O vakit güneş soğudu
Ve bereket toprakları terketti
Ve otlar sahralarda kurudu,
Ve balıklar denizlerde susuz kaldı.
Ve toprak ölülerini kabul etmedi,
O günden sonra.
Gece, renkleri uçmuş tüm pencerelerde
Havanın yüzünde bir leylek, bir leylek.
Leyleğin ayağı da kınalı değnek.
Var imiş mademki şu dünyada ölmek,
Yol kalsın gönül kalmasın yarenler.
Toprağın yeşili, yağmurun güzeli.
Nerdesin ebemkuşağı?
Yeşilde aklık. Şavkıyan bir ses.
Balkıyan dünya.
Şafak içinde dönen, kıvılcımlanan dağlar.
Yürü bre fıkaralık elinden,
Dolanıp belime kuşak olursun.
Azrail gelmiş de can talep eyler.
Benim can vermeye dermanım mı var?
Toprağın altı, toprağın üstü...
Acı, dert, bela...
Yerinme canım, yerinme.
Her tepeden bir gün doğar.
“İyilik isteğiyle” baş edebileceğini asla tartışmıyorum; ancak insanın dayanamayacağı bazı olaylar ve koşullar vardır: “Bu gibi ayrıntılar kendiliğinden ortaya çıkar” ve kişiyi alır götürür. Baylar, burada bu “duygululuk” üzerine söylediklerim hiç de boş şeyler değil; basit gibi görünmesine karşın, son derece önemli bir konudur, hatta herkesin