Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şapka çıkarıyorum....
“Yoksul, perişan ve akılsız halklar, uluslar, kendi yararınıza olanı görmemekte direnen sizlersiniz! Kendi gözlerinizin önünde gelirinizin en önemli kısmından mahrum bırakılıyorsunuz, tarlalarınız yağmalanıyor, evleriniz soyuluyor, ailenizden yadigar kalanlar alınıp götürülüyor. Öyle bir hayat sürüyorsunuz ki, kendinizin olduğunu iddia edebileceğiniz tek bir şeyiniz yok; görünen o ki, malınız mülkünüz, aileniz ve bizzat hayatınız size ödünç verildiği için şanslı olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bütün bu zarar ziyanı, bu bedbahtlığı, bu yıkımı üzerinize salan yabancı düşmanlar değil, bir tek düşman, sizin sayenizde o kadar güçlü olan, onun için kahramanca savaşmaya gittiğiniz, onun azameti için kendi canınızı ölüme atmayı reddetmediğiniz. Üzerinizde bu yolla tahakküm kuran bu düşman iki göze, sadece iki ele, sadece bir vücuda sahip, şehirlerinizde yaşayan sayısız insan içinden en önemsizinin sahip olduğundan daha çoğuna değil, sizi yıkması için ona bağışladığınız güçten daha fazlasına sahip değil gerçekten de…” (Etienne de La Boétie – Gönüllü Kölelik (kulluk) Üzerine Söylev)
bu toprağın sahibi biziz, kul değiliz
“Abd”, Arapçada kul anlamına geliyor. Tabii bir tanrıya kulluk dışında bildiğimiz “köle” anlamını da içermektedir. Kullanıldığı dönemde kölelik yerini köylülüğe bırakmak üzereydi ve kölelik düşerken köleliğin gönüllü ve teorik bir biçimi inanç çerçevesinde yeniden üretilmişti. Yeni din köleliği ortadan kaldırmıyordu ancak köle sahiplerine
Reklam
🔹️Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar. 🔸️Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler. 🔹️Zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inanırlar. 🔸️Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuğun
İbretlik güzel bir hikaye...
Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler. Zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inanırlar. Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuğun
🐔 Gönüllü Kulluk Gönüllü kulluğun bir toplumda nasıl yaygın bir inanca dönüşebileceğini anlatabilmek için konuyu anlatmaya bir hikaye ile başlamak istiyorum. ✓Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler. Zaman
"Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir." Bilinçsiz ailelerin ve iktidar baskısı altındaki toplumların çocukları kulluk, kölelik düzeni içinde büyütülüp eğitilirler. Siyasi iktidarlar en küçük bir eleştiriye, protesto gösterisine tahammül edemezler; onlar gibi düşünmeyenler suçludur, haindir. Dolayısıyla bu insanlar da siyasal iktidarı eleştirmeye yönelik herhangi bir eyleme kalkışamazlar. Böyle bir eylemin gerektirdiği özgün düşünceden, özgür iradeden yoksundurlar. Kurulu düzeni sevip benimserler ve sürdürdükleri yaşamın dışında başka yaşam biçimleri olduğunun ya da olabileceğinin farkına bile varamazlar. Oysa insanların, içinde bulundukları durumu doğal karşılayıp benimsememeleri, hep daha iyiyi, daha güzeli amaçlamaları için onlara belli değerler, onur, erdem gibi insani davranış kalıpları aşılamak gerekir. Çünkü bilimsel ve özgür düşünen, aklını öne çıkaran, sorgulayan, gerektiğinde hesap soran bireylerin oluşturduğu toplumların geleceği çok daha güven içinde olacaktır. Bu gönüllü kulluğun yok edilmesi, özgür bireylerin yetiştirilmesi yine bizlerin elindedir. Yani KİŞİLER, isterlerse kartal, isterlerse tavuk yetiştirirler. FİKİR HÜR OLMAZSA; BEDEN TUTSAKTIR!
Reklam
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev - Etienne de la Boetie
Sayısız insanın isteyerek, dahası köle gibi tek bir tirana boyun eğmeleri, ne kadar utanç verici ve haysiyet kırıcı! Onlara mülkiyet üzerinde, ana ve babaları üzerinde, karıları ve çocukları üzerinde, dahası kendi hayatları üzerinde hicbir hak tanımayan bir tiran - nasıl bir insandır böyle biri? O, ne bir Hercules'tir ne de bir Samson'dur! Çoğunlukla halkın arasında bir cüceden, en yavşak korkaktan başka biri değildir - iktidarının asıl kaynağı, kendi gücü değildir; o, çoğu zaman en aşağılık fahişelere kölelik eder. Ona boyun eğenler, ne kadar aşağılık yaratıklardır! İki, üç ya da dört kişi tek bir kişiye karşı baş kaldırmadıklarında, bu anlaşılabilir bir cesaret eksikliğidir. Fakat yüzlerce ve binlerce insan tek bir kişinin vurduğu zincirlere sabır gösterdiklerinde, insanoğlunun saygınlığından ve irade özgürlüğünden geriye ne kalır? Bir tirandan kurtulmak için zorbalık şart değildir. Ülke artık ondan bıktığında, o kendiliğinden yıkılır. Yeter ki, aşağılanmış ve köleleştirilmiş olan halk onun elinden bütün haklarını alsın. Özgür olabilmek için, boyunduruktan kurtulmaya yönelik sağlam bir irade yeterlidir... Bundan böyle köle olmayacağınız konusunda kesin karar alın - işte o zaman özgür olursunuz! Tirandan desteğinizi geri çekin, işte o zaman o, altından kaidesi çekilmiş bir sütun gibi yıkılacak ve paramparca olacaktır."
Etienne de La Boétie "Gönüllü Kulluk" kitabında der ki: "Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir.En kötü kölelik benimsenmiş kabullenilmiş özümsenmiş kölelerdir.Onlar köle olmamayı reddedenleride başdüşmanı görürler!