kitap kanalımda Pal Sokağı Çocukları kitabını yorumladım: ytbe.one/0QsuJ9RyBtA Daha dün Kitap Ağacı İzmit Kitap Buluşması'nda bir çocuğa "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diye sordum. Bana "YouTuber" dedi. Burada bir sorun var. Bu incelemede bu sorunu çözmeye çalışacağım.
Küçük Prens
Küçük Prens
'in en azından bir gezegeni vardı.
Küçük Kara Balık
Küçük Kara Balık
'ın en azından bir göleti vardı. Peki
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı Çocukları
'nın elinde ne vardı? Çocukluğumu hatırlıyorum da, kirlenmesini hiç istemediğim yeni alınmış giysilerle, istediğim zaman edinebileceğim renkli oyuncaklarla, televizyondan istediğim zaman izleyebildiğim zevkli çizgi filmlerle doluydu.
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı Çocukları
'nın ise nedense hiç böyle dertleri yoktu. Onların derdi ebeveynlerinin onları içine attığı yaşam mücadelesinde bütün çocukluklarıyla ayakta durabilmekti. Kitabı okumuş olanlar az çok Nemençek karakterinin ebeveynlerde bile bulunmayan çocuk cesaretinin nasıl olduğunu, aralarında kurdukları çocukça bir rütbe hiyerarşisinin askeri bir düzenle yönetilen ülkeleri hatırlattığını, üniformalarının içinde kaybolan bedenlerinin bütün savaşlara inat sempatikliğini bilirler. Bu incelemede daha çok bizim sokağın çocuklarıyla Pal Sokağı Çocukları'nın karakterlerini karşılaştıracağım. Çocukların sokakta oyunlar oynayıp birbirleriyle çocukluklarını geçirebildiği son yılları yakalamıştım. Aslında çocuklar sokaklara, sokaklar da çocuklara aitti. Bir çocuk için en önemli tanışma, oyun ve sosyalleşme mekanı olabilecek sokaklar 21. yüzyılda teknolojik bir evrim geçirmişti. Ebeveynler artık çocuklarını tabletlerdeki ve telefonlardaki sokaklarla başbaşa bırakıyorlardı. Oyunlar dijitalleşmişti ve samimiliğini kaybetmişti. Ama onlar da haklıydı! "Sokak çocukları" söz öbeğinden korkan ve görmezden gelen insanların arasında buna şaşılmamalıydı. Hiçbir ebeveyn çocuğunun "sokak çocuğu" olmasına göz yumamazdı! Çocukluğum boyunca hiçbir zaman futbol sevdam olmadı. Keza şimdi de olmadığı gibi. Galatasaray'ı tutuyorum ama bakmayın, zenginlikleriyle kendi zenginliklerini doyuranlar ordusu. Bu yüzden de arayışlarıma cevap bulabileceğim, kendi oyun ihtiyacımı karşılayabileceğim verimli bir çocukluk çağım olmadı. Zaten bizim sokağın çocukları akşam ezanında evlerine çağrılan, sokaktan sonra birbirlerini unutup parçacıl hayatlarına devam eden insanlardı. Peki
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı Çocukları
'nın bizim çocuklardan ne farkı vardı?
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı Çocukları
'nın vicdanı, merhameti, içlerinde bitmek bilmeyen dayanışma duygusu, aralarında kurdukları ebeveynlerinin bile beceremediği nitelikteki çocukça sistemleri kıskanılacak nitelikteydi. Milyonlarca ölü çıkarılıp kimsenin kazanmadığı savaşlarda sadece 1 tane şanlı bir ceset çıkarıp aralarındaki bütün sorunları çözebiliyorlardı! Biz, ebeveynler ve yetişkinler olarak çocuklar gibi olmayı hiçbir zaman başaramayacaktık. Yaşımız arttıkça içimizde çocukluğumuza duyduğumuz özlem de doğru orantılı olarak artacaktı. Eskilerin sokaklarındaki çocuklar ellerindeki milyarlarca liralık teknolojik aletlerle değil, içlerindeki duygu değişimleri, birbirlerine karşı duydukları çocukça özlem ve beraber hissettikleri dayanışma duygusunun getirdiği manevi değerle sevinçlerine karşılık bulurdu. Teknolojiyi yaratan bizler ne kadar onun için köleleşirsek, doğanın içinde en özgür hareket etmesi gereken çocuklar da onun köleleri olarak hayatlarına devam ederdi. Kafka'nın kafesi teknoloji, kuşu ise çocuklar olurdu. Ama ülkenin sokaklarında güven kalmamış olması, ebeveynlerin çocukları artık yanlarında görmek istemesi gibi çağdaş ikilemler, çocukların "herhangi bir sokak çocuğu" ya da "X sokağı çocukları" olması arasındaki ince sınırdı. Benim çocukluğum kendi adıma herhangi bir sokak çocuğunun hayatı ve
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı Çocukları
'ndan bir çocuğun hayatı arasında bir yerdeydi. Şu an hiçbir çocukluk arkadaşımın olmaması bu duruma en iyi örnektir. Biz insanlar olarak sokakları ne kadar tehlikeleştirir ve güvensizleştirirsek çocuklarımızı da evlere hapsederiz. Oysaki çocuklar ilk olarak sokaklarla sosyalleşir ve sokaklar da çocuklarla renklenir. Sokaklarda oyun oynayan çocuk göremezsek, kedilerin korkmayacakları boyda insanlar kalmamış olur artık. Sokaklarda oyun oynayan çocuk göremezsek, bakkal amcaların yüzü gülmez artık. Sokaklarda oyun oynayan çocuk göremezsek,
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı Çocukları
'nın kendilerine kurduğu minik dünyanın benzeri,
Küçük Prens
Küçük Prens
'in mütevazı gezegeni,
Küçük Kara Balık
Küçük Kara Balık
'ın devrimci vizyonu kalmamış olur artık. Artık kalmamak için çocuklarımızı ya kitap dünyasının sokaklarıyla tanıştıralım ya da sokaklarımızı tehlikeleştirmemeyi öğrenelim. Biz büyükler olarak bundan başka çaremiz yok. "Bugünün çocuğunu yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir." Mustafa Kemal Atatürk Kitabı bana hediye eden
Selman Ç.
Selman Ç.
dostuma çokça teşekkürlerimle.
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,5bin okunma
··
4.194 görüntüleme
ercanscgn. okurunun profil resmi
Sokakta iki taştan ibaret kalelerden yapılan maçların keyfi FIFA bilmem kaçtan nasıl alınabilir? Emeğinize sağlık, güzel incelemeydi.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Ah işte keşke onlara ben de yetişseymişim. Daha çok Pes ve Fifa’yla yetiştim maalesef. Ama şimdiki çocuklar onları bile oynamıyor, bu daha da kötü. Teşekkür ederim güzel yorumunuz için...
1 sonraki yanıtı göster
Sezen B. okurunun profil resmi
Çocukluğumda ailemin aşırı koruyucu tutumu yüzünden dışarı çıkıp oyun oynama, mahalledeki diğer çocuklarla arkadaşlık kurma imkanım olmamıştı. Ben oynayamadım, çocukluğumu yaşayamadım bari çocuklarım yaşasın diyerekten çocuklarım küçükken onlarla sürekli oyun parklarına gittim, ormanda bisiklet turları yaptık ailecek. Kreş zamanlarında arkadaş edinebilsinler diye bazı annelerle dostluk kurup çocuklarımızın beraber oynayabileceği ortamlar yarattık. Bunları yapmama rağmen belirli bir yaştan sonra çocuklarımı bilgisayar oyunlarından uzak tutmayı başaramadım. Okul ve akraba ortamındaki diğer çocukları görünce onlarda hevesleniyorlar. Ben de belirli zamanlarda oynamalarına izin veriyorum. Bir şekilde zamana uymak zorunda kalıyoruz galiba. Eline sağlık bu arada. İncelemen beni yaşayamadığım ama özlemini duyduğum çocukluk günlerime götürdü. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bir anne olarak sanırım ki en objektif bakışa sahip olabilecek insanlardan birisin bu konuda. Ama senin yaşayamadığın çocukluğu kendi çocuklarına yaşatabilmen ne kadar da tamamlanmış bir hayal gibi geliyor bana. Kendisinin yapamadığını insan kendisine ait olan bir parçada görebilmeli, çocuklar da bize ait en değerli parçalardır malum. :) Teknolojik gelişmenin ve yayılmanın önünü alamayız. Bunu ben de kesinlikle yadsıyamam fakat belirli zamanlarda ve dozunda olduğu sürece mutlaka faydalı içeriklerle de bu ihtiyaçları giderilebilir. Youtube'da çocukların önüne bilinçli olarak çıkarılan saçma sapan içerikleri bildiğim için sanırım zamana ayak uydurma konusunda dikkatli de olmamız gerekiyor. Değerli yorumun için teşekkür ederim Sezen, ben de daha çok yaşamadıklarımı yazdım. :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Selman Ç. okurunun profil resmi
Oğuz öncelikle okuyup değerlendirdiğin için teşekkür ederim. İncelemeye bakarak beğendiğini de düşünüyorum. Okurken gözlerimin dolduğu ender kitaplardan biridir. Sonlarına doğru ister istemez kendiliğinden geliyor zaten o yaşlar. Belki de çocukluğumu gördüm bu kitapta. Bizim de vardı böyle bir arsamız. Yıllarca kaldı en sonunda bütün arsaların başına gelen onun da başına geldi. Kocaman binalar diktiler. O arsa bizim evimiz olmuştu. Bizi sürekli çıkarmak isterlerdi, orada oynamamızı istrmezlerdi. Hatta bir kere okuldan döndüğümüzde arsanın ortasına kocaman kayaları koymuşlardı ve biz hep beraber o kayayı sahanın ortasından çıkarmıştık. Abartmıyorum baya baya kaya koymuşlardı :) Mücadeleye o zamanlardan başlamıştık anlayacağın. Gerçi zaman geçtikçe mücadeledeki azim azalıyor mu acaba veya yoruluyor herhalde insan mücadele ediyor ediyor ama bir şeyler değişmiyor sanırım bu durum yorucu oluyor. Sokaklar gerçekten de "hayatın" başladığı yerdir. Buradaki hayat bambaşka bir hayat. Emeğine sağlık tekrardan.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Beğendim dostum, Sineklerin Tanrısı kitabına da benzettim hatta yetişkinlere özenilen askeri sistemleri. Benim bir kitaba gözyaşı dökebilmem için epey aşırı bir olay gerçekleşmesi gerekiyor. Sana şöyle bir örnek vereyim, Sefiller'deki Fantine'in durumu bugüne kadar yaşadığım en zor durumlardan biri olmuştu bir kitabı okurken. Orada bile gözlerim doldu mesela sadece... Senin de dediğin gibi mücadele hayatın içinde var ve çocukların da mücadelesi çok renkli, çok başka oluyor. Bu kitabı benle tanıştırdığın için çok teşekkür ederim. :)
1 sonraki yanıtı göster
Ayşe* okurunun profil resmi
30 yıldır aynı mahallede oturuyorum hani o eski usul insanların birbirini yıllardır tanıdığı, selamlaştığı mahallelerden birisinde, bütün çocukluğum sokakta geçti. Bu yüzden kendimi hep şanslı hissederim :) Sen böyle anlatınca aklıma geldi çocukluğum, ne günlerdi. Ağzına sağlık Oğuz, ne güzel inceleme yazmışsın :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Ben de 25 yıldır aynı mahalledeyim fakat burada komşuluk ilişkileri sizinki kadar sağlam değil gibi, daha apartmanımda yaşayan insanları bile tanımıyorum zira. Bende de hep bu konuda eksik bir şeyler kaldı, ben de bu eksikliğimi böyle tamamlamak istedim. :) Teşekkür ederim değerli yorumun için Ayşe...
Hacer okurunun profil resmi
Omo'nun içimdeki çocuk adı altında yayınladığı bir reklam var, muhtemelen denk gelmişsindir. Orada bir çamaşır deterjanı reklamı olmasının yanı sıra günümüzdeki çocukluğun algısına değindiğini ve ''Senin çocuğun onunla arkadaş olsa nasıl eğlenirlerdi?'' diye sorduğu soruda hüzün görüyorum açıkçası. İncelemeni okuyunca aklıma geldi paylaşmak istedim. Linki de şuraya bırakayım. youtube.com/watch?v=VoZ8fp9... Çok doğru noktalara parmak basmışsın bu arada. Kalemine sağlık :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Denk gelmemiştim ama izleyince mutlu oldum doğrusu. Çünkü gerçekten tam olarak benim yaptığım karşılaştırmanın özeti niteliğinde bir video. Gerek video hatırlatması için gerekse de bu güzel yorumun için çokça teşekkürler. :))
Çağıl okurunun profil resmi
Sokak sokak dolaşıp bulduğum bilyelerimi hala saklıyorum ve ölene kadar da saklamaya devam edeceğim. Arada bir ortaya çıkartırım, onlardan gözümü ayırmadan derin derin düşünürüm. Etrafımda yaşanan teknoloji patlamasına rağmen, sokakların özünü tadarak büyüdüm ben. Akla gelebilecek her türlü oyunu oynadık mahallemin çocuklarıyla. Sonra ne olduysa ortaokul sonda oldu, ondan sonra ne ben aynı kaldım, ne de etrafımdakiler... Dişe dokunan bu inceleme için teşekkür ederim. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Siz yine de çok isabetli bir dönemde yaşamışsınız. Zaten o derin ayrımsanmanın başladığı zamanlar da sizin ortaokul sonlarına denk gelmiş. Ülkenin sınav ve eğitim sistemi de bu konuda çok önemli bir etken oluyor diye düşünüyorum. Umarım daha çok çocuk teknolojiye gömülmeden doğadaki bir fidan gibi büyüyüp gelişebilir, yorumunuz için çok teşekkürler. :)
Sara Önal okurunun profil resmi
Yaşıma göre şanslı olmalıyım. İncelemeyi ve yorumları okudum da şimdilerin sokak çocuğu olmadığımı hissediyorum -yaşıma rağmen- . Çünkü benim çocukluğum öyle pek tablet telefonlarla geçmedi. Kuzenlerimle futbol maçları yapar akşam yemeğine çağrılana kadar dışarıda olurduk. Portakal ağaçlarımızdan topladığımız portakalları yedikten sonra içini çamur doldurur çeşitli şeyler yapardık. Saklambaç, beş taş ile yetinmeyip kendimiz bile oyunlar bulurduk. Onlar okula başladıktan sonra-onlardan küçük olduğum için- onları beklerdim çizgi filmleri birlikte izlerdik. Günlerimiz böyle geçerdi. Aynı şekilde kız kardeşimle de evde aynı şekilde oyunlar oynardık. Beştaşı anneannemden öğretmişti. Okulumun önünde bir sürü kişi toplanıp oynadığımızı hatırlarım. Yanlış hatırlamıyorsam kitabı 12-13 yaşlarında okumuştum hala hatırlarım duyduğum hüznü. Çok etkilenmiştim. Az da olsa yaşıtlarımdan bu konuda sıyrıldığım için kendimi şanslı hissediyorum. İnceleme de çok güzel olmuş her zamanki gibi ellerine sağlık Oğuz.
Rabia ÇEVİK okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık çok güzel bir inceleme olmuş
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme yine....bu cümleyi kullanmak da dejavu gibi hissettiriyor artık... ama öyle....
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, elimizden geldiği kadar. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.