Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
128 syf.
10/10 puan verdi
Gerçek seni özgür kılar!
Bir kitap düşünün size hem problemleri hem de çözüm olanaklarını sunsun. Ve bu kitap sizin uyanmanız ve yeni bir dünya düzeni için zihin zincirlerinizi kırıp, özgürlüğü göğüslemenize yardımcı olsun. Din ticaretinin yapıldığı toplumlarda üç büyük din ve kitapları üzerinden kölelik, özgürlük, devlet düzeni, ekonomi vb. konular üzerinde saptamalarda bulunarak size farklı bir bakış açısı kazandırsın. Bu kitabı okumadan önce "Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev" kitabını okumanızı sonrasında bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Bu iki kitap muhteva yönünden birbirinden ayrılsa da fikri düzlemde müthiş bir benzerlik içerisindedirler. Kitapta geçen bir ifade ile cümlelerimi sonlandırmak istiyorum. “Veritas vos liberabit!” (Gerçek seni özgür kılar!) Gerçekle, gerçek özgürlüğe ulaşabilmemiz dileğiyle iyi okumalar dilerim.
Köleler ve Efendiler
Köleler ve Efendiler
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Köleler ve Efendiler
Köleler ve EfendilerHamza Yardımcıoğlu · Şira Yayınları · 2017462 okunma
127 syf.
10/10 puan verdi
·
15 günde okudu
İnsan Neden Boyun Eğer?
Boétie, oldukça genç bir yaşta (33) hayata gözlerini yummuş, geriye yalnızca Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev isimli eserini bırakmıştır. Bu eser, hacim olarak küçük olsa da anlam ve yorum olarak büyük bir düşüncenin eseridir. 16. yüzyılda söz konusu dahi edilmeyen birtakım sorulara cevap aramak amacıyla yazılması, cemiyetten ziyâde bireyi ön plana
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Gönüllü Kulluk Üzerine SöylevÉtienne de la Boétie · İmge Kitabevi · 20181,062 okunma
Reklam
Halk bir kulluklaşmaya görsün, özgürlüğü öylesine unutuyor ki, artık onun uyanıp yeniden uyanıp yeniden özgürlüğünü ele geçirmesi olanaksız oluyor. Üstelik halk, çok içten ve istekli bir biçimde kulluk(hizmet) ediyor. Bu durumu gören onun özgürlüğünü değil de köleliğini kaybettiğini sanır. İlk başlarda, kuvvetle alt edilmişlikten dolayı ve zorlama nedeniyle hizmet edildiği bir gerçek. Fakat bundan sonra gelen kuşak, özgürlüğü hiç görmeyip tanımadığından dolayı, pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir. Boyunduruk altında doğan insanlar, kulluk, kölelik içinde büyütüp eğitilirler.
Boyunduruk altında doğan insanlar, kulluk, kölelik içinde büyütülüp eğitilirler. Bu insanlar daha ileriye bakmadan, dogdukları gibi bir yaşamı sürdurmekle yetinirler ve bulduklarından başka hakları ve malları olabileceğini düşünmemelerinden de öte, doğumlarındaki durumu dogal durumları olarak kabul ederler
Sayfa 33 - İmge kitabeviKitabı okudu
Hükmetme ve iktidara rıza göstererek boyun eğme ilişkilerinin bir adla tanımlanamamalarının nedeni, siyasetin dil (konuşma) olmadan iletişimi sağlamış olmasıdır; bir başka deyişle, dil dostluksa, siyaset şiddettir. La Bóetie, doğaya aykırı olan ve dilin etki alanı dışında bulunan bu olguyu paradoksal bir biçimde adlandırma yoluna gider: Gönüllü kulluk. Bu bakımdan siyaset, insanların gönüllü olarak kul-kölelik etmelerinde başka bir şey değildir.
Sayfa 264 - İmgeKitabı okudu
127 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu kitap sivil itaatsizlik anlamında ilkler arasında yer alıyor. Boétie bu kitabı 16. yüzyılda ele alıyor ve tiranlık(Boétie'nin bahsettiği tiranlık yalnızca monarşi anlayışı değil. Yöneten-yönetilenin olduğu her yerde mutlak efendilik ve kölelik olduğu yönündedir) üzerine muazzam bir iş çıkarıyor. (dönemine göre ve çağının çok ötesinde) Bu kitabı okurken beni en çok üzen detay; 21. Yüzyılda, 16. Yüzyıla ait bir kitabı okurken hâlâ geçerliliğini koruduğu bir 'gönüllü kulluk' anlayışı. İnsanlar kul olmaktan, kullanılmaktan, köle olmaktan şikayetçi değil. Aksine çağımızın postmodern insanı görünmez prangalarına sıkı sıkı bağlı. Sivil İtaatsizlik adına ve hatta yaşadığımız ülke itibariyle okunmasını elzem buluyorum. Keyifli okumalar. "Eğer tiranın da sadece iki eli varsa; hepimizi birden nasıl dövebiliyor?"
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Gönüllü Kulluk Üzerine SöylevÉtienne de la Boétie · İmge Kitabevi · 20181,062 okunma
Reklam
127 syf.
·
Puan vermedi
La Boétie Gönüllü kulluk kitabında sürekli olarak “TİRAN” kavramını kullanmaktaydı. Bende kitabı daha iyi anlamak için bu kavram üzerinde yoğunlaştım. Platon ve Aristoteles'e göre; aldığı kararlarda hukuk dışına çıkan, egemenliği altındakilerden çok kendi hakkını gözeten, başkalarına olduğu kadar kendi halkına da şiddet gösterenler tiran olarak tanımlanır. Yazar tiran imgesini yok ettiğini görüyoruz kitapta. Bence yazarın ortaya koymak istediği düşünce akla ve bilimselliğe dayalı, barışçıl bir cemiyet-toplum kurulmalıdır. Âmâ burada yazarı eleştirdiğim bir konu Kültürleri, yaşam idealleri, inançları tamamen farklı olan insanları nasıl olur da tek bir cemiyet toplum içinde toplamayı düşünür? Bu düşüncemde yazarın bu soruya cevap veremediğini düşünüyorum. Zira imkânsıza yakın bir durum söz konusu tek cemiyet altında toplansa bile bir devlet mekanizmasına ihtiyaç duyulması gerektiğine inanıyorum. Tekrar yazara dönersem yazarın istediği bence “ kabullenmemek ” . Yazar insanların körü körüne kabullenmesine karşı çıkıyor. Sorgulanması gerektiğini düşünüyor. Yazar’a göre bir yerde kölelik/kulluk varsa orada mutlak bir kabulleniş vardır.
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Gönüllü Kulluk Üzerine SöylevÉtienne de la Boétie · İmge Kitabevi · 20181,062 okunma
127 syf.
10/10 puan verdi
●Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev ~Eğer tiranın da sadece iki eli varsa; hepimizi birden nasıl dövebiliyor’ diye sorar La Boétie bundan tam beş asır önce.Mutlaka okunmasi gereken,listenizde kitapliginizda bulunmasi gereken bir kitap. Montaigne’in de en yakın dostu olarak bilinen Étienne de La Boétie modern siyaset biliminin temellerini atan Fransız yazar, düşünür. 1550’lerde Etienne de, bir kölelik ilişkisi olarak ‘Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’ adlı eserinde, tiranın gücünün sadece halkın kendi hürriyetinden vazgeçen gönüllüğünden kaynaklandığını savunur ve sorar: İnsanlar neden boyun eğmeyi ve isteyerek kulluk etmeyi seçer, neden bir halk bir tirana boyun eğmekten de öte, kendi köleliğini gönüllü olarak ister? ~La Boétie, gönüllü kulluğun üç temel sebep üzerine gerçekleştiğini söyler; alışkanlıklar ya da gelenekler, manipülasyon, çıkar sağlamak ya da kâr etmek için kabullenmek.  ~Hür ve eşit doğan insan, güç karşısında boyun eğmektedir, ama bu boyun eğme durumunu; itaatkâr alışkanlıkların içselleştirilmesi, aptallaştırıcı bir eğitim ve tiranın manipülasyonu sonucunda unutmaktadır. ~“Eğer siz vermediyseniz, sizi gözetlediği bu kadar fazla gözü nereden buldu? Sizden almadıysa, nasıl oluyor da sizleri dövdüğü bu kadar çok eli olabiliyor? Şehirlerinizi çiğnediği ayaklar sizinkiler değilse, bunları nereden almıştır? Sizinle anlaşmadıysa, sizin üstünüze gitmeye nasıl cesaret edebilir? Kendinize ihanet etmeseniz, sizi öldüren katilin yardakçısı olmasanız ve sizi yağmalayan bu hırsıza yataklık etmeseniz o ne yapabilir?”
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Gönüllü Kulluk Üzerine SöylevÉtienne de la Boétie · İmge Kitabevi · 20181,062 okunma
Gönüllü Kulluk
Köpek, Kafka’nın birçok romanında, gönüllü köleliğin, hiyerarşik üstlerinin ayakları dibine yatıp efendilerinin sesine körcesine itaat edenlerin davranışının alegorik figürüdür. Örneğin Dava’da avukat Huld “mahkeme karşısında tamamen köpeksi bir aşağılık tavır sergiler.” Aşağı hiyerarşik mertebedeki tüccar Block, Huld’un karşısında diz çöker ve iğrenç bir köle tavrı sergiler: “O bir müşteri değil, avukatın köpeğiydi. Eğer avukat ona bir yuvaya girer gibi yatağın altına girip havlamasını söylese sevinçle yapardı.” Oysa, romanın son bölümünde Josef K.’nın tavrı kökten değişir. Direniş gösterme yönünde kısa bir kararsızlığın ardından –“daha öteye gitmeyeceğim”–, komşusu Bayan Bürstner’in esrarengiz bir şekilde uzaktan belirmesiyle birlikte, her türlü direnişin nafile olduğu sonucunu çıkartır ve cellatlarına yaltaklanır, yani onların hedefleriyle “kusursuz uyum” içinde davranır. Yalnızca kaderine boyun eğmekle kalmaz, cezalandırılmasında aktif işbirliğine de hazır görünmektedir. “Görev”i olarak –yani silahı eline almak ve kendi infazını gerçekleştirmek– kabul ettiği şeyi yerine getirememesi gücü yetmediğindendir. Bununla birlikte, cellatlar bıçağı kalbine saplarken, ruhunu teslim etmeden önce şunları söylemeyi başarır: “Bir köpek gibi.” Ve romanın son cümlesi bir yorumdur: “Sanki bunun utancının kendisinden sonra da yaşaması gerekiyordu.” Hangi utanç? Kuşkusuz ki “bir köpek gibi”, yani boyun eğerek, (terime Étienne de La Boétie’nin verdiği anlamda) gönüllü kölelik durumunda ölmenin utancı.
“Boyunduruk altında doğup da özgürlüğün gölgesini bile göremeyip köle ol­manın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlayamayan in­sanların hoş görülmelerinin ya da bağışlanmalarının” (s,37) gerektiğini belirtirken, gönüllü kulluğun yerleşme­sinde iktidarın oynadığı role dikkati çeker. Çünkü in­sanların, içinde bulundukları durumu doğal karşılayıp benimsemeleri için onlara belli değer ve davranış kalıp­ları, belli bir dünya görüşü aşılamak gerekir. Bu ideolo­jik işlevi yerine getiren de siyasal iktidardır. La Boétie,tıpkı Platon gibi,35 ideolojik koşullandırmanın ancak istenilen kalıba sokulabilecek ikinci kuşak üzerinde etkili olabileceğini de ekler:” ... Bundan sonra gelen kuşak, özgürlüğü hiç görmeyip tanımadığından dolayı, pişman­lık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir. Boyunduruk altında doğan insanlar, kulluk, kölelik içinde büyütülüp eğiti­lirler.” (s.32-33) Dolayısıyla bu insanlar, siyasal iktidarıyıkmaya yönelik herhangi bir eyleme kalkışamazlar.Böyle bir eylemin gerektirdiği özgür düşünceden, özgüriradeden yoksundurlar; kurulu düzeni sevip benimse­mekte ve sürdürdükleri yaşamın dışında başka yaşam biçimleri olduğunun ya da olabileceğinin bile farkına varamamaktadırlar.
67 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.